kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Mart 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Baykal'ın açıklamalarını hakaret kabul ettik

Yeni Haber
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, "Tartışmalarla Kuzey Irak'a yapılan harekatın başarısı gölgelendi" dedi. "Deniz Baykal'ın değerlendirmelerini hakaret kabul ettik" diyen Orgeneral Büyükanıt, yazılı açıklamayı kendisinin kaleme aldığını söyledi.

Küresel Terörle Mücadele Sempozyumu'nda açılış konuşması yapan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, basın mensuplarının soruları üzerine Güneş Harekatına ilişkin önemli açıklamalar yaptı.

Muhalefet partisi liderlerinin kara harekatının bitirilmesiyle ilgili açıklamalarının anımsatılması üzerine Orgeneral Büyükanıt, ''Operasyonun başarısı gölgelendi. Mehmetçiğe yazık, onlara üzülüyorum'' dedi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile görüşüp görüşmediği sorusuna da Büyükanıt, ''Kimseyle görüşmedim'' yanıtını verdi. Orgeneral Büyükanıt, ''Açıklamaları, hakaret kabul ettik'' diye konuştu.

Kara harekatına ilişkin eleştirilerin ardından Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde yayımlanan bildirinin bir görevli tarafından mı kaleme alındığının sorulması üzerine Orgeneral Büyükanıt, ''Bizzat ben kaleme aldım. TSK'ya hakaret ettirmem. TSK'yı hedef alan karşısında beni bulur'' dedi.

ATOM BOMBASI UYARISI

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, terör örgütlerinin kitle imha silahı elde etmek için uğraştığını vurgulayarak, Pakistan'daki duruma dikkat çekti. Büyükanıt, "Eğer Pakistan'da yönetim Taliban tipi bir yapının Pakistan'ı kontrol etmesi, bir olasılıktır. Bu konu üzerinde niçin duruyorum? Böyle bir oluşum sonrası dünya ilk defa nükleer güce sahip bir terör örgütüyle karşı karşıya kalacaktır " dedi.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, Küresel Terörizm sempozyumunda açıklamalarda bulundu. Orgeneral Büyükanıt, şöyle konuştu: "Terörü beslemek yılanı beslemektir sahibini de sokacaktır. Terör eyleminde akan kandan teröriste ortam sağlayan da sorumludur. Teröre basın yoluyla destek verenler BM tarafından kınanmalı. Teröre karşı tavrıyla Türkiye bölgede görevini yapıyor."

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ''Terör bir olayın gerçek yüzü değil, onu saklayan bir örtüsüdür. Bu örtü kaldırılmadıkça, kimin ne yapmak istediği anlaşılamaz. Başka bir ifadeyle terörizm, bir amacın aracıdır, amacın kendisi değildir'' dedi.

Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi (TMMM) Komutanlığı'nın bu yıl ikincisini düzenlediği Küresel Terörizm ve Uluslararası İşbirliği Sempozyumu, Bilkent Otel Konferans Salonunda başladı.

Sempozyumun başlangıcında faaliyet hakkında genel bilgi veren Genelkurmay Harekat Başkanı Korgeneral Nusret Taşdeler, Türkiye'nin terörizmle mücadeledeki deneyimlerini diğer ülkelerle paylaşmayı sağlamanın amaçlandığını ifade ederek, toplantıya 80 ülkeden 690 katılımcının iştirak ettiğini söyledi. Korgeneral Taşdeler, 7 oturumda gerçekleştirilecek sempozyumda 34 akademisyen, devlet adamı, uzman, konuşmacı, oturum başkanı ve raportörün görev alacağını kaydetti.

Daha sonra TMMM Komutanlığını tanıtıcı kısa bir film gösterildi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, uluslararası sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, küresel terörizmle uluslararası mücadelenin yoğun bir şekilde yürütüldüğü bu dönemde bu sempozyumun düzenlenmiş olmasının, terörizmle mücadeledeki ortak kararlılığın bir göstergesi olduğuna inandığını ifade etti.

TMMM'nin önemine dikkati çeken Orgeneral Büyükanıt, Türkiye'nin ev sahipliğini yaptığı bu merkezin, NATO'nun terörle ilgili konsept ve doktrin geliştirme faaliyetlerine destek sağlamanın yanında, terörle mücadelede NATO ve diğer ülkelere operatif ve stratejik seviyede eğitim verdiğini söyledi. Merkezin halen ABD, Almanya, Bulgaristan, İngiltere,Hollanda ve Romanya'nın desteği ve katılımıyla küresel teröre karşı ortak bir platform oluşturmaya yönelik çalıştay, kurs, seminer ve sempozyumlar düzenlediğini belirten Orgeneral Büyükanıt, Merkezin bu faaliyetlerine açılışından beri 85 ülkeden 1976 katılımcı ile 40 ülkeden 469 eğitici ve uzmanın iştirak ettiğini söyledi. Orgeneral Büyükanıt, bu faaliyetlerin ülkeler arasında terörle mücadelede ortak bir anlayışa varılmasında ve işbirliği ortamının kurulması ve geliştirilmesine büyük katkıları olduğuna inandığını vurguladı.

Orgeneral Büyükanıt, terörizmle mücadele konusunda çalışan uzmanların bugün, uluslararası güvenliğe yönelik en önemli tehdit olan küresel terörizmin çeşitli yönleri hakkında tespitleri ve ulaştıkları sonuçları paylaşacaklarını belirtti.

KÜRESELLEŞMENİN TERÖRİZM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, terörizmin küreselleşmenin getirdiği genel eğilimlerle yeni boyutlar kazandığını ifade ederek, 11 Eylül'de ABD'de yaşananların bu hususun tipik bir örneği olduğunu söyledi. Bu boyutların, terörizmin etkilerinin incelenmesinde yeni yaklaşımların tespiti açısından faydalı olacağını belirten Orgeneral Büyükanıt, şöyle konuştu:

''Terör, bir olayın gerçek yüzü değil, onu saklayan bir örtüsüdür. Bu örtü kaldırılmadıkça, kimin ne yapmak istediği anlaşılamaz. Başka bir ifadeyle terörizm, bir amacın aracıdır, amacın kendisi değildir. Küreselleşmenin terörizm üzerindeki etkilerini, küreselleşmenin terör örgütlerine kazandırdığı yeni yetenekler ve küreselleşmenin ortaya çıkardığı sonuçların terör örgütleri tarafından istismar edilmesi şeklinde ele alabiliriz diye düşünüyorum. Küreselleşmenin en önemli etkilerinden biri, ulus devletlerin politikaları ve aldığı kararları etkileme gücüne sahip olan bazı organizasyonları sahneye çıkarmasıdır. Bunlar, farklı hayat ve dünya görüşlerinin olduğunu, dünyanın en ücra köşelerine kadar ulaştırmakla kalmamış, aynı zamanda bu ücra köşelerde yaşayan insanların beklentilerini de yükselterek, bulundukları statüden emnuniyetsizliklerinin artmasına da neden olmuşlardır. Küresel terörizmin bugün ulaştığı boyutları bu memnuniyetsizliğe bağlayan bir çok sosyal kurum mevcut. Aslında, uluslararası terör örgütlerini, bu organizasyonların karanlık yönü olarak değerlendirmek de mümkündür. Terör örgütlerinin farkı, hükümet politikalarını, hükümetler ve topluma şiddet yollu mesajlar göndererek, kendi çıkarları doğrultusunda değiştirmeye çalışmasıdır.''

NÜFUS ARTIŞI


Orgeneral Büyükanıt, küresel terörizmin gelişmesine etkisi olan önemli bir hususun da dünyadaki dengesiz nüfus artışı ve buna bağlı nüfus hareketleri olduğuna işaret etti. Orgeneral Büyükanıt, BM tahminlerine göre, dünya nüfusunun gelecek 15 yılda 1.5 milyar artacağını ve bu artışın neredeyse tamamının gelişmekte olan ülkelerde meydana geleceğini, gelişmiş ülkelerdeki nüfusun ya gelişmeyeceğini ya da daha azalacağını söyledi.

Yasa dışı insan kaçakçılığı şeklinde rastlanılan nüfus hareketleri ve göç dalgalarının aslında gelecekte gelişmiş ülkeler için önemli bir tehdit oluşturacağını değerlendirdiğini ifade eden Orgeneral Büyükanıt, ''Bugün, bu tür faaliyetlere göz yuman ülkeler bunun faturasını gelecekte ödeyeceklerdir'' diye konuştu.

Yasa dışı insan kaçakçılığının terör örgütlerine finans kaynağı haline gelmesi ve göç alan gelişmiş ülkelerde oluşan göçmen topluluklarının bulundukları ülkelerin kültürlerine entegrasyon sorunlarının, kimlik bunalımına neden olduğuna dikkati çeken Orgeneral Büyükanıt, bu toplulukların bunalımları nedeniyle terör örgütlerinin istismarına açık hale geldiğini anlattı.

Dünyada nüfus artışına bağlı olarak düşünülmesi gereken önemli bir hususun da nüfusun temel ihtiyaçlarını giderecek üretim, gelir ve bu gelirin paylaşımı olduğunu vurgulayan Orgeneral Büyükanıt, bugün dünyada 500 milyarderin mal varlığının toplam değerinin dünya nüfusunun yarısının mal varlığının toplamına eşit durumda olduğunun kayıtlara girdiğine dikkati çekti.

Dünya Bankası verilerine göre, 1.1 milyar insanın mutlak açlık sınırının altında yaşamlarını sürdürdüğünü ifade eden Orgeneral Büyükanıt, açlık sınırının da günde 1 dolar ya da daha az kazananlar olarak belirlendiğini belirtti. Orgeneral Büyükanıt, ''Bu durum, terör örgütleri tarafından istismar edilmekte ve terörü bir tür istihdam alanı haline getirmektedir'' diye konuştu.

İki gün sürecek uluslararası sempozyuma, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Bosna-Hersek, Makedonya, Kırgızistan, Gürcistan ve Türkmenistan Genelkurmay Başkanları, kuvvet komutanları, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Doğan Güreş, emekli Orgeneral Hilmi Özkök ile çok sayıda emekli orgeneral ile Ankara'daki karargahlarda görevli general, subay, büyükelçi, akademisyen, uzman ve basın mensubu katılıyor.

TERÖRLE MÜCADELEDE TSK FOTOĞRAF SERGİSİ

Sempozyum dolayısıyla konferans salonu girişinde Terörle Mücadelede TSK Fotoğraf Sergisi de açıldı.Serginin ilk bölümünde, ''Terörün dili, dini, milliyeti, ırkı yoktur. Terör bir insanlık suçudur'' sözünün yer aldığı fotoğraf eşliğinde teröristlerin gerçekleştirdikleri demiryolu, karayolu bombalamaları ile araçlara, binalara ve insanlara yönelik saldırıların görüntülerinin yer aldığı fotoğraflara yer verildi.

''Türk askeri son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar terörle mücadelede kararlıdır'' sözünün yer aldığı ikinci bölümde ise başta Irak'ın kuzeyine gerçekleştirilen sınır ötesi harekatın da yer aldığı fotoğraflar sergilendi. Serginin, ''Türk askeri her zaman ve her yerde halkıyla beraberdir'' sözünün yer aldığı bölümde ise toplumsal destek faaliyetlerinden örneklere yer verildi. Mehmetçiğin düşmanına bile merhametle yaklaştığını gösteren ve yaralı teröristlere askerlerin yaklaşımını sergileyen fotoğrafların yanı sıra şehit cenazelerinden görüntüler de serginin diğer bir penceresini oluşturdu.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, terör örgütlerinin, çeşitli iletişim alanlarını kullanarak sundukları yanlı bilgilerle uluslararası kamuoyunu sürekli istismar ettiklerini söyledi.

Orgeneral Büyükanıt, sempozyumda yaptığı konuşmada, son yüzyılda hızlıca artış kaydeden bilim ve teknolojideki gelişmelerin küresel terörizm üzerinde etkili olan önemli bir diğer gelişme olduğunu belirterek, özellikle bilişim teknolojisindeki gelişmelerle dünyanın küçük bir köy haline geldiğini söyledi.

Günümüzde gelişmelerin gerçek zamanlı olarak dünyanın her yanına iletilebildiğini işaret eden Orgeneral Büyükanıt, şöyle devam etti: ''Kamuoyu oluşturmadaki büyük medya kuruluşlarının etkisi her bireyin kendi oluşturduğu bilgi paketlerini internette yayınlama imkanı elde etmesiyle kırılmaktadır. Bunun terör örgütleri için oksijen kaynağı olarak nitelenen medya olanaklarını artırarak terör eylemi gerçekleştirme yerlerini büyük medya merkezlerinin yer aldığı büyük şehirler yerine internet yayınları sayesinde dünyanın herhangi bir köşesine yayma olanağını getirmiş bulunmaktadır. Bilgi teknolojilerindeki bu gelişmeler, savaş alanını siber ortamı da katmıştır. Ülkeler giderek teknoloji, donanım ve bilgi sistemlerine bağımlı hale gelmektedir. Bu sistem zamanla tüm ülkelerin milli güçlerinin temel bütün unsurlarının dayandığı bir bağlılık merkezi olma özelliği taşımıştır. Bunun sonucu olarak, bilgi sistemlerinin terörist organizasyonların fiziksel ve elektronik saldırılarına karşı korunması ihtiyacı, ülkelerin güvenlik önceliklerinin üst sıralarına taşınmasına neden olmaktadır.''

Bu gelişmeler çerçevesinde bilgi kirliliğinin çok fazla arttığına dikkati çeken Orgeneral Büyükanıt, ''Artık hangi bilginin gerçek, hangisinin yönlendirilmiş olduğunu ayırt etmek çok güç hale gelmiştir'' dedi.Bu konunun, terörizmle mücadeleyi ilgilendiren yönüne özellikle dikkat çekmek isteğini ifade eden Orgeneral Büyükanıt, ''Terör örgütleri, çeşitli iletişim alanlarını kullanarak sundukları yanlı bilgilerle uluslararası kamuoyunu sürekli istismar etmektedirler'' diye konuştu.

Uluslararası kamuoyunun genel bir eğilim olarak kendisine ilk verilen bilginin etkisinde kaldığını anlatan Orgeneral Büyükanıt, bazen bu ilk bilgilerin yanlış kanaatlerin oluşmasına sebep olabildiğine dikkat çekti. Kamuoyunun da bu yanlış kanaatlerle oluşturdukları algılarla terörist amaçlara hizmet edebildiğini vurgulayan Orgeneral Büyükanıt, ''Maalesef kamuoyu oluşturmakta ulus devletler neredeyse her zaman karşılarındaki terör örgütlerinin uyguladıkları psikolojik harp tekniklerinin gerisinde kalmaktadırlar. Ulus devletler çabalarının büyük bir kısmını ve enerjilerini terör odaklarının uluslararası kamuoyunda zaten çoktan yaratmış oldukları yanlış yönlendirmeyi düzeltme yönünde harcamaktadırlar'' diye konuştu.

SİLAH ÜRETİMİ VE DOLAŞIMI

Orgeneral Büyükanıt, küresel terörizmin yayılmasında rol oynayan bir diğer değişkenin de silah üretimi ve dolaşımının artarak devam etmesi olduğunu söyledi.Bu sistemin, arz ve talep kanunu üzerine kurulmuş olduğuna işaret eden Orgeneral Büyükanıt, sisteminin arz yanının büyük ölçüde gelişmiş ülkelerin kontrolü altında olduğunu ifade etti. Orgeneral Büyükanıt, şunları kaydetti:

''Bu gelişmenin küresel terörü etkileyen yönü, bu silahların günümüzde korkunç bir şekilde farklılaşması, dünya üzerinde özellikle küçük çaplı silahların artışının ürkütücü boyutlara ulaşmış olmasıdır. Bugün, dünya üzerinde sayısı 700 milyon kadar olduğu tahmin edilen hafif silahların sadece yüzde 40'ı güvenlik güçlerinin elindedir. Bu silahlara yerden havaya omuzdan atılan silah sistemleri de dahildir. Her ne kadar bugün meydana gelen terör eylemlerinin çoğunda hafif silahlar ve kolay elde edilen el yapımı patlayıcı maddeler kullanılıyorsa da terör örgütlerinin kitle imha silahları elde etmeye yönelik çabaları devam etmektedir.''

Orgeneral Büyükanıt, kitle imha silahlarının soğuk savaş döneminin simetrik iki kutuplu ortamında stratejik dengenin en önemli unsurlarından biri olduğunu anımsatarak, bu silahların terör örgütlerinin eline geçmesi halinde terör örgütlerinin amaçlarına ulaşmada avantaj sağlayacağının ifade edilebileceğini söyledi. Bu çerçevede Pakistan'daki gelişmelere de değinen Orgeneral Büyükanıt, şöyle devam etti:

''Bu noktada, bir hususun, altını çizmek istiyorum. Umarım, Pakistan kısa sürede istikrara kavuşur. Bu konuda Pakistan'a her türlü desteğin verilmesi gerekmektedir. Aksi halde, bir şekilde bu yönetim etkisiz hale gelirse Taliban tipi bir yapının Pakistan'ı kontrol etmesi, bir olasılıktır. Bu konu üzerinde niçin duruyorum? Böyle bir oluşum sonrası dünya ilk defa nükleer güce sahip bir terör örgütüyle karşı karşıya kalacaktır. Umarım, çalışmalarınız sırasında bu konunun üzerinde durma imkanınız olur.''

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ulus devletler gibi dengeleyici bir unsurun etkisini yitirmesinin, sosyal yapıdaki çatlakların büyümesine, bu çatlaklardan kaynaklanan yeni gerilimler ve istikrarsız bölgelerin ise küresel terör örgütlerinin yaşamasına uygun ortamların oluşmasına yol açacağını söyledi.

Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi (TMMM) Komutanlığı'nın bu yıl ikincisini düzenlediği Küresel Terörizm ve Uluslararası İşbirliği Sempozyumu, Bilkent Otel Konferans Salonunda başladı. Orgeneral Büyükanıt, konuşmasında, günümüzde bir çok sosyal bilimcinin küreselleşmenin bir sonucu olarak ulus devletlerin etkinliklerini kaybettiklerini ve bunun gelecekte de de devam edeceğini ifade ettiğini belirterek, küreselleşmenin sonuçlarından her ülke, her ulus ve hatta her bireyin mutlaka etkileneceğini söyledi.

Orgeneral Büyükanıt, şöyle devam etti: ''Fakat, küreselleşmenin kendi dinamikleri doğrultusunda oluruna bırakılması gerektiğini düşünmek bir ikilemi de beraberinde getirmektedir. Bu ikilemin temelinde yer alan husus; insanlığın neden devlet gibi şahıslar üstü bir varlığa ihtiyaç duyduğudur. Bu temel sorunun cevaplarını, devlet kuramını şekillendiren düşünce adamları, bugün de belirli ölçeklerde geçerliliğini koruyan kuramlarıyla açıklamışlardır. Bu kuramların hemen hepsinde göze çarpan bir ortak nokta vardır. İnsanoğlu, başta güvenlik ihtiyacı olmak üzere temel hak ve hürriyetlerinin korunmasını devlet gibi bir üst varlığa devretmek istemiştir. Eğer ulus devletler etkisini kaybedecekse bu temel hak ve hürriyetleri kim koruyacaktır? Bugün, birçok gelişmiş ülkenin tehdit değerlendirmelerine baktığımızda yine bazı organizasyonlardan kaynaklanan terörün ve uluslararası organize şebekelerinin tehdit sıralamalarının en üstünde yer aldığını görmekteyiz. Bu tehditler karşısında insanlığın temel güvencesi yine ulus devlet yapısıdır.''

Küreselleşmeyi, özellikle ekonomik açıdan güçlü ülkelerden gelişmekte olan veya gelişmemiş ülkelere yönelen bir akım olarak gördüğünü belirten Orgeneral Büyükanıt, ''Bu ülkeler, güçlü ulus devlet yapısını küreselleşmenin önünde bir engel olarak görebilmektedir'' dedi. Bu tür bir algılamanın gelişmekte olan veya gelişmemiş ülkelerde ulus devletin yıpratılması, devlet yetkilerinin yerel yönetimlere kaydırılması, mikro milliyetçilik oluşumlarının desteklenmesi şeklinde tezahür edebildiğine dikkati çeken Orgeneral Büyükanıt, bu tür oluşumların bu ülkelerde terörizm için de hazır ortam yaratabildiklerini söyledi.

Orgeneral Büyükanıt, şöyle devam etti: ''Küreselleşmenin yan etkilerinden biri olarak göze çarpan dengesiz gelir dağılımının düzeltilmesinde bireyleri küreselleşmenin olumsuz etkilerine karşı koruyan en önemli unsur, bu dengesizliği ortadan kaldırmaya çalışan sosyal devlet anlayışıdır. Ulus devletler gibi dengeleyici bir unsurun etkisini yitirmesi, sosyal yapıdaki çatlakların büyümesine, bu çatlaklardan kaynaklanan yeni gerilimler ve istikrarsız bölgeler ise küresel terör örgütlerinin yaşamasına uygun ortamların oluşmasına yol açacaktır. Bu tehdide karşı yine en büyük güvence, güçlü kurumlarıyla ulus devletler ve bu ulus devletlerin oluşturduğu devletler arası işbirliği örgütleridir.''

Terör örgütlerinin, kendi varlıklarını sürdürmede en büyük tehdit olarak ulus devlet yapısını gördüklerinin altını çizen Orgeneral Büyükanıt, şunları kaydetti: ''Terör örgütlerinin hedefi bu yapıyı zedelemek, sarsmak ve sonra da yok etmektir. Bunun yanında hiçbir ulus devletin, uluslararası işbirliği yapmadan farklı bölgelerde faaliyet gösteren terör örgütlerine karşı tek başına mücadele etmesinin çok zor olduğu da açıktır. Bu sebeple, ulus devletler olarak uluslararası düşünmek ve bölgesel hareket etmek zorundayız. Uluslararası düşünerek belirleyeceğimiz ortak tavır ve duruş, kendi etki alanlarımızda alacağımız etkili tedbirlerle birleştiğinde, terörizmle mücadelede önemli bir yol alacağımız inancını taşıyorum.''

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, esas eylem alanlarına bakılmaksızın başka ülkelerde finans ve insan kaynağı temini için yasal ya da yasal olmayan yollarla faaliyette bulunan terör örgütlerinin de uluslararası terör örgütü kapsamında değerlendirmesi gerektiğini belirterek, ''Aksi takdirde küresel terörizmle mücadele etkinliğini yitirecektir'' dedi.

Orgeneral Büyükanıt, sempozyumda yaptığı konuşmada, çağın en büyük özelliklerinden birinin de insanlık adına kaydedilen gelişmelerin homojen bir yapıda gerçekleşmemesi olduğunu söyledi.

Yeryüzünde bugün bilgi çağının tüm nimetlerini halklarına sunan devletler olduğu gibi hala tarım veya endüstri çağının diğer aşamalarını yaşayan toplumlar da bulunduğunu ifade eden Orgeneral Büyükanıt, ''Küreselleşmenin itici gücü konumunda olan gelişmiş ülkeler, içlerinden geçtikleri bir takım sorunların gelişmekte olan ülkelerde hala yaşanmakta olduğunu göz ardı etmektedirler'' dedi.

Gelişmiş ülkelerin yarattıkları refah ortamının, bu devletleri oluşturan toplum kesimlerinin, yaratılan refahı sürdürecek ortak bir kimlik oluşturulmasını sağladığına dikkat çeken Orgeneral Büyükanıt, oluşturulan bu makro kimliklerin aynı zamanda bu toplumları meydana getiren bir çok kimliklerin de garantisi olarak görüldüğünü söyledi.

Orgeneral Büyükanıt, şöyle devam etti: ''Bu ortak kimliğin oluşma süreci, dünyanın her yerinde aynı dinamiklerin sonucu değildir. Bu konunun terörizmi ilgilendiren yönü şudur; gelişmiş ülkeler, 'evrensel değerler' adı altında bir takım değerleri her bir durumu kendi şartları içinde değerlendirmeden, kendi çıkarları doğrultusunda ele almaktadırlar. Gelişmekte olan ülkeler 'evrensel değerler' olarak sunulan değerleri uygulamaya çabalarken mikro yapılar harekete geçirilmektedir. Bu nedenle, geçiş sürecinde dışarıdan müdahalelere çok duyarlı hale gelen gelişmekte olan toplumlar, geçiş evrelerinde büyük sıkıntılar ve karmaşıklıklar yaşamaktadırlar. Sonuç olarak, bu durumdaki toplumlar kendilerini büsbütün uluslararası ortamdan soyutlayabilmekte, oluşacak istikrarsız ortamda filizlenen terör örgütleri, yaşam alanları olarak bu istikrarsız alanları seçerek gelişmiş ülkelerin güvenliklerini de tehdit edebilmektedir.''

''TERÖRİZMİ KATEGORİLERE AYIRIRKEN...''

Orgeneral Büyükanıt, özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra terörizm konusunda sayıları büyük bir hızla artan analiz ve değerlendirmelerin, terörizm olgusunun anlaşılmasına ve kökenlerine inilmesine katkıları yanında zararının da olduğunu ifade etti. Bu zararlardan birinin, bazı araştırmacıların, terörizmi kategorilere ayırırken terörizm kelimesinin önüne yeryüzünde belli kültür kodlarının terörizme daha elverişli olduğunu düşündürecek bir takım sıfatlar eklemeleri olduğunu belirten Orgeneral Büyükanıt, ''Böyle bir yaklaşım, terörizmin beslendiği asıl kaynakları belirlemede ön yargıların oluşması ve terörizm olgusunun bilimsel objektiflikten uzak sabit fikirlerle değerlendirilmesi gibi tehlikeli sonuçlara yol açabilir. Oysa bilimsel düşünce tarzının ilk şartlarından biri; olaylara sabit fikirlerden uzak tarafsız ve eleştirel bakabilmektir'' diye konuştu.

Orgeneral Büyükanıt, günümüzde güvenlik kavramının klasik anlamda zaman ve mesafe kavramları üzerine kurulu etki ve ilgi alanlarının dışına çıktığına işaret ederek, terörizm konusunda değerlendirilmesi gereken etki ve ilgi alanlarının bütün dünyayı kapsadığını söyledi. Orgeneral Büyükanıt, şunları kaydetti:

''Günümüzde hiçbir ülke, dünyanın ücra bir köşesinde meydana gelen olaylara kayıtsız kalma lüksüne sahip değildir. Bu bağlamda, esas eylem alanlarına bakılmaksızın başka ülkelerde finans ve insan kaynağı temini için yasal ya da yasal olmayan yollarla faaliyette bulunan terör örgütleri de uluslararası terör örgütü kapsamında değerlendirmelidir. Aksi takdirde küresel terörizmle mücadele etkinliğini yitirecektir. Bu konuda, Ulu Önderimiz Atatürk'ün 'insanlığın hepsini tek bir vücut ve bir milleti de bu vücudun bir organı saymak gerekir. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün organlar etkilenir' diyerek ifade ettiği gerçekliği hiçbir zaman göz ardı etmemeliyiz.

Peki, insanlığa karşı işlenen en büyük suç olan terörizm karşısında uluslararası toplumu tek bir vücut olarak hareket etmekten alıkoyan sebepler nelerdir? Konuşmamın bu bölümünde bu sebeplerden önemli gördüğüm bir kaçını sizinle paylaşmak istiyorum; soğuk savaş döneminde devletler, topyekun bir savaş yerine düşük yoğunluklu çatışmaları ve terörizmi açık veya örtülü olarak hasımlarına karşı bir istikrarsızlaştırma aracı olarak kullanmışlardır. Bu durumun yarattığı güvensizlik ortamı küresel terörizmle mücadelede önümüzde en büyük engel olarak durmaktadır. Şu unutulmamalıdır ki; terörizmi şu veya bu şekilde desteklemek, zehirli bir yılanı beslemekle eş değerdir. Beslenen yılanın besleyeni de sokmayacağı hiçbir zaman garanti değildir. Terörizmin bumerang etkisi er ya da geç terör işbirlikçilerine de zarar verecektir.''


Terörizm konusunda yapılan araştırmaların, dış destek olmadan terör örgütlerini varlıklarını sürdürmelerinin mümkün olmadığını gösterdiğini vurgulayan Orgeneral Büyükanıt, bu desteğin, ''açık olarak terör örgütlerini topraklarında barındırmaktan onların yasa dışı faaliyetlerine göz yummaya kadar'' değişen bir yelpazede olabileceğini anlattı. Orgeneral Büyükanıt, şöyle devam etti:

''Bir terör eyleminde akan kandan, bombayı yerleştiren terörist kadar o bombanın yerleştirilmesine kadar yaşanan süreçte; bu teröristi eğiten, eğitilmesi için ortam sağlayan, faaliyetleri için finans temin eden veya temin edilmesine göz yuman, masum canları alacağını bildiği halde o bombayı teröristlere satan veya veren, teknolojik altyapılarını terörist faaliyetler için kullandıran, terör örgütlerinin zehirli fikirlerini yayılmasında kullanılan yazılı ve görsel iletişim araçlarının kullanılmasına göz yuman her devlet her kurum ve her birey sorumludur. Bu sorumluluk bilincine ulaşmadıkça uluslararası işbirliğinden bahsetmek boş bir uğraşı olacaktır. Bu bilincin bir göstergesi, teröre basın yoluyla özgürlük adı altında destek verenlerin BM nezdinde kınanmasıdır.''

Bu bilince ulaşmada gerekli şartlardan en önemlisinin karşılıklı güven ortamının oluşturulması olduğunu ifade eden Orgeneral Büyükanıt, ''güven'' kelimesinin basit bir kavram gibi görülebileceğini, ancak bu kelimenin altında yatan anlamlar irdelendiğinde ''güven'' kavramının sosyal ilişkilerde özellikle de işbirliği konusunda birbirleriyle ilişkili unsurları bir arada tutan en önemli bağ olduğunun görüleceğini söyledi. Orgeneral Büyükanıt, şöyle konuştu:

''Polonyalı Sosyolog Piotr Sztompka, 'güven' kavramını değişik yönleriyle incelediği 'Bir Sosyal Teori Olarak Güven' isimli kitabında güveni; 'karşımızdakinin gelecekteki davranışları hakkında bir bahis oyunudur' şeklinde tanımlamaktadır. 'Bahis' kelimesiyle kastedilen 'belirsizlik' olgusudur. Muhataplarımızın gelecekteki davranışlarından emin olma derecemiz, onlara karşı güvenimizi veya güvensizliğimizi de belirler.

Dayanakları ve beslendikleri aşırı ideoloji ne olursa olsun terörün her türüne karşı koyduğu net tavrıyla Türkiye, bölgesel ve uluslararası alanda aldığı inisiyatiflerle üzerine düşen görevi yerine getiren bir ülkedir.Buna karşılık, BM'nin terörizmle mücadele yönünde aldığı kararlara rağmen yaptığı eylemler ve bu eylemleri desteklemede uyuşturucu ve insan kaçakçılığını Avrupa çapında bir sektör haline getiren bölücü PKK/Kongra-Gel terör örgütüne karşı bazen muhataplarımızın mantık sınırlarına sığmayan uygulama ve müsamahaları, oluşturmaya çalıştığımız güven ortamını zedelemektedir. Böyle davranan ülkelere karşı BM'nin yaptırım mekanizmaları harekete geçirilmelidir.''


Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, terörle mücadele ederken aynı zamanda ortak bir terör tanımının oluşturulması için yürütülecek uluslararası çabaların da terörle mücadelede olumlu katkılar sağlayacağını belirterek, ''Üzerinde fikir birliğine varılmış bir terör tanımının olmayışı, terörle mücadele etmemeye gerekçe gösterilemez'' dedi.

Orgeneral Büyükanıt, terörizmle mücadelede uluslararası çabaların, Milletler Cemiyeti'ne kadar uzandığını belirtti. Milletler Cemiyeti tarafından 1937 yılında hazırlanan ''Terörizmin Önlenmesine ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme''nin, terörizmin tanımlanmasına ilişkin ilk uluslararası sözleşme girişimi olduğunu anımsatan Orgeneral Büyükanıt, ancak Cemiyet üyelerinin imzalamamaları nedeniyle sözleşmenin yürürlüğe konulamadığını söyledi.

BM tarafından bugüne kadar 12 uluslararası sözleşme ve protokolün yürürlüğe konulduğunu, 13. sözleşmenin de 2005 yılında imzaya açıldığını anlatan Orgeneral Büyükanıt, bu sözleşme ve protokollerin hazırlanış tarihleri ve konularına bakıldığında, düzenlemelerin hazırlandıkları dönemlerin ihtiyaçları çerçevesinde ve spesifik konularda oluşturulduklarının görüldüğünü dile getirdi. Orgeneral Büyükanıt, ''Örneğin uçaklara yönelik eylemlerin arttığı dönemde düzenleme ihtiyacı ortaya çıkmış, aynı şekilde diplomatlara ve diplomatik misyonlara yönelik terörist eylemlerin önlenmesi amacıyla yeni düzenlemelere gidilmiştir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür'' dedi.

''TERÖRLE KÜRESEL KAPSAMDA MÜCADELEDE EN BÜYÜK EKSİK''

Orgeneral Büyükanıt, BM tarafından hazırlanan sözleşmelerin hukuk alanında netice doğurması için devletlerin iç hukuklarında gerekli düzenlemeleri yapması ve sözleşmelerde belirtilen suçları kendi yasalarında suç olarak tanımlamaları gerektiğine işaret ederek, ''Aksi takdirde, bu sözleşmelerin sonuç doğurması mümkün değildir. Bugün, terörle küresel kapsamda mücadelede en büyük eksikliğimiz budur. Ancak, geldiğimiz noktada terör ve terörizm tanımlarına açıkça yer veren herhangi bir sözleşme yoktur'' dedi.

Orgeneral Büyükanıt, 27 Ocak 1977 tarihinde Strasbourg'da imzalanan Terörizmin Önlenmesi İçin Avrupa Konvansiyonu gibi çok iddialı isimler taşıyanlar da dahil, ne BM bünyesinde imzalanan 13 anlaşma ne de AGİT tarafından 1975-2001 yılları arasında hazırlanan 10 belge ve şartta terörizmin tanımına rastlanmadığını vurguladı. Orgeneral Büyükanıt, şöyle konuştu:

''Bu gerçekler bir soruyu gündeme getirmektedir: Tanımını dahi yapamadığımız bir oluşumla nasıl mücadele edeceğiz? BM Genel Kurulu'nun 16 Ocak 1997 tarih 51-210 sayılı kararı ile özel bir komite kurulmuş, çok taraflı bir uluslararası anlaşma taslağı hazırlanması amaçlanmıştır.

Ancak aradan 11 yıl geçmesine rağmen bir ilerleme kaydedilememiştir. Bununla birlikte, üzerinde fikir birliğine varılmış bir terör tanımının olmayışı, terörle mücadele etmemeye gerekçe gösterilemez. Varlığı uluslararası alanda kabul ve ilan edilmiş terör örgütlerinin olduğu bir gerçektir. Bu kapsamda terörle mücadele ederken aynı zamanda ortak bir terör tanımının oluşturulması için yürütülecek uluslararası çabalar, terörle mücadelede olumlu katkılar sağlayacaktır.

Bugün yapmamız gereken, bütün ön yargılarımızdan sıyrılarak, empati anlayışı içinde birbirimizi anlamak, üzerinde anlaştığımız asgari müştereklerin sayısını giderek artırmak, terörizmle mücadele eden ve işbirliği içinde bulunan ülkelerin bu çabalarını uluslararası ortamda teşvik etmek için çalışmaktır. Sanırım, şu aşamada asgari müştereğimiz, masumların can ve mallarına kastetmeye devam eden çağın vebası terörizmin hiç bir şeklinin meşru görülemeyeceği ve kabul edilemeyeceğidir. Terörizm bir kanser hücresi gibi vücudumuzda kaldıkça, çabalarımızı onu yok etmek yerine, ona çeşitli adlar ve sıfatlar vermeye harcamanın, bu hücreyi bütün vücuda yayacağı ve bizlere daha büyük acılar yaşatacağı hepimizce bilinmektedir.''


Orgeneral Büyükanıt, küresel terörle mücadelede en temel unsur olan güven kültürünün yaratılmasında, konunun değişik yönleriyle tartışıldığı bu sempozyumun ve bunun gibi faaliyetlerin, karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesi, farklılıkların giderilerek ortak bir anlayışın oluşturulması ve burada kurulan bağlantıların gelecekte de devam ettirilmesi açısından büyük yararı olduğunu söyledi. Orgeneral Yaşar Büyükanıt, sempozyuma katılan BM, AGİT, NATO, Barış İçin Ortaklık ve Akdeniz Diyaloğu ile diğer ülke katılımcılarına da teşekkür etti.

AJANSLAR