Baykal: Türban yabancı üniformadır
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, türban tartışmalarına değinerek, Cumhuriyet tarihinde ilk kez Türkiye'nin içine girdiği doğrultuyu tehdit eden bir anlayışın, zihniyetin yaşama geçirilmek istendiğini savundu.
Baykal, ''Bu süreç işletilirken çok masum talepler, iyi niyetli istekler, çok doğal, haklı, kimsenin itiraz edemeyeceği durumlar gerekçe olarak kullanılmakta'' dedi.
Partisinin grup toplantısında, Türkiye'nin tarihi bir dönemden geçtiğini belirten Baykal, ''24 Ocak mutabakatı öyle anlaşılıyor ki meyvesini verecek. Öyle anlaşılıyor ki bu mutabakatla Türkiye'nin anayasal çizgisi, doğrultusu bizi yeni bir döneme sürükleyecek. Cumhuriyet tarihimizde ilk kez, Türkiye'nin içine girdiği doğrultuyu tehdit eden, o doğrultuya ters düşen bir anlayış, zihniyet, değerler sistemi, çeşitli gerekçelerle, bahanelerle, çeşitli fırsatlar kullanılarak yaşama geçirilmek isteniyor'' diye konuştu.
Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sanmayın ki konu sıradan bir kılık kıyafet konusundan ibaret. Sanmayın ki konu, sade insanlarımızın kendi bireysel özgürlükleriyle, kişisel değerler sistemiyle kendilerini huzurlu rahat hissettikleri bir yaşam ortamı arayışı, özlemiyle ilgilidir. Bunu çok aşan bunun ötesinde sonuçlar doğuracak bir yeni süreç işletilmeye başlamıştır. Elbette bu süreç işletilirken çok masum talepler, iyi niyetli istekler, çok doğal, haklı, kimsenin itiraz edemeyeceği durumlar gerekçe olarak kullanılmakta. Bu yeni, büyük tarihi sürecin çıkış noktası olarak masum insanların, toplumun değerler sisteminin bir fırsat, dayanak olarak kullanılmakta olduğuna tanık oluyoruz. Zaten bütün süreçler hep böyle işler. Hiçbir zaman başlatılan sürecin işi nereye götüreceği açıkça ilan edilerek düğmeye basılmaz. Çoğu kere bunlar maskelenir, gizlenir, başka gerekçeler kullanılır, masum talepler dile getirilir, insani özlemler dayanak noktası yapılır. Oradan yola çıkarak bir süreç işletilir ki o süreç işlemeye başladıktan sonra bizi nereye doğru alır götürür, ne gibi sonuçlarla karşı karşıya bırakır bunun hesabını yapmak mümkün olmaz. Şimdi böyle bir tabloyla karşı karşıyayız.''
DİN DEVLETİ DEĞİL LAİK CUMHURİYET
Baykal, Anadolu'da yaşayan insanların bin yılı aşkın bir süreden beri Müslüman olduklarını, Türklerin Avrupa'ya İslamiyeti taşıdıklarını anlatarak, ''İslamiyetin Anadolu'da nasıl bir yaşam biçimi ortaya koyduğuna hepimiz tanık olduk. Bizim İslamiyetimizde kadın, daima Ortadoğu ülkelerinde görülen İslamiyetten çok daha saygın, ağırlıklı, eşiklikçi bir konum elde etmiştir. Bizim İslamiyetimizde kadın-erken ilişkisi daha çağdaş bir ilişki olarak gelişmiştir'' diye konuştu.
Bu İslamiyet anlayışının Türkiye'yi aşan gelişmelerin etkisiyle bir yeni anlayışa doğru çekilmek istendiğini savunan Baykal, 1979'da İran'da yaşanan Humeyni hareketinin İslamiyetin bölgedeki konumunu, anlayışını ciddi şekilde etkilediğini söyledi. Dinin siyasallaşmasının olağanüstü bir hızla geliştirildiğini kaydeden Baykal, Türkiye'de yaşanan bazı gelişmelerin uluslararası gelişmelerle desteklenerek yeni bir tablo ortaya çıkardığını belirti.
Baykal, Türkiye'de cumhuriyetle birlikten aynı bölgede bulunan diğer bütün İslami ülkelerden farklı olarak, ''Din insanların, dinidir devletin dini olmaz'' tercihinin ortaya konulduğuna işaret etti. Baykal, bu tercihin insanların inançlarını yaşamasına engel olmadığını da kaydetti. Alınan bu tarihi kararla Türkiye Cumhuriyeti'nin bir din devleti değil, laik cumhuriyet olarak tanımlandığına dikkati çeken Baykal, laik cumhuriyet içinde yaşayan herkesin inanç ve ibadet özgürlüğünün de güvence altına alındığını vurguladı.
TREN KAZASI
Baykal grup konuşmasında Kütahya yakınlarında meydana gelen tren kazasına da değindi.
Tren kazalarının günümüzde ciddi ülkelerde hemen hemen tümüyle ortadan kalktığına işaret eden Baykal, Türkiye'de ise art arda acı olaylar yaşandığını hatırlatarak, ''Türkiye'yi tren kazalarıyla anılan bir ülke olmaktan çıkarmak boynumuzun borcu'' dedi.
İşletmecilik anlayışı ve devletin bu konudaki güvenilirliğinin büyük bir darbe aldığını savunan Baykal, bundan büyük üzüntü duyduğunu söyledi.
50 YIL ÖNCE İNSANLAR MÜSLÜMAN DEĞİL MİYDİ?
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AK Parti ve MHP'nin, üniversitelerdeki türban sorunu çözümüne yönelik Anayasa değişikliği üzerinde anlaşmalarını değerlendirirken, ''Bu getirilen düzenleme, sadece üniversitelerde değil, tüm resmi eğitim sistemi içinde türban denilen, milletimizin, kültürümüzün bir parçası olmayan, dışardan Türkiye'ye belli siyasi amaçlarla dayatılmış olan ithal bir kıyafetin, Türkiye'de devlet sisteminin içine doğru gelişmesinin önünü açmıştır'' dedi.
Baykal, CHP TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, türban tartışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Baykal, 1950'li yıllardan bu yana hiçbir iktidarın ''Laiklik'' ilkesinin değiştirilmesi gerektiği yönünde bir söyleminin olmadığını belirterek, Adnan Menderes, Süleyman Demirel ve Turgut Özal'ın ''Laiklik'' ilkesinin rahatsızlık yarattığı konusunda bir talebi ortaya koymadıklarını söyledi. Baykal, ilk kez AK Parti iktidarı döneminde, ''Laiklik'' ilkesinin yanlış olduğunun açıkça ifade edildiğini savundu.
Türban konusunun önce ''Başörtüsü'' diye takdim edildiğini anlatan Baykal, başörtüsü konusunda kimsenin en küçük itirazı bulunmadığını kaydetti. Baykal, başörtüsünün arkasına saklanarak türbanın, Türkiye'de kökleştirmek, yaygınlaştırmak, meşrulaştırmak, hukuklaştırmak ve Anayasallaştırmak istendiğini söyledi. Baykal, ''Nedir bu türban? 50 yıl önce türban var mıydı? 50 yıl önce insanlar Müslüman değil miydi? Yani İslamiyetin ayrılmaz parçası olarak sanki şimdi takdim edilmek istenen türban, gerçekten İslamiyetin ayrılmaz parçasıysa, 40-50 yıl önce Müslüman olanlar, bunun farkında değil miydi? İslamiyet yeniden mi yorumlandı? Yeni bir peygamber mi geldi?'' diye konuştu.
TÜRKİYE, DIŞINDAN KAYNAKLANAN BİR OLAY
Türbanın, son dönemin işi olduğunu belirten Baykal, ''İslamiyet'in özünün bir parçası olarak türban kavramının takdim edilmesi bir büyük aldatmacadır'' dedi.
Türbanın yaygınlaştırılmak istendiğine, doğru kıyafet biçimi haline dönüştürülmek istendiğine tanık olduklarını belirten Baykal, ''Bu, Türkiye'nin içinden değil. dışından kaynaklanan bir olaydır. Elbette içinden de destekler gelmiştir'' diye konuştu.
...ANAYASANIN KAPISINI AÇARAK HOŞGELDİN DİYORUZ
''Şimdi önümüze böyle bir olay, tablo dayatılmıştır. Bu tablo, dinin Türkiye'de yeniden yükselmesi anlamına mı geliyor, dinin başka amaçlarla kullanılması anlamına mı geliyor?'' diyen Baykal, Türkiye'nin işini, gücünü bıraktığını ve türban için Anayasa değişikliği yapmaya çalıştığını söyledi.
Baykal, ''Dokunulmazlık için Anayasayı değiştiremiyoruz, Türkiye'nin temel sorunlarının çözümüne yardımcı olmak üzere Anayasayı değiştirmeye yönelmiyoruz. Ama Türkiye'ye dışardan dayatılmış olan, siyasal içerikli bir yaşam biçimi zorlamasına, Türkiye'nin Anayasası'nın kapısını açarak hoşgeldin diyoruz'' diye konuştu.
BİR DİN ANLAYIŞINA DAYALI YARIŞ...
Türban girişimin, siyasi gelişmelere yol açacak bir adım olduğunu savunan Baykal, şöyle konuştu:
''Bu öyle bir süreçtir ki kimin, nasıl kontrol edebileceği de söylenemez. Şimdi bu işi başlatanlar, buna destek verenler kendi aralarında sorumluluk düzeylerini asgariye indirebilmek için bir çaba içinde gözüküyorlar. Olay başlatılmıştır ama herkes, 'Ben onu istedim, bunu istemedim' diyerek, kendi sorumluluğunu ayırabilmeye çalışıyor. Bir iş yapmışlardır. Yapılan işin ne olduğunu, herkes açık şekilde bilmelidir. 'Bu yapılan iş, sadece üniversitelerde türbanın serbestiyetini sağlayan bir düzenleme olacaktır' demek, kimseyi inandırmaya yetmez. Ne bunu yapanlar, söylediklerine inanıyor olabilir ne de onların bu sözlerine kimsenin inanması mümkün değildir.Başlatılan iş, biliniz ki artık küçük küçük bentlerle, duvarlarla, engellerle sınırlanılabilecek bir iş değildir. Bir din anlayışına dayalı bir yarış, devlet düzeni içinde yer almaya yönelik olarak harekete geçirilmiştir.''
ÖNÜNE GEÇMEK MÜMKÜN MÜ?
Baykal, ''Türbana, sadece üniversitede izin vereceğiz, lisede izin vermeyeceğiz'' denildiğini anımsatarak, ''Dini inancının gereği yüksek okulda örtüyor da 16-17 yaşındaki genç kız lisede dini inancının gereği niye örtmüyor? Bunun önüne geçmen mümkün mü?'' diye sordu. Düzenlemeden sonra liselerde de türbanın önüne geçilemeyeceğini öne süren Baykal, şöyle konuştu:
''Hiçbir hukuki atraksiyon, AKP'yi bu istikamette destekleyen hiçbir büyük hukukçu arkadaşımız zekasıyla, teknik beceresiyle başlatılan işin çok daha geniş kapsama ulaşmasını engelleyecek formülü bulmaya muktedir değildir. Şimdi ağlaşmanın da hiçbir anlamı yoktur. O formül, bu işi engeller mi, bu formül engeller mi? Seni kullanırlar. O formül, bu formül derler, sonra istedikleri formülü getirirler, koyarlar ve sen de buna alet olursun.
Bu getirilen düzenleme sadece üniversitelerde değil, tüm resmi eğitim sistemi içinde türban denilen, milletimizin, tarihimizin, geleneklerimizin, kültürümüzün bir parçası olmayan, dışardan Türkiye'ye belli siyasi amaçlarla dayatılmış olan ithal bir kıyafetin, Türkiye'de devlet sisteminin içine doğru gelişmesinin önünü açmıştır. Bunu açık şekilde bilelim. Gelen, Anadolu'daki kadınlarımızın yaşmağı, başörtüsü değildir. Gelen, Arap-Vahabi, Abbasi-Emevi İslam yorumunun, Türkiye'ye yönelik projelerinin bir simgesi olarak, Türkiye'deki işbirlikçileriyle birlikte Anadolu halkına dayatmaya başladığı bir yabancı üniformadır. Onun önünü açacak. Bunun gelişiyle Türkiye'de yükselen İslamiyet değildir. Bunun gelişimiyle Türkiye'de yaygınlaşan İslamiyetin özü, değerleri, ahlakı, kuralları değildir. Kur'an'ın İslamiyeti değildir. Gelen başka bir şeydir. Din için gelmiyor, siyaset için geliyor.''Baykal, bu siyasetin anlayışının, inançlı Müslüman vatandaşların samimi duygularını kullandığını, hedefin, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti olduğunu kaydetti.
Yayın tarihi: 29 Ocak 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/29//haber,4B03E11DB4784AB7A9AF486CD35B7D4C.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.