kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Şubat 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Dikmen GÜRÜN (İKSV - Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali Yönetmeni )

Oyuna devam

Tiyatrolarda son dönemde yaşanan oyun ve seyirci 'patlaması' Türk tiyatrosunun mu, yoksa televizyon dizilerinin mi zaferi? Kimi oyuncular seyirci ilgisinden memnun, kimileri ise eski günleri özlüyor.....
Seyircilerin yaş ortalaması 30 civarında
Günümüzde toplumun kendini ifade etme yollarına daha fazla ihtiyacı var. Yapmak ya da yapılanı izlemek, onun bir parçası olmak... Sonuçta, yine bir paylaşım söz konusu. Sosyal dinamiklerin sivrilmeye başlaması, tiyatroyu ve tiyatroya ilgiyi tetikliyor

"Tiyatronun eleştiren bir yapı olduğu düşünülürse, 1960'lardaki özel tiyatro hareketinin anlamı daha da belirginleşir. O yıllardaki politik olaylar tiyatroda farklı bir devinim başlattı. Sorgulayan, tartışan, eleştiren dinamik bir seyirci oluştu. Bu seyircinin beklentileri tiyatroyu tetikledi. Karşılıklı bir etkileşim söz konusuydu. Pek çok tiyatro açıldı ve hemen belirtmek gerekir ki, çeşitli türler üzerine odaklanan topluluklar seyirciden genelde aynı ilgiyi görüyorlardı. Haftanın yedi günü hemen her tiyatro, dolu salonlara oynuyordu. Bu açıdan bakıldığında, 1960'larda yaşanan patlama, bugün söz konusu olan yükselişten ya da ilgiden daha farklı, çok daha güçlü bir yönde gelişti diyebiliriz... 1970'li yıllardan başlayarak tiyatro topluluklarının kendi içlerinde doğurganlaşması, siyasal ve ekonomik çöküntüler, tırmanan şiddet, baskı-sansür, darbeler, tutuklamalar, idamlar ve de sonuçta apolitik bir toplum haline dönüşmemiz/ dönüştürülmemiz, sancılı bir süreç. Son yıllarda tiyatro dünyasında yeniden bir hareketlenme başladı. Sanki bir anlamda seyircinin suskunluğu, kapanıklığı kırılıyor. Bu gelişmeyi şu gerçeğe bağlamak lazım diye düşünüyorum: Günümüzde, toplumun kendini ifade etme yollarına daha fazla ihtiyacı var. Yapmak ya da yapılanı izlemek, onun bir parçası olmak... Sonuçta, yine bir paylaşım söz konusu. Sosyal dinamiklerin sivrilmeye başlaması tiyatroyu ve tiyatroya ilgiyi tetikliyor diye düşünüyorum. Genç bir seyirci kitlesi geliyor. Bu gelişmeyi Tiyatro Festivali'nde de yakından gözlemliyorum. Yaptırdığımız istatistiklerde festival seyircisinin genel yaş ortalaması 30 ve altı. Diğer tiyatrolarda da bu kuşak gösteriyor kendini. Bu rüzgâr bir yandan yeni oluşumlara, yeni arayışlara kapıları aralıyor, diğer yandan da mevcut yapılanmaları etkiliyor. Önemli olan tiyatronun, performansın, dansın nitelikli bir çizgide seyirciyle buluşması. Öte yandan, yerleşik sistemlere baktığımızda yeni işletmecilik kavramları yerleşiyor, prodüksiyon tiyatrosu olanakları zorlanıyor, yeni açılan mekânlar birer kültür merkezi yaklaşımıyla çalışarak hem sanatçıların hem de seyircinin odak noktası haline geliyor... Her anlamda tartışmalar, sorgulamalar öne çıkıyor, dış dünya ile iletişim yolları aranıyor... Bütün bunlar yadsınamayacak gerçekler. Karşılıklı bir etkileşim söz konusu... Yalnız şunu da unutmamak gerekir ki, son yıllarda yaşanan bu olumlu gelişmeler, her şeyin güllük gülistanlık olduğu anlamına gelmiyor. Özel tiyatrolar yıllardır akıntıya kürek çekiyor. Her alanda ve her anlamda çeşitli sorunlarla mücadele etmek durumundalar. Ödenekli tiyatroların sorunları da ayrı bir konu başlığı tabii ki... Bir tiyatro yasasının çıkmaması, devlet bütçesinden kültür ve sanata ayrılan payın giderek azalması, devlet desteği konusunda yaşanan sorunlar, tiyatroların maddi destek bulmakta zorlanması, mekân yokluğu ve de yetersizliği... Saymakla bitmeyecek bir olumsuzluklar yumağı içinde ayakta duruyor tiyatrolar. Ve, sözünü ettiğimiz olumlu gelişmelerin bu olumsuzlukların ortasında yaşanıyor olması da ayrıca üzerinde durulması gereken önemli bir husus. Televizyonun ya da televizyon dizilerinde rol alan genç tiyatrocuların tiyatrolara seyirci çektiğini düşünmüyorum. Çok iyi oyuncuların, yılların tiyatro sanatçılarının, televizyonda iki dizide rol aldıktan sonra meşhur olduklarını biliyorum. Bunu acı bir gerçek olarak değerlendiriyorum ama, yine de insanların kalkıp 'Şu dizideki oyuncu şu tiyatroda da oynuyormuş, gidip görelim,' diyerek bilet alıp tiyatroya gittiklerini düşünmüyorum. Televizyon ve tiyatro çok farklı alanlar, farklı dinamikler. Tabii ki istisnalar kaideyi bozmaz. Yine de, tiyatrolardaki tırmanışta ekran ve sahne arasındaki etkileşimin çok derin olmadığı düşüncesindeyim. Bunun aksini düşünmek tiyatronun gücünü indirgemek olur bence."
Haberin fotoğrafları