Bir süredir deftere yazıp biriktirdiğim notlar var. Pazar pazar uzun cümlelere falan girmeden paylaşayım dedim. Malum gündem yoğun, bari biz hafif takılalım.
* Coldplay'in yeni albümünün adı Viva la Vida olacakmış. Ricky Martin albümü adı gibi bir şey yani. Onlara da bu benzerliği o kadar çok sormuşlar ki adamlar açıklama yapmak zorunda kalmış. Alakası yok ayrıca "Velev ki benziyor, biz Ricky Martin'i severiz, bir sorunumuz yok," diyorlar. Meğer Frida Kahlo'dan esinlenmişler. Coldplay'in yeni albümü bir süredir merakla bekleniyordu. Teması ölüm. Ve adı Viva la Vida yani Yaşasın Hayat.
* Shakira'nın, adı Oral Fixation olan bir eseri daha piyasaya çıktı. Ora Fixation 1 ve 2 zaten vardı. Bu defa da turne DVD'si olaraktan şeyetmişler. Takıldı kaldı Shakira başka yere gidemiyor. Takıntılar bitsin diyorum...
* Nokia'nın 'müzik seni anlatsın' reklamları ne güzel. Müzik değişti mi, her şeyin değiştiği fikri üzerine kurulu geçişler. Bir ton lafa hiç gerek yok. Müziğin mekân, insanlar ve ortamları anlatım gücünü çok iyi anlatmışlar.
* Kars, Erzurum, Trabzon, Sivas, Samsun, Sinop, Bolu: Hayko Cepkin'in sadece mart ayında konser verdiği şehirler. Anadolu turnesi diye buna derim. Alışveriş merkezi açılışlarına adam toplamaktan değil, rock konseri vermekten bahsediyoruz. Hayko, Türkiye'dir. Ne slogan ama...
* Ertuğ'un Tek Yürek isimli şarkısının klibini gördüm. Bir ara çakma klipler çok modaydı ya. Yine ve hâlâ devam anlaşılan. Neden bir insan The Million Dollar Hotel filmini izleyip aynısını klip yapar. Kimse anlamaz diye mi düşünür? Ya da esinlenmenin sınırları nerede başlar, nerede biter?
* Judas Priest konserine (13 Temmuz, Kuruçeşme Arena) hazırlık niyetine, en sevdiğim eserleri olan British Steel albümünü dolaşıma soktum. Eş dost acayip sinir olsa da dinliyorum. En komiği de şu: Rage diye bir şarkı var. "Bak bu Judas Priest," diye dinletince herkes burun kıvırıyor. Öyle demeden "Dinle bakalım yeni çıktı bu," deyince millet beğeniyor. En azından kimse "Ne bu ya?" demiyor. İşte önyargı böyle...
* Tanıtımcılar basında yer almak için ne yapacaklarını şaşırdı artık. Rekabet o düzeyde. Mindi Abair isimli saksofoncu hanımefendi neticede Türkiye'de bir konser verecek. Hadise bu. E tabii salonun dolması lazım. İşte konser mekânının adının geçmesi gerek, sponsor varsa onun adı geçecek. Herkes mutlu olacak. Kadını hamama sokmuşlar, eline saksofonu vermişler, üzerinde peştamal. Fotoğrafçıları da çağırmışlar. Ya arkadaşlar siz ne yapıyorsunuz ya, bu kadar ucuz bir tanıtım, kusura bakmayın ama görmedim. Kadın var mı var, saksofon var mı var, e hamam var mı? Otelin hamamı var abi... E ne duruyorsun helva yapsana... İyi bir tanıtım oldu da... Oldu mu yani?
* Geçen yılın dünyada en büyük dans hit'lerdinden birini yapan Gnarls Barkley'nin (hatırlayın Crazy), Run isimli yeni şarkısının klibinde Justin Timberlake acayip kılıklara giriyor. Bu kliple ilgili asıl hikâye ise MTV tarafından epilepsi krizine neden olabilir gerekçesiyle yasaklanması. Youtube'dan izledim (evet Youtube'a girmenin yolları var. Ama yazmam, ona da dava açarlar) hakikaten acayip. Epilepsi'yi bilemedim ama gözleri harbiden bozuyor. Klibe baktıktan sonra iki dakika boyunca Alice Harikalar Diyarı'nda gibi oldum. Ayrıca yemin ediyorum midem de bulandı. Yoksa bana mı öyle geldi?
Yayın tarihi: 23 Mart 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/23/pz/haber,252176F6BEF943AFB9F400E8DE8859DC.html
Tüm hakları saklıdır.