İLİŞKİLİ HABERLER
Gülelim mi? Ağlayalım mı?-1
Gülelim mi? Ağlayalım mı?-1
Televizyon 'herkes' içindir ama, tiyatro...
Yılmaz ERDOĞAN (BKM Kurucusu, oyun yazarı, yönetmen ve aktör)
"Benim gözlediğim son ve önemli gelişme, alternatif tiyatro mekânlarının çoğalmasıdır. Bu anlamda bir zenginleşme de var. Bizim BKM - Mutfak Oyuncuları'da, buna bir örnektir. Tiyatro, galiba her dönem tam gündemden kalkıyor dedirttiği sırada, hep kabareyi yeniden keşfederek diriliyor. Mizah, her zaman hayat kurtarıyor. Tiyatro, ciddiye alınmadığı dönemlerde küçülerek çoğalıyor. Büyük salonlar riskli, ama küçükler doluyor. Hep, küçük salonlar büyük salonları değiştiriyor. Bir ilginç konu daha: Son 10 yılı belirleyen tek kişilik oyunlar, yerini irili ufaklı 'ekip' işlerine bırakıyor. Genç takımlar işi ele alıyor. Öte yandan, tiyatro okulu mezunu kardeşler, dizilerde ünlü oldular ve salona seyirci çekme avantajını kullandılar. Çok da iyi yaptılar. Televizyon, her zaman 'herkes' içindir ama çoğu zaman, oyuncular tiyatroyu 'kendileri' için yaparlar."
Dizi oyuncularının tiyatro sahnelerinde olması ilgiyi artırdı
Mehmet Ali ALABORA (Aktör, Garajistanbul'un kurucu ortağı)
"Tiyatroların yükselişte olduklarını söylemek sanki tiyatroların artık iyi durumda oldukları gibi bir izlenim yaratıyor. Tiyatronun yeniden gündelik yaşamımıza girmeye başladığı ve gündem yaratabilme etkisini kazandığı doğru ama hâlâ, tiyatroları ayakta tutmak çok kolay değil. Destek modellerinin oluşturulması gerekiyor. Finansal sorunlar herkesi yoruyor. Bugünlerde sevindirici olan, tiyatroların işleri üzerinden konuşuluyor olması. Ben oyun ihtiyacının hiç bitmeyeceğini düşününenlerdenim. Artan ilginin de bununla ilgili olduğunu düşünüyorum. TV'den tanınan oyuncuların tiyatro sahnelerinde rol almasının, ilginin artmasında mutlaka bir etkisi vardır. Ama insanların 'oyun'a katılma, bir 'oyun'u paylaşma ihtiyacının bundan çok daha etkili olduğunu düşünüyorum."
20 yıldır, sayısı belli bir izleyiciye oynuyorum
Bennu YILDIRIMLAR (Aktris)
"İstanbul'da tiyatroya giden seyirci sayısı çok bellidir. En fazla 500-600 bin tiyatro seyircisi vardır. Ama İstanbul'un nüfusu kaç milyon... 1960'larda da benzer sayıda tiyatro seyircisi vardı. Bu sayının çok arttığını düşünmüyorum. Bu bir kültür sorunudur. Tiyatroya gitme alışkanlığı olan insanlar, çocuklarını da öyle yetiştiriyor. Yeni sahnelerin açılması gerçekten sevindirici. Hatta her mahalleye bir tiyatro salonu açılmalı. Bunların illa çok büyük sanatsal aktiviteler içinde olmasına gerek yok. Belki bazı oyunlar için televizyon dizileri oyuncularının bulunmasının faydası olabilir. Benim için böyle bir şey söz konusu değil. 1997'de adım duyulmuş olsa bile, 1988'den beri Şehir Tiyatroları'ndayım. O zamanlardan beri gözlemlediğim, belli bir tiyatro seyircisi var. Onlar hep geliyor. Bunun haricinde dizilerden etkilenip gelenler de var tabii..."
TV dizilerinin tiyatroya yararı varsa, bizlerin yüzleri feda olsun..
Levent ÜZÜMCÜ (Aktör)
"Tiyatronun seyircisinin arttığı filan yok. TV dizilerinin tiyatroya eğer bir yararı varsa, bizlerin yüzleri, TV'lere feda olsun. Ama ben tiyatronun sadece kendisinden ve halktan beslendigini çok iyi biliyorum... Bugün tutmayan birçok dizinin kadrosunda yer alan arkadaşlarımızın hazırladığı, çok başarılı oyunlar da var; televizyona neredeyse yıllardır iş yapmamış oyuncuların tutmuş oyunları da... Genel anlamda, tiyatro seyircisinin arttığını söylemek zor. Böyle bir artış varsa da, bu nüfusa dayalıdır. Zaten 'Boş yer yok,' vb. sözler, günümüzde eskisi kadar çok söylenilen şeyler değil. Toplumumuzun bir beğeni tarzı var, biz tiyatro yapanların genel problemi ise toplumun beğenisinin gelişmesi ve ilerleme hızına ayak uydurma zorunluluğumuzdan doğmakta. Biz tiyatroyu sevenler, biliyoruz ki seyircisiz tiyatro olamayacağı gibi, tiyatrosuz bir toplum da düşünülemez. Ve tiyatro yapanlar olarak bizler ilk önce toplumun genel beğeni düzeyini kendi anlatmak istediklerimizle birleştirmeliyiz, bunun yolu da iyi tiyatro edebiyatından geçmekte. Yaşadığımız toplumun gerçeğini görmemek, biz tiyatro üreticileri için en büyük tehlikedir."
Dizideki oyuncuyu canlı görmek istiyorlar
Selçuk YÖNTEM (Aktör)
"Tiyatro öyle zor bir sanat dalı ki, iyi bir oyun olmadıkça seyirciyi çekemezsiniz. Kötü oyunlar, seyirciyi çok etkiler. Son zamanlarda komediye dönük oyunların olması, iyi oyuncuların bu işe el atması, çıtayı yükseltmeye başladı. Bu iki yıllık bir süreç bence. Aslında sahne sıkıntısı hep var. Sahnesi olan çok az tiyatro var. Buna rağmen herkes var gücüyle çalışıyor. Ben de aynı şekilde tiyatro yapmadan duramıyorum. Benim oynadığım oyunlarda salonlar dolu oluyor. Arkadaşlarım da kendi oyunları için benzer durumdan söz ediyor.Tutan bir dizideki oyuncuları, seyirci tiyatro sahnesinde de görmek istiyor. Bu nedenle dizilerin faydası var. Seyirci bu dikkati gösteriyor. Ekranda beğendiği bir oyuncu varsa, onu canlı olarak da izlemek istiyor. Avrupa'da insanlar aylar öncesinden tiyatro bileti alıyor. Biletler pahalı da... Bizde tam tersi oluyor. Ama sahne, gerçek oyunculuğun kanıtlandığı yer. Bu arada televizyona her çıkan da tiyatro yapabilir diye bir kural da yok."
Aydın insanımız, tiyatroyu keşfetti!
Gülriz SURURİ (Gülriz Sururi - Engin Cezzar Tiyatrosu kurucusu, oyun yazarı)
"Tiyatromuzun en az 20-25 yıldır bir durgunluk dönemi yaşadığı inkâr edilemez. 'Tiyatro neden gözden düşmüştü?' diye bir soru geliyor akla ister istemez. Artık eski güzel oyunlar mı oynanmıyor, eski oyuncular gibi oyuncular mı yetişmiyor, tiyatro izleyicisi neden azaldı; hatta tiyatroya küstü? Bu soruların cevabını kolayca verebiliriz. Bence bugün izleyici yeniden tiyatroya eski itibarını iade ediyorsa, yukarıdaki saydığım nedenlerden değil. Türk tiyatrosu, Cumhuriyet'in ilk yıllarından başlayarak kuşaktan kuşağa artan izleyicisiyle kopukluk yaşamadan bir tarihe kadar ihtilallere, sokağa çıkma yasaklarına karşı koyup devlet yardımı ihtiyacı duymadan, seyircisinin ilgi ve sevgisiyle ayakta kalmayı başardı. Ta ki Türkiye televizyonla buluşana kadar. 'Her ülkede TV ile balayı beş yıl sürer, korkmayın,' demişlerdi bize her şeyi bilenler. Bizde 25 yıl sürdü. Eh, normaldir! O kadarcık fark olacak artık. İlk başta siyah beyaz bir kanal olarak yayın yapan TRT, bize acayip bir süratle dünyanın kapılarını açtı. Aptala döndük. Ben şahsen her hafta Jacques Cousteau ile deniz diplerinde gezinmenin tiryakisi olmuştum. Derken renkli televizyon, derken kanalların çoğalması, seç seçebildiğin kadar... Üstelik trafiğe girme, tiyatroya vereceğin para cebinde kalsın, ayağını uzat, sigaranı yak, çayını, biranı içip TV seyret. Allah'tan giderek her kanalın programları birbirinden kopya çekip, diziler neredeyse tek dizi, yarışma programları ise 'koy parayı bul karayı' haline geldi ve izleyici aşağı yukarı her kanalda aynı şeyleri izlemekten yoruldu, gına geldi. Bir arz-talep meselesi olan bu tekdüzelikten, belki de bir anda sıkılıverdi insanlar. 'Tiyatro izlemek belli bir kültür gerektirir' sözünden yola çıkarsak, aydın insanımız bu nedenlerle tiyatroyu hatırladı."
Tiyatrodaki canlılıkta medya etkisi büyük
Nükhet AKKAYA (Aktris, Yaprak Dökümü dizisinde Jülide karakterini canlandırıyor)
"Son senelerden başlayarak, özellikle bu sene tepe noktasına ulaştığı gözlenen tiyatrodaki canlılığın, bir anlamda TV'lerdeki dizilerle ilişkili olduğunu düşünüyorum. Oyunculuk, 1990'lardan başlayarak, para kazanılan bir meslek olarak televizyon ile gündeme geldikçe, bu durum tiyatro sahnelerine de yansıdı. Medyanın etkisini de yadsımamak gerekiyor: Gün geçmiyor ki bir gazetenin sayfasında 'Niye oyunculuğu seçtim?' yollu bir hayat hikâyesi okumayasınız- yerli, yabancı, manken (ki bu devrin starları onlar), şarkıcı... Bence oyunculuk bu şekilde yüceltildikçe de, ilk doğumunu yaşadığı tiyatro sahnesinde ifadesini buluyor."
Kadıköy'de oyunlar her gece kapalı gişe oynanıyor
Sinan TUZCU (Aktör)
"Son iki yıldır, kaliteli oyunlara kaliteli seyircinin gitmesi gibi bir durum var. Kadıköy yakası, tiyatro salonu konusunda her geçen gün daha da aktif. Bundan 10 sene önce iki sahnesi olan Kadıköy'de, şu anda her gecesi kapalı gişe olan altı salon var. Bunlardan bir tanesi Şehir Tiyatroları'nın; diğerleri özel sahnelerin. Kadıköy Belediyesi ve Belediye Başkanı Selami Öztürk'ün bu konuda İstanbul'u taçlandıracak bir inadı var. Diğer taraftan, TV dizilerinin bence tek faydası, insanların yıllardır sahnelerde emek veren ustaları tanımaları yönünde oldu. Tabii ki tanınan oyuncunun tiyatroda gişesi artar. Son aylarda da insanlar, sanki dizi izlemekten sıkılmış gibiler. TV'de de her geçen gün daha yapay işler çıkıyor. Tek tük, iyi prodüksiyona denk geliniyor. Onlar da reyting alamayarak yayından kaldırılıyor. Bu durum, seyircinin evinden çıkıp, 'Hadi bu insanları tiyatroda izleyelim,' demesine yol açıyor."
Tek kişilik gösterileri tiyatro diye adlandırmak hataydı
Emre KINAY (Aktör, Duru Tiyatro kurucusu)
"Tarih boyunca tiyatro bir öne çıkmış, bir arka plana itilmiş. Ama tiyatronun bu seferki krizi uzun sürdü. Krizin sebebi ise televizyon. Beyaz ekran artık sıradanlaşmaya başladığında, izleyici tiyatroya geri döndü. Herkes tiyatroyla televizyonun bir tutulamayacağını biliyor. Ama tiyatroya dönüşün uzun sürmesinin birkaç sebebi var. Örneğin bir süre, insanların kendi özel hayatlarının anlattıkları tek kişilik gösteriler, tiyatro olarak adlandırıldı. Bir tek Cem Yılmaz, 'Benim yaptığım tiyatro değil,' dedi. Ama bu gösterileri insanlar tiyatro zannetti. Şimdi tiyatroyu yeniden keşfediyorlar. Bu gibi gelişmeler nedeniyle biz de bir tiyatro salonu açtık. Kadıköy'deki salonumuza gelen seyirci sayısı da tatmin edici. Zaten seyirciden memnun olduğumuz için yeni oyunlar yapıyoruz. Duru Tiyatro'nun kurulma sebebi, televizyon. Oradan kazandığım parayla tiyatroya açabilme şansım oldu."
İLİŞKİLİ HABERLER
Gülelim mi? Ağlayalım mı?-1
Yayın tarihi: 17 Şubat 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/17/pz/haber,59A25ADB15C2474FADFC22B7C4D077CC.html
Tüm hakları saklıdır.