kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Şubat 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Somon döneri, mayonezli sosuyla çok lezzetli.

Pazar yerinde çıtır balık

DENİZ ERBİL
29.12.2007
İstinye Pazarı'ndaki Balıkev adlı lokantada, içki ve meze yok, ama malzemeler hiç beklemeden satıldığı için taze balık yemenin keyfini çıkartabilirsiniz. Bu kadar lüks bir yerde bu kadar uygun fiyatlarda balık yemek de şaşırtıcı..
İstinyepark alışveriş merkezi, benzerlerinden oldukça farklı. Bir yanda dünyanın en lüks markalarını, bir yanda da kentin en uygun fiyatlı mekânlarını bulabiliyorsunuz. Alışveriş merkezinin giriş katında yer alan İstinye Pazarı bölümündeki balıkçı dükkânını buraya geldikçe hep izliyorum. Dükkânın etrafına yerleştirilmiş masalar sürekli dolu oluyor, hatta müşteriler bir kenarda sessizce masa boşalmasını bekliyorlar. Taze balık satılan bir yerde, manav ve kasap manzaralı, hali anımsatan bir mekânda insanların balık yemek için niçin kuyruk oluşturduklarına bir türlü akıl erdiremiyordum. Bayramın son gününde buradan geçtim. Garsona günde kaç kişinin yemek yediğini sordum, "Dün 1200 kişiyi buldu," yanıtını aldım. Henüz yolları bile tamamlanmamış bir alışveriş merkezine gelenlerden 1200'ü gün içinde burada balık yiyorsa, bunda bir iş var diye düşünüp, pazartesi günü öğle saatinde İstinye Pazarı'ndaki Balıkev adlı bu lokantanın yolunu tuttum. Girişte ilginç bir döner tezgâhı dikkatimi çekti. Sordum, somon döneriymiş. Et tümüyle doğal görünüyordu. Nitekim aralarına yapıştırıcı olarak sürülen ince bir tabaka krema dışında bir katkı maddesi kullanılmıyormuş. Bizi üst kattaki salona aldılar. Mönüde 20 çeşit balık saydım. Sanırım balık lokantalarında bu kadar bol balık çeşidi zor bulunur. Balık dışında dört çeşit salata ve bir de balık çorbası vardı. Merak ettiğim için balık çorbası ve ortaya da somon döneri söyledim. Ardından arkadaşım lüfer ızgara, bense tekir tava ısmarladık. Bir porsiyon söğüş salata ile bir porsiyon da karışık salata istedik. Alkollü içki olmadığı için su ve meşrubatla idare ettik. Ne yazık ki ümit bağladığım mönüdeki bu tek çorba, hayal kırıcıydı. İçinde yok denecek kadar az miktarda balık parçacıklarının yüzdüğü, unla koyulaştırılmış, mantar lezzeti hâkim vasat bir çorbaydı. Balığın bu kadar bol bulunduğu bir yerde kılçıkların suyundan una gerek kalmadan koyu bir konsome çıkarılabilirsiniz; biraz da balık eklerseniz, tadına doyum olmaz. Somon döneri ise başarılıydı. Somon kuru bir balık. Döneri de kuru. Ama yanında mayonezli, dereotlu çok lezzetli bir sos ve başarılı bir patates püresi ile servis ediyorlar. Bunlar balığın kuruluğunu dengeliyor. Yakında levrek balığından İskender kebap da yapacaklarmış; merak ediyorum... Bu arada salatalar geldi. Koca çanaklar içinde taptaze malzemelerle hazırlanmıştı.

SALATA DÖRT LİRA
Yanında zeytinyağı ve bol sulu limonlar da getirildi. Her salatanın sadece dört lira olduğunu öğrendiğimde, buraya olan rağbeti anlamaya başlamıştım. Salataları bitiremedik, o kadar boldu. Koskoca bir tabak tekir balığı ise şaheserdi. Taptazeydi ve temiz bir yağda çok iyi kızartılmıştı. Kafaları ve kuyrukları da çıtır çıtır yendi bitti; geriye sadece orta kılçıkları kaldı. Arkadaşımın kocaman lüferi de suyu içinde pişirilmişti ve 18 liraydı. Eğer daha küçük bir lüfer olsaymış, fiyatı 12 liraya kadar inecekmiş. Benim tekirlerimin ederi ise 12 liraydı. Kalkan yemiş olsaydık 22 lira ödeyecektik; kalkan, 20 çeşit balığın en pahalısıydı. Balıklarımızı atıştırırken rahatsız etmeyecek volümde Mozart'ın Sihirli Flüt uvertürünü dinledik. Böylesine çağdaş bir ortamda niçin içki satılmadığını sordum; sistemin müşterilerin kısa sürede yiyip kalkacakları biçimde düzenlendiğini, bu nedenle meze ve şişeyle içki vermeyi düşünmediklerini söylediler. Yılbaşından sonra içki ruhsatı alınınca, kadehle şarap sunulacakmış. Balıkları tahin helvası ve sıcak servis edilen bol fıstıklı irmik helvasıyla bastırdık. İçki ve meze yoktu. Ama karnımızı birbirinden nefis balıklarla, salata ve tatlılarla tıka basa doyurmuştuk. Sonuçta iki kişi 55 lira hesap ödeyip çıktık. Aşağıda, taze balık satılan bölümde jumbo ve normal karidesten palamut ve lüfere kadar çeşit çeşit balık vardı. Böcek de bulunduruluyordu, ama ne yazık ki boyları çok ufaktı. Malzemenin beklemeden, hemen satıldığı böyle bir restoranda yenen her şey doğal olarak taze; usta pişiriciler tarafından hazırlanıp getiriliyor. Servis personeli de beklemediğim kadar kaliteli ve müşterilerle ilgili. İşte insan o zaman niye buraya günde 1200 kişinin balık yemeye geldiğini anlıyor.
Haberin fotoğrafları