Ciddi mesaj var!
Özge AYDIN/ SABAH İNTERNET
Turkcell Süper Lig'in 24. haftasında Ankaragücü ile Fenerbahçe arasında oynanan karşılaşma golsüz sona erdi. İşte spor yazarlarının yorumu
GÜRCAN BİLGİÇ: CİDDİ MESAJ VAR! (SABAH)
Fenerbahçe bir üçlemeye girdi: Bursa, Galatasaray ve dün Ankaragücü. Birbirine çok benzeyen, bezgin, riskten ve tempodan uzak, birisinin gol atacağı hayalinin kurularak geçirilen 90 dakika. Carlos'un sakatlığının üstüne, üç mecburi kart değişikliğinin peşine, iki de (Kemal, Kazım) rotasyon kararı geldi. Kadro yapısına baktığımızda, böylesine bir maçta eksikliğin hissedilmemesi gerekirdi. Ama tersi oldu.
Bu maçın sıkıntısı sadece kenar yönetimin oyuna müdahale etmemesi, takımını birbirine daha yakın oynamaya zorlamaması veya bunu yaptıramaması değildir. Sahada yer alan ' ötekilerin' de hazır olmaması, fark yaratmak adına çaba göstermemesidir.19 Mayıs Stadı'nın sol kanadı bundan sonra "Vederson kavşağı" olarak anılabilir. Fenerbahçe orta sahası da "çabasızlar meydanı."
Korkumuz; Sevilla öncesinde "Geliyorum" diyen bir şeylerin olmasıdır. Her maçtan ders alan Zico'yu Kezman, Vederson ve umutlarını yitirmiş görünen 'ötekiler' konusunda uyarmak isteriz. Takımı elden gidiyor.
ÖMER ÜRÜNDÜL: ZİCO'NUN DÜŞÜNCELERİ! (SABAH)
Çok önemli eksikler varken Zico, Deivid ve Aurelio'yu da yedek kulübesine çekip Bursaspor maçının ardından Ankaragücü maçını da göz göre göre riske attı. Bu nefes nefese giden lig yarışında dünyada benzeri olmayan bir teknik adam düşüncesiydi.
İlk devre sahada futbol değil adeta kör dövüşü vardı. F.Bahçe'nin dün geceki kadro yapısıyla organize olması mümkün değildi. Değişik dörtlü orta sahanın arasında kolektif uyum olanaksızdı.
İkinci yarı başladığı zaman herkesin beklentisi kısa sürede Aurelio ve Deivid'in sahaya girmesi yönündeydi. Ancak Zico muhteşem bir değişikliğe daha imza attı. İlhan'ı sokup çift santrfora dönerken Kemal'i çıkartıp orta sahayı tek başına Selçuk'a bıraktı. Bu yanlış mağlubiyete açık davetiyeydi. O ana kadar tek tehlike yaratamayan Ankaragücü maç sonuna kadar ikisi yüzde yüz dört pozisyon buldu. Ama kaleci Serdar'ı geçemedi. Herhalde kimsenin aklına gelmezdi, bu maçta Fenerbahçe'nin 6 ay sonra kaleye geçen Serdar'ın katkısıyla bir puan kazanacağı...
HAKKI YALÇIN: KAYIP CENNETİ (FOTOMAÇ)
Fenerbahçe, dün gece ihtişamlı bir sessizlikte, ikinci haftadaki beşinci puanını yitirdi. Ama hakemlerin açtığı hendek sayısı, kaybedilen puanların çok üzerinde. Bunu da hatırlatmak zorundayım.
"Fenerbahçe galibiyeti hak eden bir futbol oynadı mı?" derseniz, "Hayır" derim. "Ama futbol oynamadan kazanmanın şartlarını hakemler mi belirliyor?" diye ben de, sorarım. Cevap verebilirler mi? Sen penaltıyı ver, gerisi hakem olarak ne seni ilgilendirir, ne başkalarını... Öyle değil mi Halis Özkahya!
Alex sahada yoktu, Vederson yoktu. Serdar'dan başka kim vardı ki zaten. Kazım'a baktım da, durduğu yerde dörtnala koşuyormuş görüntüsüyle, yere düşmüş hali kardeşti. Takıma girme şansını yakalamak, bu kadar kolay mı bertaraf edilir? Bu kadar mı gamsız olur bir insan?
Fenerbahçe'nin dün gece kaybettiği 2 puanın biri, danışıklı cinayete kurban olarak çarşamba gecesine gitti. Bir puanı Ankaragücü'ne gitti. Kalanı da Fenerbahçe aldı gitti...
SELÇUK YULA: BU KEZ ÖZKAHYA (FOTOMAÇ)
Galibiyeti arzulamasına rağmen bir türlü istediği oyunu kuramayan sarı-lacivertliler, organize ataklarla pek pozisyona giremediler. Girilen pozisyonların hepsi ölü toplardandı. Burada da gördüğümüz gerçek Fenerbahçe tam takım oynamadığı zaman dışarıda kalan futbolcuların nasıl etkisiz kaldıklarıdır. İşte Alex... Orta sahada yardımlaşacak futbolcu bulamadığı zaman nasıl etkisiz kalıyor.
Olsun... Biz asıl konumuza geçelim. Artık anlaşılmıştır ki bu ülkenin futbolu bu hakemlerle bir yere gidemez. Son zamanlarda şahit olduğumuz bütün olaylar, bu acı gerçeği kabul etmemize neden oluyor. Daha üç gün önceki Cüneyt Çakır faciasından, bir gün önceki Konya-Trabzon maçındaki Fırat Aydınus faciasından sonra dün akşam da Ankara'da Halis Özkahya faciası yaşandı. Futbolun kitabını açın. Orada 'formadan çekmek fauldür' diye yazar. Bu hareket ceza sahası içindeyse penaltı ile cezalandırılır. O hareket 5 dakika içinde iki kere Önder'e yapıldı. Ne orta ne de yardımcısı bunları gördü. Bütün Türkiye gördü ama onlar göremedi.
Dertlerinin ne olduklarını çıkıp kamuoyuna anlatmaları gerekir. Diyecekler ki ya "Biz eski federasyon başkanımızın izinden gidiyoruz", ya da "Türk futbolu için çalışıyoruz." İlk devre sahada tek ayakta kalan Kazım'a 5 kişi birden saldırıyor. Lamas yüzüne tükürüyor. İlkem kasıklarına tekme atıyor ve Özkahya bunları görmüyor, Kazım'a sarı kart gösteriyor. Zaten şu olay da işin bittiğinin son resmidir. Oğuz Sarvan yeni geldiği için bir şey demiyorum ama şunları görüp de kılını bile kımıldatmayacaksa Allah kendisine kolaylık versin.
NECATİ BİLGİÇ: ZİCO'NUN HEDİYESİ (FOTOMAÇ)
F.Bahçe daha önceki maçlarda büyük üstünlük sağladığı A.Gücü'ne, liderlik şansını yakaladığı haftada puan kaptırdı. Aslında bir puanı biraz da kaleci Sedar'ın kurtarışlarıyla aldı. Az daha ikinci bir Bursa faciası yaşanacaktı. Bunun baş sorumlusu salı günkü Sevilla rövanşını düşünerek 7 eksiği olan takımı bir de Aurelio ve Deivid'ten mahrum bırakan Zico'ydu.
Bütün eksiklere rağmen ikinci yarıda Aurelio oyuna girse bu eksiklik giderilecek ve F.Bahçe oyuna ağırlığını koyacaktı. Ama Brezilyalı hoca oyuna İlhan ve Ali Bilgin'i alarak kadroyu Bursa'ya karşı çıkan şekle çevirdi. Böylece kaleci Serkan belki de hayatında ilk kez bir maçı şut kurtarmadan bitirdi. Geçen defa da yazmıştım, "Bugünkü tavuk yarınki kazdan iyidir." Bursa karşısında kupa maçını düşünerek 3 puan kaybettiren Zico, bu kez de Sevilla'yı düşünerek 2 puan kaybına neden oldu. Bu kayıplar olmasa belki de F.Bahçe 5 puan farkla liderlik koltuğuna oturacaktı. Maçın hakemi Halis Özkahya'ya sormak lazım: "Acaba ceza sahası içinde formasından çekilerek yere indirilen futbolcular lehine Batman'da faul çalınmıyor mu?"
ERMAN TOROĞLU: KAFALAR SEVİLLA'DA (HÜRRİYET)
ANLAŞILDI ki, Fenerbahçeli futbolcuların kafası Sevilla'da. Haksız da değiller. 20 tane Ankaragücü veya Bursaspor maçı oynasan ne yazar.
Sevilla'yı elersen, büyük iş yapmış olacaksın. Çünkü Türk takımları henüz hem Şampiyonlar Ligi'ni, hem de Türkiye ligi ve kupasını götürecek seviyede değiller. Fenerbahçe'nin ful kadrosu sahaya çıkarsa, Türkiye liginde etkili olur. Ama kenarda bekleyenler oynatılınca, aynı keyfi ve etkiyi vermiyorlar.
Dün gece eğer "maçı kim alır" deseydik, bu cevap kesinlikle Ankaragücü olurdu. Çünkü ikinci yarı üç tane net gol pozisyonuna girdiler. Gol yapamadılar. Kaçırdılar mı, yoksa Fenerbahçe kalecisi mi kurtardı. Bu tartışılır.
Başkent ekibinin gittikçe artan ve takımını mükemmel destekleyen bir seyircisi var. Böyle bir seyircinin Ankara'da olması çok zordur. Çünkü Ankara başkenttir ve seyirci de maç değil, tiyatro seyreder gibi stada gider. Bir dakika olsun takımlarını yanlız bırakmadılar.
Fenerbahçe için herşey Sevilla maçının neticesine kaldı. Bekleyeceğiz, gideceğiz, göreceğiz. İnşallah tur atlayarak Türkiye'ye döner. Çünkü ülkemizin böyle bir şeye müthliş ihtiyacı var.
CAN BARTU: KÖTÜ ÇOK KÖTÜ (HÜRRİYET)
FENERBAHÇE kötü oynuyor. İşin garibi, kötü oynamak için sanki özel bir çaba gösteriyor. Zico ve futbolcular el ele vermiş, "Biz nasıl yaparız da kötü oynarız" diye çalışma yapıyor.
F.Bahçeliler'in bir kere şunu bilmesi lazım; böyle bir orta saha ile asla iyi oynayamazsın ve maç kazanamazsın. Devamlı geriye veya yana oynayan, ikili mücadeleleri hiç kazanamayan ve topu olumlu kullanamayan bir orta saha... Bu durumu belki bin kere yazdık ama değişen bir şey yok. Orta sahadakiler böyle anlamsız işler yaparken, en geridekiler de topu şişirip durdular.
Ben uzun süredir bu kadar aciz bir Fenerbahçe seyretmedim. Eğer Fenerbahçe Sevilla'da da böyle oynarsa, yaşanacak faciayı düşünebiliyor musunuz? Zico'nun Bursa ve Ankaragücü maçlarında aslarını dinlendirmesi beş kıymetli puana mal oldu. Ve gidişat öyle gösteriyor ki, Fenerbahçe bu puanları çok arayacak.
MEHMET DEMİRKOL: İKİ HAFTADA GEÇMİŞE DÖNDÜLER (MİLLİYET)
Fenerbahçe'nin yekpare bir takım olma becerisi, savunmasından bu kadar kayıp olunca darbe yiyor belli ki. 2 haftadır olup bitenin başka bir açıklaması yok. Oyuna as takım klasıyla başlıyorlar ancak savunma hattı yorulmaya başlayınca Fenerbahçe'nin boyu uzuyor. Halbuki sarı-lacivertlileri Avrupa'da başarılı ve geçmişinden farklı kılan, takımın boyunu kısaltabilmesiydi. Gökhan ve Carlos'un yerini dolduran Vederson ve Önder, bu fizik gücü ve oyun performansından çok ama çok uzak kalıyorlar.
Bu oyun, Alex bu takıma lüks dedirtiyor misal. Geçtiğimiz yıllarda Fenerbahçe hep böyle 70 metrede oynarken vardı bu tartışma hatırlarsınız.
Ve yine o döneme ait başka bir tartışma daha: Neden tek forvet (santrfor demek isterken tabii)
Bu oyun Ankaragücü'nün kırılgan savunmasını neredeyse hiç rahatsız etmeyen ligin ender takımlarından biri yaptı Fenerbahçe'yi. Marco'nun her ne şartta ve oyunun boyu ne olursa olsun bütün boşlukları doldurma arzusunun eksikliği de bu durumun detay nedenlerinde biriydi tartışmasız. Bu oyunun ortaya koyduğu kadere başta biraz da olsa Kazım isyân etse de, onun da enerjisi çabuk bitti. Bundan bir şey çıkaramayışları güçsüzlüklerinden mi, cesaret eksikliğinden mi bilmek mümkün değil. Ancak sebeplerden birinin çok iyi bir dönüş yapan Serdar olduğu çok açıktı.
Farkındaysanız zeminden hiç bahsetmedim. Zira memleket gerçeği oldu bu durum. 15 sene önce daha iyiydi zeminler ne garip ki!
Yayın tarihi: 2 Mart 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/03/02//haber,EE4771C398D5410CB95424610EC9F00C.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.