Kimi, öyle öğrenmiş; ezberlemiş: Laiklik,
"Din ve devlet işlerinin ayrılması" diyor. Oysa bu tarif, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın devlet kontrolünde bir kurum olarak faaliyet gösterdiği Türkiye'ye uymuyor. Kaldı ki, Sünni İslam'da, Katoliklerde olduğu gibi bağımsız ve hiyerarşik bir Kilise düzeni bulunmadığına göre, tarife uymak için, dini konuları çeşitli cemaatlere emanet etmek gerekir ki, bu da, tekke ve zaviyelerin kapatıldığı, tarikatların yasaklandığı bir ülkede pek mümkün görünmüyor. Artık ezber bozma zamanı gelmedi mi?
Bir de Kur'an'dan ayet okuyan acemi müzakereciler var. Soruyorlar:
"Şeriata göre hırsızlık yapanın eli kesilecek, zina yapan kadın recm edilecek. Niçin Kur'an'ın bu hükümlerine uyulmuyor da, sadece başörtüsünde ısrar ediliyor?" Bir kadının başörtüsü takması, onun bireysel tercihi; inancını yaşamak için başını örten kadın, başkasının hakkına müdahale etmiyor. Oysa, diğer örnekler, devletin temel nizamını, dini esaslara dayandırmak, dinden kaynaklanan düzenlemeleri herkese dayatmak anlamına gelir ki, işte bu laikliğe aykırıdır.
Yayın tarihi: 10 Şubat 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/02/10//haber,3C0C3D0399074F988471CC67CD0D203F.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.