Bilmem tekrar mı olacak, ama yine vurgulamak istedim: Şu anda kimse "zanlı" dan öte değil ama, özellikle kimi siyasilerle kimi gazetecinin, kimi sivil toplum örgütünün, hatta sanatçının, sakin kafa ve huzursuz bir vicdanla yeniden düşünmesi lazım:
"Biz ne yaptık!" diye.
Bir
"çete" nin
"kitle" yi rehin alabilmesine nasıl çağrı yapmışlardı, nasıl katkıda bulunmuşlardı, bir düşünmeleri lazım.
Ortada
"iktidara tepki, cumhuriyetçi muhalefet, meydanların sesi" nden ibaret olmayan bir vakaya dair resmi iddialar var:
Cinayetler var.
Bombalar var.
Cephanelik var.
Katiller var.
Sözde aynı fikirde olduklarının dahi öldürülebilmesi var.
Tehdit var.
Yağma var.
Soygun var.
Zimmet var.
Dolandırıcılık var.
Kaçakçılık var.
Haraç var.
Mafya var.
Gazete kurşunlamış olanlar var.
Gazeteye bomba atmak var.
Adam kaçırma var.
Şehit eşinin parasına göz koymak var.
Darbe kışkırtıcılığı var.
Askeri mühimmat var.
Sivilleri hedef almak var.
Cinayet yeminleri var.
Tarikatvari yapılar var.
Özel güvenlik şirketi var.
İç savaş hazırlığı var.
Irkçılık, etnik nefret, şiddete davet var.
Bunlar, yeni
"ahval ve şerait" ile
"mutabakat dizisi" içinde artık safra sayılmış olabilirler.
Ama nice arkadaş, bunların değirmenine ahali, bunların çarkına muhalif kitleler, bunların meydanlarına bayrak bayrak kalabalıklar taşınmasına vesile oldu.
Bu,
"Atatürkçülük, Cumhuriyetçilik" diye sunuldu.
Bugün, eğer azıcık idrak ediyorlarsa, bir vicdan sızısı ile özeleştiri ve özür borçları olanlar var:
Bu nevi parmak izleriyle kirlenmesine vesile oldukları için, hadi demokrasi ve hukuk bir yana, ama Cumhuriyet'e bir özür borçlular!
Yayın tarihi: 25 Ocak 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/25//talu.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.