En azından dürüst
Beşiktaş-Kadıköy vapurunda 13-14 yaşlarında bir kız, tüm yolculara küçük kâğıtlar dağıtmaya başladı. "Sayın yolcular, annem hasta, babam öldü, çok zor durumdayız..." Dağıtım bittikten sonra yüksek sesle hikâyesini de anlattı, tam duyamadım, müzik dinliyordum. Kâğıtları geri toplarken kimileri para veriyor, kimleri camdan dışarı bakıyor. Kafamdan geçen cümleler arasında şu da var: "Acaba bu fotokopilere ne kadar harcamıştır?" Utansam mı utanmasam mı bilmiyorum. Başıma çok geldi. "Affedersin çocuğum," diye yanaşıp otobüs bileti parası isteyen ve verdiğim bozuk paralara bakıp "Daha yok muydu?" diye soranlar, 'hediye' diye uzattığı nazar boncuğunu 'satın almayınca' "Allah belanı versin," diye uğurlayanlar, "Ağır hastayım" kartonuyla yıllardır aynı noktada oturanlar... Çoğuna ister istemez şüpheyle bakmıyor musunuz? Yardım etmeyince çektiğiniz vicdan azabı bir yanda, yardım etseniz 'o para kim bilir nereye gitti' hesabı diğer yanda... Bu yüzden benim en sevdiğim dilenci Asmalımescit'te takılan ve lafı dolandırmayan bir kadındır: "Allah rızası için bi şarap parası."
Yayın tarihi: 2 Mart 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/02/pz/haber,23AC593DDF514C99A9DF72ED24B0F153.html
Tüm hakları saklıdır.