Acemi bir aşk yazarı olan bu satırların yazarının, geçen hafta SABAH'taki üç haber nedeniyle yüreği tarifsiz acılar içinde kaldı. Hadi itiraf edeyim... İnsan olarak 100 defa utandım. Bir erkek olarak bin defa utandım. Aslında utanmak basit bir deyim. Aynen şöyle dedim: Bu dünyayı yöneten ben dahil tüm erkekler cehennemlik! Lütfen söyler misiniz, bir gül kadar güzel, narin ve solgun olan kadınlara neler yapılmıyor, neler... Yapanlar kim? Biz erkekler... Şimdi yazıya şuradan başlayacağım... Devletin en güçlü temsilcisi bir hâkim, kendini neden ve niçin asar? Bir kadın hâkim, kırık bir aşk hikâyesinden mi, yoksa toplumun o utanç dolu baskısından dolayı mı kendini asar? Bodrum'daki her düğünde yani sevgililerin buluştuğu o eğlence ortamında, Bodrum hâkimi Mefharet Hanım bir türküyle anılır: Nasıl da kıydın Mefharet Hanım kendi kendine... / Altın makas, gümüş bıçak ile doğradılar tenini...
SEVGİLİLERE TUZAK
Bodrum'un yaşayan efsane kaptanı Mehmet Reis şöyle anlatır: "Bodrum hâkimi Mefharet Hanım ile sevgilisi eczacı beyi teknemle koylarda gezdirirdim. Jandarma kumandanı ile kaymakam beyin bir tuzağı sonucu yaşamına son verdi. Sevgilisi eczacı bey de o yüzden Bodrum'u terk edip gitmiştir." İntihar olayının tanıklarından biri olan Adil Bey amca da şunu anlatır: "Evin önünde bir perde gerildi. İzmir'den gelen doktorlar, orada otopsi yaptılar. Sonuç hiç açıklanmadı." Anlatmak istediğim şu... Ne kadar güçlü yetkileri de olsa, aslında kadının gücü sınırlıdır. Yani kadın savunmasız biridir. O savunmasız kadınları baskı, korku ile sindirmenin adı nedir? Konuya geliyorum. Yani SABAH'ta aynı gün okuduğum üç habere... Bu nedenledir ki "Müslüman bir ülkede kadın olmak demek, savunmasız biri olmaktır," diyorum. Haber bir: 16 yaşındaki öz kızı Nuran'ı, 32 kişilik aile meclisinin kararıyla boğarak öldüren baba, amca ve kuzenin cezaları önce müebbet hapse sonra da iyi hal nedeniyle 16 yıla indirildi. (Nuran'a tecavüzden yargılanan Mevlüt Sevinç, 20 ay hapse mahkûm olmuş.) Haberin yorumu: Bir baba kızını boğarak nasıl öldürür? O gencecik yavru, "Baba..." diye çığlık attığı zaman babalar ne hisseder? Haber iki: İran'da eşi tarafından evlilik dışı ilişki yaşamakla suçlanan bir kadın ile kız kardeşi, taşlanarak öldürülme cezasına çarptırıldı. İki genç kız daha önce de 'helali' olmadığı erkeklerle konuşmaktan 99 kırbaç cezasına çarptırılmıştı. İran yasalarına göre recm (taşlanarak öldürme) cezasında taşın tek atışta, kadınları öldürmemesi gerekiyormuş. Haberin yorumu: Hayali bile korkunç! Haber üç: Arabistan'ın Cidde kentinde, Suriyeli meslektaşıyla iş görüşmesi yapmak için bir kafede oturan 27 yıllık evli ve üç çocuk annesi 40 yaşındaki Yara, yaka paça göz altına alındı. Haberin yorumu: Kadıncağızın kocasını telefonla aramasına bile izin verilmemiş. Nerede kaldı "Avukatımı istiyorum," demesi... Bu üç haberi niye yazdım biliyor musunuz? Kafanızı karıştırmak için! Öyleyse biz erkeklerin, siz erkeklerin kafanızı karıştırmaya devam ediyorum.
- Kardeşiniz ölüyor. Kardeşinizin karısıyla evlendiğiniz zaman siz henüz 10 yaşındasınız... Bunun adı nedir?
- Aile meclisi karar veriyor. Suçu sadece sevmek olan çok sevdiğiniz kız kardeşinizi, 'namus belası' diyerek öldürüyorsunuz. Sonra da mezarı başında ağlıyorsunuz. Bu nasıl bir duygu?
- Görücü ya da berdel ile evlendiğiniz kadını sevmediğinizi anladığınız an, o kadının yaşamını cehenneme çeviriyorsunuz. Erkeklere son ve çok özel bir soru: Şu, 'eğreti gelin' olayını terse çevirsek diyorum. Yani siz erkekleri, 'eğreti damat' yapsak, duygularınız ne olur?
Biliyorum erkekler şimdi bana "Saçmalama," diyorlardır. Ben saçmalamıyorum ki... Kadınlara "Özgürlük," diyerek, türban formülünü ortaya atanlara ben de "Türbana özgürlük isteyeceğinize, kadınlara özgürlük isteyin," diyorum. Tabii... Kadınlar, kadınlara özgürlük istiyor mu? Asıl sorun burada bayanlar... Acemi aşk yazarı olarak galiba şunu anladım: Müslüman ülkelerde her kadın korkuyla yaşıyor. Bir kadın, kadın olduğu için neden korkar? Şundan efendim... Müslüman ülkelerde kadınları erkekler yönettiği için... Hadi bir erkek olarak itiraf edeyim ki, biz erkeklerin o yüksek sınır tanımaz egoları doymak bilmiyor. Bu yüzden çarşaf, türban biz erkeklerin uydurduğu bir ego...
Yayın tarihi: 10 Şubat 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/10/pz/haber,B68ECF6EEAA44A22B38F5846888A4CEA.html
Tüm hakları saklıdır.