Danıştay: Din dersi, bu içerikle zorunlu olamaz

Danıştay, ilk ve orta öğretim kurumlarındaki Din Kültürü ve Bilgisi Ahlak Dersi'nin şu andaki içeriğiyle, "din eğitimi" anlamında olduğuna ve bu nedenle zorunlu tutulamayacağına karar verdi. Hatice Köse isimli Alevi vatandaş, 2005'te ilköğretimdeki çocuğu A.K.'nın din dersinden muaf tutulmasını istedi. İstanbul 6. İdare Mahkemesi bunu rededince dosya Danıştay'a gitti. Alevi Bektaşi Derneği Genel Başkan Yardımcısı Ali Kenanoğlu da, 4. sınıf öğrencisi çocuğu B.K. için "muafiyet başvurusunda" başvurdu. Kenanoğlu'nun başvurusu da Valilik'çe reddedildi. Kenanoğlu da bunun üzerine İstanbul 5. İdare Mahkemesi'ne gitti. Bu Mahkeme, Valiliğin işlemini iptal etti. Yani çocuğun din dersinden muaf tutulması gerektiğine karar verdi. Bu kararı da Valilik, Danıştay'a taşıdı. Her iki dava da Danıştay 8. Dairesi'nde sonuçlandı. Danıştay her iki davada da din dersinin bu içeğiyle zorunlu tutulamayacağına" oybirliğiyle karar verdi. Daire'nin ortak gerekçesinde temel ilkeler belirlendi.

* DİN DERSİ İÇİN BAŞVURU: Daire'nin gerekçesinde, "Velinin, çocuğunun din dersi alması için başvuruda bulunması gerektiğine" işaret edildi. Kararda, anayasaya göre bu dersin adının "din kültürü ve ahlak bilgisi" içerik olarak bu şekilde kabul edilemeyeceği ve zorunlu tutulamayacağı belirtildi.

* DİN EĞİTİMİ DEĞİL, DİN KÜLTÜRÜ: Müfredatın belirli bir din anlayışını esas aldığında dersin "din eğitimi'' haline geleceği vurgulanan kararda, "Bu öğretimin, anayasanın öngördüğü amaca uygun bir müfredatla verilmesi gerekir" denildi.

* ALEVİLERİ UNUTMAYALIM: Danıştay, AİHM'nin Eylem Z.'nin "Alevi ibadetleri öğretilmiyor" cümlesini aktardı ve dersin müfredatının nesnel ve çoğulcu olması gerektiğini vurguladı. Danıştay daha önce Eylem Z. isimli öğrencinin velisi tarafından yapılan "muafiyet" başvurusunu reddetmişti. AİHM bu davadan sonra yapılan başvuru sonunda Türkiye'yi mahkûm etmişti. Türkiye itiraz etmeyince, AİHM'nin kararı kesinleşmiş oldu. Danıştay bu kararı da hatırlattı ve "Ülkemizde çoğulculuk anlayışı içerisinde, nesnel ve rasyonel bir şekilde din kültürü ve ahlak bilgisi öğretiminin verilmediği sonucuna ulaşılmıştır" dedi.