Fragmanlarda, kaderlerine terk edilmiş, üstelik kötü muameleye maruz kalan yaşlıları görünce,
"Beyaz Melek" filmini seyretmeye içim elvermemişti.
Yaşlılara hiç dayanamam. Yolun sonunda... yaşanmışların yükü omuzlarında. Hayat suyu yavaş yavaş çekiliyor; renkler soluyor; yüreklerdeki yaşama sevinci sönmüş; hayal edilecek hiçbir şey kalmamış; yolculuk yakın;
"meçhule giden gemi kalkmak üzere limandan." Bir de terk edilmişliğin, unutulmuşluğun, yalnızlığın acısı reva mı?
Bu yüzden gitmedim Beyaz Melek filmine.
Dame de Sion'da okurken, rahibeler, bizi, sık sık, Darülaceze'ye, yaşlıları ziyaret için götürürlerdi. Hediyelerimizle, şarkılarımızla, o karanlık ve tenhalaşmış hayatların içine gün ışığı gibi doğardık. Günlerce kendime gelemezdim.
Çocukluğumda seyrettiğim,
"Tahta Çanaklar" isimli eser de beni çok etkilemişti: Yaşlı babaya kötü davranan bir gelin; ona porselen yerine, tahta çanak içinde servis yapıyor; aynı sofrayı paylaşmıyor. Yaşlı adam ölünce, gelin, ihtiyaç kalmadı diye tahta çanağı çöpe atmak istiyor. Kızı mani oluyor:
- Atma anne! Bırak ben saklayayım. Sen de yaşlanınca, yemeklerini bu tahta çanaktan yersin. Tayyip Erdoğan, Beyaz Melek filmini seyredince, Nimet Çubukçu'ya talimat vermiş:
"Ekonomik durumu iyi olmayan, ancak, özürlü ya da muhtaç yaşlı anne ve babasına bakan ailelere, asgari ücret tutarında yardım yapılacak." Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu, bu imkandan yararlanmak isteyen ailelerin ekonomik durumunu tetkik edip bir karara varacak. Taslak bir yönetmelik hazırlandı; şu anda inceleme devam ediyor.
Aman bir an önce bürokratik işlemler tamamlansın ve icraata geçilsin!
Çöp içinde yaşayan gariban ihtiyarların o acıklı manzarası artık zihinlerden silinsin.
Bugünkü Tüm Yazıları
Yaşlılarımıza sahip çıkalım
Yayın tarihi: 10 Ocak 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/10//ilicak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.