kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Ocak 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
İlker Aksum: Bana bir mikrofon uzatılıp, görüş istendiğinde saçmalıyorum. Çünkü çok heyecanlanıp, panik oluyorum. Ama bu duyguyu yavaş yavaş kırıyorum çünkü, mikrofon olayı tamamen tecrübeyle alakalı. İlker Aksum: Bana bir mikrofon uzatılıp, görüş istendiğinde saçmalıyorum. Çünkü çok heyecanlanıp, panik oluyorum. Ama bu duyguyu yavaş yavaş kırıyorum çünkü, mikrofon olayı tamamen tecrübeyle alakalı.

Her işimde halk beni yeniden keşfediyor

BUGE CANKAT / GÜNAYDIN
'Karayılan' dizisinde Fransız Yüzbaşı Laroş'u oynayan İlker Aksum: "12 yıldır bu işin içindeyim. İnsanlar beni sürekli görüyor ama her yeni işte yeniden keşfediliyorum. Yüzüm hiç eskimiyor!"..
abancı Damat'ta canlandırdığı 'Ruşen' karakteri ile gönüllerde taht kuran, 'Küçük Kıyamet' filmindeki 'Azrail' rolüyle oyunculuğunu konuşturan İlker Aksum; şu sıralar atv'nin 'Karayılan' dizisinde 'Fransız Yüzbaşı Laroş' olarak ekrana geliyor. Birbirine benzemeyen rollerde oynamaktan çok mutlu olduğunu söyleyen Aksum, "Seyirci için her zaman yeniyim. 12 yıldır bu işin içindeyim, aslında beni sürekli görüyorlar ama her yaptığım yeni işte tekrar keşfediliyorum. Beni gören herkes 'kimmiş bu' diyor. Yüzümün eskimemesi benim için harika bir şey" dedi.

SİNEMA İÇİN ZAMAN GEREK
* Sizi hep birbirine benzemeyen rollerde görüyoruz. Bu özellikle şu dönem bir oyuncunun arayıp da bulamağı bir şey değil mi?
Evet, bu bir oyuncu için şans ama bu şansı ben kendim yarattım. Ben tiyatro kökenliyim ve komedyenlik de yaparım, karakter oyuncusu da olabilirim. Yeter ki fiziksel olarak bana uysun. Mesela bir Othello'yu oynayamam çünkü adam siyahi! 'Yabancı Damat'ta komedi yaptım, 'Kara Yılan'da ciddi bir Fransız komutanım. Bu kaç tane oyuncuya nasip olur?

* Komedi dizileri ile meşhur oldunuz. Ama 'Küçük Kıyamet'teki Azrail karakterinden sonra herkes sizi çok farklı bir yere koydu değil mi?
Evet. 'Küçük Kıyamet' çok da büyük gişeler yapmamasına rağmen, oradan çıkmayı başardım. Ödülü de aldım, yapacağımı yaptım.

* 'Bir sürü yönetmen beni Küçük Kıyamet'ten sonra keşfetti' gibi bir açıklamanızı okumuştum. Çok teklif geldi mi size bu filmin ardından?
Geldi, ama hep aynı tarzda hatta daha sert rollerdi. Ama sinema çekmek için zamana ihtiyacım var. Konsantre olmam lazım. Dizi setinden çıkıp film setine, oradan tiyatroya çıkamam ben. Prova yapacağım, çok okuyacağım, çok araştıracağım. Role hazırlanma sürecim en az 2 ayı buluyor.

FRANSIZCA BİLMİYORUM
* 'Yüzbaşı Laroş' rolüne nasıl hazırlandınız?
Ağustostan ekime kadar 3 ay çalıştım. Bir kere Fransızca bilmiyordum. Fransızca çalıştım. İyi bir dil uzmanı olan oyuncu Serra Yılmaz çok başarılı olduğumu söyledi ve bu beni çok mutlu etti. Dizinin geçtiği dönemle ilgili okumadığım kitap kalmadı, çok iyi araştırdım.

* Tarihe, savaş dönemlerine merakınız var mı?
Var. Çünkü ben subay çocuğuyum, babam savaş pilotu. Teknik anlamda ilgiliyim. Tarihi-savaş filmlerini, savaş uçaklarını severim.

* Peki o kostümleri giydiğiniz zaman o dönemi ve Yüzbaşı Laroş'u hissedebiliyor musunuz?
O kostümü giydiğin anda o role bürünmek zorundasın. Sosyal hayatınla yaşadığın sorunlar ne olursa olsun! Rolle yatıp kalkanlardanım, bunu biraz özel hayatıma da yansıtıyorum.

* Dizide Laroş da dahil, düşman askerleri 'tamamen kötü' olarak gösterilmiyor. Bu özellikle hedeflenen bir şey mi?
Evet, yapmak istediğimiz de buydu. Laroş salt kötü ya da doğuştan şeytan olamaz. Kadına hürmet gösteren, nazik bir adam ama savaşın getirdiği ortam içerisinde o da kontrolünü kaybediyor.

ARTİSTLİK BAŞKA BİR ŞEY
* Siz genelde ismen değil ama oynadığınız rollerle tanınan bir oyuncusunuz. Rollerin isminizin önüne geçtiğini düşünüyor musunuz?
Bunu bilemiyorum... Yavaş yavaş ismen de tanınırsınız, akışa bıraktım. Ama seyirci için her zaman yeniyim. 12 yıldır ben bu işin içindeyim. Beni sürekli görüyorlar, fakat her yaptığım yeni işte yeniden keşfediliyorum. Herkes 'kimmiş bu ya' diyor. Bu harika bir şey. Geçen gün taksiye bindim taksici arkadaş söyledi 'Abi senin de yüzün hiç eskimiyor' dedi.

* Başarı kriteriniz ne? Çok tanınmak mı, çok filmde oynamak mı?
Oyuncu olarak saygı duyulması ve prestijli bir aktör olmak. Hem yönetmen, senarist ve yapımcılardan, hem de halktan 'İlker mi bu işin içinde, bu proje iyidir' denmesi!

* Bir röportajınızda "Oyunculukta artistliği birbirine karıştırmamak lazım" demişsiniz. Türkiye'de gerçekten 'oyuncu geçinen' çok kişi var mı?
Artistlik başka, oyunculuk başka! Emin olun onlar normal hayatlarında da artist. Yani oyunculuğun mütevazı bir meslek olduğunu düşünüyorum. Piyasada kendini 'primadonna' zannedip hiçbir şey yapmayan ama ne yazık ki sistemimiz tarafından ödüllendirilen bir sürü artist var.
Haberin fotoğrafları