kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Şubat 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Madalıları karaya bağlayan tek yol göl... Kışın buz tutan su yolunun üstünde yürüyorlar..

Anadolu'nun ortasında unutulan ada

Bedia Ceylan GÜZELCE
Beyşehir Gölü'ndeki Mada Adası'nın yüz yıllık yalnızlığı sürüyor. 253 nüfuslu adadaki yoksulluğun tarifi imkânsız. Yazın rüzgâr, kışın sis ve buz onları hayattan koparmış..
Kayığı buzun üstünden sürüyerek getiren yaklaşık 10 kişinin bağırışları rüzgâr esmeyince çok net duyuluyor. Hepsi beş yüz metrelik yola çıktıkları andan itibaren "Haydi gayret, az kaldı" diye birbirlerini uyarıyorlar. Hava beş derece civarında ve Madalılar gittikçe yaklaşıyor. Yaklaşık bir aydır buz tutmuş Isparta il sınırı içindeki Beyşehir Gölü'nün ortasındaki 253 nüfuslu Mada Adası'ndan geliyorlar. Yüz yıldır ilk defa bir gazetecinin gelmesi heyecanına dondurucu soğuk karışıyor.

YOL PSİKOLOJİSİ
Beni dikkatle kayığa aldıktan sonra yoksulluklarını anlatıyorlar, bir yandan da kayığa asılıp bu defa buzun başka bir yerinden aynı şekilde adaya ilerliyoruz. İlk şikâyetleri köy statüsünde sayılmamak ve karşı kıyıdaki Gedikli köyünün mahallesi kabul edilmesi. En büyük korkuları buzun kırılması ya da suya düşmek. Bu onlar için ölüm demek. Yaklaşık yüz yıldır burada yaşayan Madalılar, bir o kadar zamandır da yalnız kalmışlar. Bir zamanlar Erkan Mumcu ziyaret etmiş ve elektrik bağlatmış, sonra ne gelen olmuş ne de soran. Derinliği en fazla dört metreyi bulan gölün üzerinden, ada ile karşı kıyı arasına bir yol yapılsın istiyorlar. Bu yol adanın işsiz erkeklerine, cahil kalan çocuklarına, buzun üstünde doğum yapan kadınlarına ve neden öldüğü bile bilinemeyen yaşlılarına ikinci bir yaşam koridoru olacak. Toplam 36 haneli "mahalle" ye yaklaşırken, Madalılar bizi yine buzun üstünde kayarak karşılıyor. Mada'nın bütün erkekleri kıyıda, birbirlerine adımı soruyorlar. Adımı öğrenen Bedia Hanım diye yanıma gelip başka bir hikâye anlatıyor. Hepsinin en az bir hastası karşı kıyıya geçirilemeden ölmüş, bazıları çocuklarını aylardır görmüyor, "yol psikolojisi" diye bir şeyden bahsediyorlar. Bu yol psikolojisi hayatlarını altüst etmiş. Yazın rüzgâr ve dalga, kışın sis ve buz onları hayattan koparmış.

ÖLÜ BEBEK DOĞURDU
Ne bir bakkal var ne de bir sağlık ocağı. Tertemiz inşa edilmiş camiye hiçbir imam gelmek istememiş, okullarına 18 yıldır bir öğretmen tayin edilmemiş. Çocuklar yalnızca ilköğretim üçüncü sınıfa kadar okuyabiliyor. Çözümü yatılı okullarda bulmuş. Daha ilkokul çağındaki çocuklarını yatılı okullara gönderen anneler ise dertli. Zaten her biri en az bir ölü doğum yapmış. Nedeni hastaneye yetişememiş olmaları. Ağrı Doğu Beyazıt'tan Mada'ya gelin gelen Şükran Karasu'nun bütün akrabaları Ağrı'da. Bir iki yıl önce, gece doğum sancısı tutunca, sandala bindirip karşı kıyıya yetiştirmeye çalıştıkları kadının bebeği karnında ölmüş. Bunu anlatırken gözleri dolan Şükran, "Ölü bebeği doğurmak zorunda kaldım" diyor.
Haberin fotoğrafları