Nil Burak, uzun bir fasıladan sonra, yeni bir albüm çıkarttı. Bu sayede, sözlerini Cem Karaca'nın yazdığı o güzel şarkıya yeniden kavuştum:
"Sen de başını alıp gitme..." Düşüncelere daldım. Geçmişim gözlerimde canlandı. Yaptığımız mücadeleler, uğradığımız haksızlıklar, kaybettiklerimiz; yerine koyamadıklarımız; dost bildiklerimizin vefasızlığı; hayal kırıklıkları.
Ve sonra, bazı okur mektupları zihnime takıldı. İftira atan, kendince yargılayan, suçlayan...
Her köşe yazarının, zaman zaman, seviyesiz
"küfürnameler" aldığını biliyorum. Ama kadın olmanın ruh haleti içinde, belki daha fazla dertleniyorum:
Neden ülkemizin insanı, bu kadar sığ diye dertleniyorum... Neden birbirimizi anlamıyoruz diye dertleniyorum... Ve nihayet, ezberlediği üçbeş sloganla kendini 'allamei cihan'
sananların, bu peşin hükümleri niçin bitmiyor diye dertleniyorum. Bakın, Nil Burak'tan nerelere geldik.
Cem Karaca'nın o güzel mısralarında biraz da kendimi buluyorum:
"Ben suyumu kazandım da içtim / Ekmeğimi böldüm de yedim / Alkışı duydum / İhaneti gördüm / Sesim de oldu, sessizliğim de..." Aynı şiirde sevgi vurgusu da var:
"Hayatta hiçbir şeyim az olmadı senin kadar... / Ne olur tut ellerimi, ne olur..." El ele tutuşmak var ya! Sevgi vermek için; güven vermek için; sesin kısıldığında sessizliğini paylaşmak için; yalnızlığı unutup,
"çok" olduğunu hissetmek için.
Gelin, birbirimize sırtımızı dönmeden, sevgi çiçeklerinin açtığı bir yoldan ilerlemeye çalışalım.
Yayın tarihi: 11 Mart 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/11//haber,758018199A4C4CCFBABB3395D0537968.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.