TÜSİAD Başkanı Yalçındağ: Türbana kilitlenmeyelim
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, dünyanın hızla bir krize doğru ilerlediği ve 2008 yılının Türkiye için çok zorlu bir yıl olacağının bilindiği bu dönemde, gündemin "türban" tartışmasına kilitlendiğini söyledi.
Yalçındağ, "Türkiye'yi bir refah toplumuna dönüştürmek ve çocuklarımıza daha iyi bir gelecek verebilmek için temel ekonomik ve sosyal sorunlarımızı öne almalı, gündemimizi dünyada ki gelişmelere uygun hale getirmeliyiz. Aksi halde küresel dalga, yaşam biçimimize bakmaksızın hepimizi önüne katıp sürükleyebilir" dedi.
"EKONOMİDEN GELEN SİNYALLER OLUMLU DEĞİL"
Yalçındağ, TÜSİAD'ın 38. Genel Kurul Toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, 2008'de Amerika başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin finansal piyasalarından kaynaklanan sıkıntının, global talebin yavaşlaması ve likiditenin daralması ile, dünya ekonomisini olumsuz etkilemesinin kaçınılmaz göründüğünü söyledi.
Bu gelişmelerin Türkiye'yi de yakından ilgilendirdiğine dikkat çeken Yalçındağ, "2007 yılı sonu itibariyle Türkiye ekonomisinden gelen sinyaller çok olumlu değil. Büyüme hızımız önemli ölçüde yavaşladı, enflasyon nispeten hız kazandı, genel işsizlik oranı artmaya başladı, kamu maliyesinde disiplin zedelendi, cari açık sorunu büyüyerek devam etti. Yaklaşan küresel dalgaya, maalesef bu bilançoyla giriyoruz" dedi.
"2008'DE YENİ BİR REFORM HAMLESİNE İHTİYAÇ VAR"
Öte yandan, 2008 yılının da kolaylıklar vaat etmediğini ifade eden Yalçındağ, büyümedeki yavaşlama eğilimini 2008 yılında tersine çevirecek bir işaret olmadığını, üstelik yaklaşan yerel seçimlerin etkisiyle kamu maliyesinin daha da bozulma riski taşıdığını kaydetti.
Küresel çalkantı sonucu beklenen, global talepteki yavaşlamanın dış ticaret açığını hem miktar hem de değer olarak olumsuz etkileyeceğinin tahmin edildiğini dile getiren Yalçındağ, "Dış kaynak girişindeki azalma da buna eklendiğinde, ülkemizde büyümenin ve cari açığın finansmanının daha zor şartlarda gerçekleşmesi ihtimali artıyor. Bütün bunları dile getirirken amacımız karamsar bir tablo çizmek değil, hayati bir konuya dikkat çekmektir: 2008 yılında ekonomide yeni bir vizyon ortaya konmasına ve bu vizyona uygun bir reform hamlesinin başlatılmasına ihtiyacımız olduğu görüşündeyiz" diye konuştu.
"TÜRKİYE'NİN İNANDIRICILIĞINI TESİS ETMELİYİZ"
Yalçındağ, Türkiye'nin uzun vadede sürdürülebilir büyümeyi yakalamak için uluslararası sermaye, üretim ve AR-GE zincirlerinin parçası olması gerektiğini, doğrudan yabancı yatırımı çeken, dünya piyasalarına katma değeri yüksek ürün satabilen, bir ekonomi olmaktan başka alternatifi bulunmadığını söyledi. Bu perspektifi uzun dönem planlayıp hayata geçirebilmek için bugün yaşanan krizin asgari hasarla aşılması gerektiğini dile getiren Yalçındağ, şunları söyledi:
"Bu yüzden 2008 yılında, öncelikle makroekonomik istikrarı koruyacak politikalara devam etmeli, mali disiplini yeniden tesis etmeliyiz. Ayrıca ekonomide dengeyi sağlarken eş zamanlı olarak küresel rekabet hedefimizin gerektirdiği yapısal reform sürecini de başlatmalıyız. Burada sihirli sözcük Beklenti yönetimidir. 2008 yılında siyasal istikrarsızlık yaratmadan, yurt içinde ve dışında Türkiye ekonomisi'nin sağlam, güçlü bir zeminde kararlılıkla hedefine yürüdüğünü ortaya koyabilmeliyiz. Türkiye'nin uzun dönem vizyon ve stratejilerinin inandırıcılığını tesis etmeliyiz."
"KADINLARIMIZIN TEK SORUNU TÜRBAN DEĞİL"
Dünyanın hızla bir krize doğru ilerlediği ve 2008 yılının Türkiye için çok zorlu bir yıl olacağının bilindiği bir dönemde, tüm enerjinin ekonomiye verilmesi gerekirken gündemin türban tartışmaları ile işgal edildiğine dikkat çeken Yalçındağ, "Bir süredir aslında çok daha rahat bir zamanda tartışmamız gereken bir konuyu, türban konusunu, gündemin birinci maddesi haline getirdik. Ortada bir sıkıntı olduğu muhakkak. Ama bu sıkıntı bugün tartışılandan daha geniş boyutlara sahip" dedi.
Bir yanda başını örttüğü için eğitim sürecinde zorluk çeken genç kızlar bulunduğuna, diğer yanda ise 15 yaşında istemediği halde zorla kapatılanlar ve birkaç yıl sonra çevre baskısıyla başını örtmek zorunda kalmaktan korkanlar bulunduğuna işaret eden Yalçındağ, şöyle konuştu:
"İnanın kadınlarımızın tek sorunu da bu değil. Ülkemizde kadınlarımızın birçoğu çok daha ağır, çok daha derin sorunlarla mücadele ediyor. Toplumsal hayatta eşitsizlik, eğitimsizlik, istihdama katılma zorluğu, aile içi şiddet, belirli yörelerdeki ağır töre baskısı gibi vahim sorunlar. İşte tam da bu nedenle, Türkiye'yi bir refah toplumuna dönüştürmek ve çocuklarımıza daha iyi bir gelecek verebilmek için temel ekonomik ve sosyal sorunlarımızı öne almalı, gündemimizi dünyada ki gelişmelere uygun hale getirmeliyiz. Aksi halde küresel dalga, yaşam biçimimize bakmaksızın hepimizi önüne katıp sürükleyebilir."
"OLUMSUZLUKLARA RAĞMEN, AB ÜYELİĞİNE ASILMALIYIZ"
Konuşmasında AB üyelik sürecine ilişkin önümüzdeki yapılması gerekenlere ilişkin de görüş bildiren Yalçındağ, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik hedefinin 1920'lerde oluşturulan toplumsal idealin yeni bir ifade biçimi olduğunu vurguladı. Bu süreçte bir dizi olumsuzluğun Türkiye'nin AB üyeliğine ilişkin kararlılığını olumsuz etkilediğine işaret eden Yalçındağ, "Bazı Avrupalı siyasetçilerin engelleyici tavırları, bizim uyum sürecini yavaşlatan tutumlarımız, Türk ve Avrupa kamuoylarının yanlış, eksik bilgilenmesi, tepkici yaklaşımlar, sürece olan inandırıcılığı zedeliyor. Ancak, eğer tüm duygusal yaklaşımlardan arınmış olarak, mevcut ve muhtemel küresel gelişmeleri doğru analiz edecek olursak, Türkiye'nin tam üyelik mücadelesine, tüm aleyhte unsurlara rağmen, sonuna kadar asılması gerektiğini açık bir şekilde görebileceğimize inanıyorum. Türkiye açısından, uzun süredir uykuya yatmış bu süreci canlandırmak, 2008'in temel aksiyonlarından biri olmalıdır" diye konuştu.
"CUMHURİYETİN, LAİKLİĞİN VE ÇAĞDAŞLIĞIN TAŞIYICISIYIZ"
Yalçındağ AB sürecini canlandırmak için öncelikle siyasal süreçlerde en üst seviyede ve daha aktif yer almak gerektiğini, iç kamuoyundaki heyecanı yeniden yükseltebilmek için de siyasal liderliğin daha kararlı bir söylemle ortaya çıkmasını sağlamanın şart olduğunu kaydetti. Bir diğer önemli noktanın ise müttefikleri harekete geçirmek olduğuna vurgu yapan Yalçındağ, üçüncü önemli noktanın Türkiye'nin demokratik reform sürecindeki duraklamayı aşması olduğunu söyledi. "Türk Ceza Kanunu 301, Vakıflar Yasası gibi konuların Türkiye aleyhine kullanılmasına, artık bir son verilmelidir" diyen Yalçındağ, AB'ye mevzuat uyumunun somut bir takvimle hızlandırılmasının önemine dikkat çekti.
Uzun vadeli bir strateji çerçevesinde, Türkiye'nin tüm ihtiyaçlarını AB'ye tam üyelik ideali ile bütünleştirmenin mümkün olduğunu belirten Yalçındağ, "Biz özel sektör olarak kendimizi Cumhuriyet'in demokrasi, laiklik, çağdaşlık ve refah ideallerinin taşıyıcısı, toplumsal gelişmenin gönüllüsü olarak görüyor ve ilgili tüm süreçlerde aktif olmaya devam edeceğimizi bir kez daha beyan ediyoruz" dedi.
(ANKA)
Yayın tarihi: 24 Ocak 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/24//haber,E8FF222A84E247B09ABF3DA39F3DC833.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.