Profesör Üstün Ergüder'in önderliğinde işe koyulan
Eğitim Reformu Girişimi'nin ilk raporu olan
Eğitim İzleme Raporu açıklandı. Bir türlü fırsat bulup da değinemedim geçen hafta. Ancak ortaya çıkan çarpıcı sonuçları göz ardı etmem mümkün değil.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi koordinatörlüğünde yürütülen projede, Türkiye'deki eğitimin son on yılını incelendi.
Proje Uzmanı
Özsel Beleli'nin yürüttüğü çalışmaya göre, ilköğretim çağındaki her üç çocuktan biri yoksul bir hanede yaşıyor.
Yoksul çoçuklar... Yoksulluk oranları da kentsel ve kırsal alana göre değişiklik gösteriyor.
Örneğin 06 yaş grubunda kentsel alanda yaşayan çocukların yaklaşık yüzde 20'si yoksulluk sınırının altındayken, bu oran kırsal alanda yüzde 40'ı aşıyor. Başbakan Erdoğan bu raporu inceledi mi bilmiyorum ama ilköğretim çağında olmasına rağmen okula devam etmeyen her beş çocuktan birinin, okula devam etmemesinin esas nedenini,
'okul masraflarını karşılayamamak' veya
'çalışmak zorunda kalmak' olarak belirtmesi umarım dikkatlerden kaçmaz.
Bir de tabi beslenme konusu var. Raporda bu konuya da yer verilmiş.
"Yaşa göre boy endeksine bakıldığında, 45 yaş grubundaki çocukların Türkiye genelinde yüzde 15.4'ünün, Ortadoğu Anadolu Bölgesi özelinde ise yüzde 26.6'sının yetersiz beslendiği görülüyor" denilen raporda, ilköğretim çağındaki çocuklar arasında, demir eksiliğinden kaynaklanan beslenme anemisinin yüzde 25-/30 oranlarında olduğunun tahmin edildiği anlatılıyor.
Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinde 'ev ödevlerimiz' arasında ilk sırada kadın konusunun yer aldığını bildiğimizden, Eğitim İzleme Raporu'ndaki kız çocuklarıyla ilgili sonucun da özellikle Milli Eğitim Bakanlığı'nı harekete geçirmesini umuyorum. Çünkü rapora göre, ilköğretim çağında olmasına rağmen okula devam etmeyen her beş çocuktan üçü kız çocuğu.
Ağrı, Bitlis, Muş, Şanlıurfa, Şırnak ve Van illerinde ilköğretimde iki erkek öğrenciye karşılık bir kız öğrencinin mezun olduğunu biliyor muydunuz örneğin.
Cinsiyetçi öğelere son Raporun tavsiyesi özellikle eğitim kurumlarında yöneticilik kademelerinde cinsiyet eşitliğinin sağlanması, toplumsal cinsiyet duyarlılığının eğitimcilerin ve eğitimde yönetim hedefleri arasında bulunması, ders kitaplarındaki cinsiyetçi öğelerin kaldırılması.
Yapılacak hakikaten çok iş var. Her şeyin başı eğitim.
Kuşkusuz özel sektör kuruluşlarının önderlik ettiği eğitimle ilgili kampanyaların sorunun çözümüne büyük etkisi var, ancak topyekün ciddi bir girişime acilen ihtiyaç olduğu da ortada.
Dilerim son derece ciddiyetle hazırlanan bu rapor Ankara'nın dikkatini çekmekte zorlanmaz.
Bugünkü Tüm Yazıları
Eğitimde son on yılda bir arpa boyu yol aldık mı?
Yayın tarihi: 16 Nisan 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/16//haber,33C82ED8AF1A4C46B97579B3A23A1484.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.