kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Şubat 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Akşehir Belediyesi'nin Nasrettin Hoca'nın 800. doğum yıldönümü için hazırladığı logo...

Nasrettin Hoca yoğurdun tuttu!

Figen YANIK
Doğumunun 800. yılı kutlanan 'hazır cevap' Nasrettin Hoca'nın göle mayaladığı yoğurdu tutmuş olmalı ki bugün bile adından söz ettiriyor..
"Nasrettin Hoca bir gün eşeğine binmiş pazara giderken yolda birine rastlamış...'' diye başlayan fıkraların ağızdan ağza tam 800 yıldır yaşadığını biliyor musunuz? Eşeğine ters binen, ak sakallı tonton, tatlı bir ihtiyarcık olarak resmedilen Nasrettin Hoca'nın bu yıl 800. doğum yılı kutlanıyor. Hazır cevaplığı, akıllara durgunluk veren düşünceleri, hemen her olay hakkında filosofik bir yorumunun olmasıyla meşhur Nasrettin Hoca'nın göle mayaladığı yoğurdu tutmuş olmalı ki 800 yıldır hiç azalmayan bir ilgiyle adından söz ettiriyor. Özellikle sosyologlar için bugün bile hâlâ bir filozof kadar önemli bir yere sahip... Eşeğine ters binse de ömrünü insanlara doğru yolu göstermeye adayan, bunu yaparken de halkın anlayacağı, nükteli bir dille sözünü sakınmadan konuşan Nasrettin Hoca'nın anlattıkları, dilden dile dolaşmış, sonra da değişikliklere uğrayarak günümüze kadar gelmiş. Hemen her konuda bir fikri vardır hocanın... Aile, sevgi, komşuluk, dostluk, ilişkiler, ticaret... Hal böyle olunca, ne zaman adından söz edileceği, ne zaman karşımıza çıkacağı belli olmaz. Aslında sanki günümüzde yaşayan, içimizden biri gibi yakın hissettiğimiz hoca efendiyi, kaynaklara bakınca 13. yüzyılda Anadolu Selçukluları döneminde görüyoruz. Eskişehir'in Sivrihisar ilçesinin Hortu köyünde 1208'de doğan, 1284'te Konya'nın Akşehir'inde ölen Nasrettin Hoca'nın babası, Hortu'nun imamıdır. Sivrihisar'da medrese eğitimi görmüştür. Babasının ölümü üzerine Hortu'ya dönerek köy imamı olur. 1237'de Akşehir'e yerleşerek, Seyyid Mahmud Hayrani ve Seyyid Hacı İbrahim'in derslerini dinler. Medresede ders verdiği, kadılık yaptığı bilinir. Bu görevlerinden dolayı kendisine Nasuriddin Hace adı verilir, sonradan bu ad Nasrettin Hoca'ya çevrilir.

DÜNYAYA YAYILDI
Yaşadığı toplumdaki aksaklıkları, bozuklukları düzeltmek için verdiği öğütlerle herkesi düşünmeye çağıran hocanın fıkraları Batı dillerine de çevrildi. Bunlar arasında Pierre Mille'in Nasreddin et son epouse adlı kitabı, Edmonde Savussey'nin La Litterature Populaire Turque adlı eserindeki Nasrettin Hoca bölümü, Jean Paul Carnier'nin Nasreddin Hoca et ses Histoires Turques adlı eserleri sayılabilir. Kaynaklara göre; yazıya geçirilmiş ilk Nasrettin Hoca hikayesini Sarı Saltuk'un hayatını anlatan Saltukname'de görüyoruz. Fatih Sultan Mehmet'in oğlu Cem Sultan'ın şehzadeliği sırasında verdiği talimat üzerine Ebülhayr Rumi tarafından Saltukname, yedi yıllık bir çalışma sonucunda Türk sözlü geleneğinden toplanarak 1480 yılında tamamlanıp kitaplaştırılmış. Hoca hakkındaki önemli kitaplardan biri olan George Brown'ın 1884 tarihli Bir Türk Nüktedanı Hoca Nasrettin Efendi'nin Latifeleri adlı kitabı, Çağatay Güler'in çevirisiyle Türkçede de yayımlandı. Ayrıca latifelerinin toplandığı eserlerden biri de Londra'da British Museum'daki Haza Terceme-i Nasreddin Efendi Rahme başlıklı yazma eser. Mevlana ile aynı dönemde Konya'da yaşayan ve türbesi Akşehir'de olan Nasrettin Hoca, 800. doğum yılı nedeniyle Türkiye'de ve yurtdışında çeşitli etkinliklerle anılarak bütün dünyaya akıl vermeye devam edecek.