Aydın Doğan bu kadar sert davranmasaydı iş bu noktaya varmayacaktı...
Bir avuç darbeci gazeteci, cirmi kadar yer yakacaktı.
Bu bir avuç Bonapartist, evvelce yerden yere vurduğu Deniz Baykal'ı şimdi göklere çıkaracak kadar küçüldü. Öyle kalacaklardı.
Fakat hükümeti devirebilmek amacıyla, Aydın Bey'in yayın organları muhalefeti
"şirazesinden" çıkardılar.
Uzun süredir bu yayın organlarında doğru dürüst haber maber yok, birtakım orospu fotoğraflarını saymazsanız: Salvo var, yaylım ateş var.
Üstelik bu vahşi savaş
"tarafsızlık ayağından" veriliyor ve bizlere de olmadık hakaretler ediliyor.
Hakaret korosuna, geçici bir süre işsiz kalmış bazı arkadaşların ve beklediği iş teklifi bir türlü gelmeyen karta kaçmış şaklabanların da katıldıklarını görmek, yürek burkucu.
Aydın Bey'in adamları eskisi gibi hükümet devirip hükümet kurduramıyorlar, kendilerine sonradan eklemlenen birtakım kaşalotların deyimiyle
"mıç mıç" olamıyorlar, Aydın Bey de buna sinirleniyor.
Kendi ticari açısından belki haklıdır ama olan da kamuoyunun sinirlerine oldu...
Aklı ermeyen birçok okuyucu bunların
"laiklik mücadelesi" falan yaptıklarını sandı.
İş parada bitiyor.
Kaç gündür tartışılıyor ya, başbakan şimdi ne yapsın, nasıl bir yol izlesin? Anayasayı mı değiştirsin, referanduma mı gitsin, oturup efendi efendi savunma mı hazırlasın? Boyun mu eğsin, diklensin mi? Teslim mi olsun, dirensin mi?
Ben başbakanın yerinde olsam, Aydın Bey'e istediği parayı verirdim.
İnşaat mı yapmak istiyor, bıraksın yapsın, birkaç milyon dolar daha kazansın.
Hedefine ulaşınca yumuşar.
Adamlarının da yargıyı ve orduyu, yani bürokrasiyi tahrik etmelerine gerek kalmaz.
Doymayıp
"daha daha" diye tutturmazlarsa tabii.
Görürüm ben o zaman attıklarında mangalda kül bırakmayan gemi arslanlarını... Bunların arasında öyle adi herifler vardır ki,
"Tayyip de fena değilmiş canım" yazmazlarsa namerdim!
Fakat, Aydın Bey... Dimyat'a pirince giderken elinizdeki bulgurdan da olma tehlikeniz var...
Haddim olmayarak
"dostça" söylüyorum.
Hükümeti batırmak uğruna ekonomi de batarsa, siz de bundan
"asude" kalamazsınız. Sonuçta, herkes aynı gemidedir. Kimisi kaptan köşkünde, kimisi güvertede, kimisi makine dairesinde, ama aynı gemide.
Daha fazla germeseniz iyi edersiniz.
Bazı okurlardan, hele hele
"internet çocuklarından" da ricamız şudur: Bize küfür etmek yüreklerini soğutacaksa ve kursaklarına ekmek koyacaksa, etsinler. Bağışlarız.
Fakat anlayıp dinlesinler, neyin ne olduğunu öğrensinler de öyle etsinler.
Yayın tarihi: 29 Mart 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/29//ardic.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.