'Girdap' izleyenlere bu düzeni sorgulatacak

Yönetmenliğini Tunç Başaran'ın üstlendiği 'Uçurtmayı Vurmasınlar' adlı filmde canlandırdığı Barış karakteriyle hafızalara kazınan Ozan Bilen, 21 Mart'ta vizyona girecek olan yeni filmi 'Girdap' ile beyazperdeye geri dönüyor. Bilen 'Uçurtmayı Vurmasınlar'dan sonra, 1991'de Türkan Şoray'la 'Menekşe Koyu', 1992'de 'Üç Kişilik Dünya', 1993'te Kemal Sunal'la 'Saygılar Bizden', 1995'te 'Gül ve Diken', 2002 yılında Nur Sürer'le 'Sır Çocukları' adlı sinema filminde rol aldı. Son olarak 2006 yılında Zeki Demirkubuz'un yönettiği 'Kader'de oynayan Bilen, 'Girdap'ta bir üniversite öğrencisiyken, bir intihar eylemcisi haline gelen Umut'u canlandırıyor. Yönetmenliğini Talip Karamahmutoğlu'nun üstlendiği filmde Bilen'e Eda Özerkan, Ali Sürmeli, Selçuk Yöntem, Fuat Saka ve Teoman Kumbaracıbaşı eşlik ediyor.

ANNEM 'YAPAMAZ' DEMİŞTİ

* Henüz beş yaşında, 'Uçurtmayı Vurmasınlar' da oynadınız. O yaşta bir çocuk için nasıl bir dünyaydı sinema ve şöhret?
Çok da sıradışı bir durum değildi o yaşta bir çocuk için. Yaşım ilerledikçe ve filmi izledikçe hoş bir anı olarak görüyorum. Genelde avludaki sahneleri daha net hatırlıyorum. O filmde rol almam benim için bir oyun gibiydi. Çok korktuğum, çok sevindiğim anlar olmuyordu, zaten Tunç Hoca (Tunç Başaran) çocuk psikolojisinden çok iyi anlıyordu. Ben sorumluluk sahibi ve empati yapabilen bir çocuktum. Bir çocuk biraz usluysa, temel prensipleri de güzel anlatabilirseniz, yetişkinlerden daha inandırıcı olabiliyor çünkü alacağı ödülleri veya yapılacak eleştirileri düşünmeden içinden geldiği gibi oynuyor.

* Filmde rol almanız nasıl gerçekleşmişti?
Teyzeme bir akşam yemeğine gitmiştik, filmde annemi oynayan Füsun Demirel de oradaydı. Anneme, bir çocuk oyuncu aradığını söyledi ama annem benim için "Yok yapamaz" dedi. Daha sonra benden taklit yapmamı istediler ve bunu kamraya kaydettiler. Mutfaktan oklava alıp Naim Süleymanoğlu'nun taklidini yapmışım. Kayıtları izleyen Tunç Hoca da 500 çocuğun arasından beni seçmiş.

* Bu kadar erken yaşta kamera karşısına geçmenin avantajları oluyor mu?
Avantajı oluyor tabii ki sonuçta insanlar beni 'Uçurtmayı Vurmasınlar' filmiyle tanıyor ve bu durum bana bir sempati getiriyor. Ama bu tür şeylere çok güvenmemek, sürekli gelişim içinde olmak lazım. Geçmişte yaptığın bir film çok da güvenilir değildir.

ÖĞRENİNCE ŞAŞIRIYORLAR

* Bugün o filmdeki küçük Barış olduğunuzu öğrenenler nasıl tepkiler veriyor?
Mümkün olduğunca deşifre etmemeye çalışıyorum ama anladıklarında sürpriz oluyor ve şaşırıyorlar.

* Füsun Demirel ve Nur Süer'le hâlâ görüşüyor musunuz?
Füsun Abla'yla nadiren de olsa görüşüyoruz, Nur Abla'yla da öyle. ÇASOD'da (Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği) bazen denk geliyorduk.

* Oyunculuk üzerine eğitim aldınız mı?
Evet, Pera Güzel Sanatlar Sinema Oyunculuğu bölümünde okudum. Okul döneminde Cihangir Arama Tiyatrosu'nda Özkan Schulze'ye birlikte tiyatro yaptık. Özkan Hoca benim için çok özel bir kadındır, bana çok şey öğretti.

* 'Uçurtmayı Vurmasınlar'dan sonra çeşitli filmlerde rol aldınız. 2006 yılında da Zeki Demirkubuz'un yönettiği 'Kader'deki Zagor rolüyle yine dikkatleri üzerinize çektiniz. Demirkubuz'la yollarınız nasıl kesişti?
Zeki Demirkubuz, 'Saygılar Bizden' adlı filmde, Zeki Ökten'in asistanlığını yapıyordu. Zaten beni 10 yaşından beri tanıyordu. Yıllar sonra beni Cihangir'de yürürken görmüş ve 'Kader' filmi için "Zagor'u buldum" demiş. Filmdeki oyunculuğumla iyi eleştiriler aldım.

* Peki 'Girdap'a geçersek, filme nasıl dahil oldunuz?
Filmin senarist Onur Aydın 'Kader'de görmüş beni ve orada oyunculuğumu beğenmiş. 'Girdap'taki 'Umut' karakteri asi ve anarşist ruhlu, Onur Aydın da beni yakıştırmış o role. Tesadüf bu ya; ben görüşmeye giderken hava biraz soğuktu, girdim bir mağazadan yelek aldım kendime. O yelek tam 'Umut'a yakışan bir yelekti. Beni seçmelerinde etkisi olmuş olabilir.

HERKESİN ANARŞİST YÖNÜ VARDIR

* 'Umut' bir üniversite öğrencisiyken, başına gelen olaylar sayesinde yolu dinle kesişiyor ve intihar eylemcisi olmaya kadar varıyor. Role nasıl hazırlandınız?
Aslında çok fazla karaktere yükleme yapacak insiyatif yoktu. Hikaye odaklı bir film 'Girdap'. Sadece en anlaşılır şekilde hikayeyi anlatmaya çalıştık. Çok kapsamlı, özel bir çalışma programı yapmadım. Çünkü zaten benim içimde olan şeyler. Yaşadığı duygular itibariyle tanıdığım biri 'Umut'. Aynı konularda değil ama benim de gel-gitli dönemlerim oldu. Herkesin içinde anarşist bir yönü vardır.

* Çekimler nasıl geçti?
Çekimler gayet iyi geçti, programımızın hep önündeydik. Hızlı ve dinamik olan genç bir ekip vardı. Oyunculukta kamera önü olduğu kadar kamera arkası da önemlidir. Sette çok iyi arkadaşlıklar kurduk. Ali sürmeli özellikle entresan bir oyuncu. Doğaçlamaları beni çok etkiledi. Talip Karamahmutoğlu ile çalışmak da çok keyifliydi. Atmosferi dengeleyen bir yönetmen. Neşeli, seti germeyen, çok rahat çalışılabilen bir yönetmen.

* Filmin konusu itibariyle tepki alacağınızı düşünüyor musunuz?
Film bir gencin hikayesi üzerinden dünyada oynanan oyunları ele alıyor. Dünyadaki bazı güçlerin kendi çıkarları için işleri kolaylaştırmaya dair ne tür oyunlar oynadıklarını gösteriyor. Çekinmiyorum hiçbir tepkiden. Bunlar doğru olduğuna inandığımız şeyler, sonuçları ne olursa olsun söylemek önemli.

GİRDAP'IN MESAJI ÇOK GÜÇLÜ

* Son yıllarda Türk Sineması'nda dini öğelerin yer aldığı korku türünde birçok yapım çekildi, 'Dabbe', 'Gen', 'Araf' gibi. Siz bunu neye bağlıyorsunuz?
Din konusu 'Takva'nın öncülüğüyle sinemamıza girdi ve arkasından korku filmleri de gelmeye başladı. Gerçi Türkiye'de korku sinemasının pek geliştiğini düşünmüyorum ama bir şey tutulunca hemen devam ediyor. Korku değil bizim filmimiz. İslam'ın mevcut imajının bu hale nasıl geldiğini ele almaya çalışıyor. Bu sebeplerden en önemlisini ele alıyor. En azından sorgulamanızı tavsiye ediyor. 'Girdap' çok güçlü mesajı olan bir film.

* Genç bir oyuncu olarak Türk Sineması'nda beğendiğiniz yönetmenler kimler?
Zeki Demirkubuz'la yine çalışmak isterim. Ayrıca Yeşim Ustaoğlu ve Reha Erdem'le de çalışmak isterim. Bu isimler idealist, kendi içlerinden geldiği gibi, hiçbir ticari kaygı taşımadan film çekiyorlar. Kendi içlerinden taşanı filme aktarıyorlar. Bir şey olmak için film yapmıyorlar da film yaptıkları için yönetmen oluyorlar. Projenin liderinin de bu görüşte olması önemli.