kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Ocak 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

"AB sürecinde yapılması gerekenleri yapıyoruz"

Yeni Haber
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye içinde, ''AB sürecine garip bakan tipler ve anlayışlar bulunduğunu'' ifade ederek, ''Zaman zaman bu 'rehavet' ifadesi ki hiç hoşlanmıyorum, gündeme getiriliyor. Bu da bizi tabii ki üzüyor. Bizim bu konuda herhangi bi rehavetimiz söz konusu değil. Bizler, yapılması gereken ne ise bunları yapıyoruz'' dedi.

Başbakan Erdoğan, 60. Hükümet Programı Eylem Planı'nı Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı.Eylem Planı'nın hükümet programının aslında uygulama takvimini sunduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, ekonomik gelişmenin kaynağı ve hedefi olan insanı esas aldıklarını söyledi.

Sosyal refahtaki artışın kalıcı bir şekilde devamının ise insan kaynağının iyi eğitilmesi ve sağlık başta olmak üzere temel hizmetlerin etkin ve adil sunumu ile sağlanabileceğini dile getiren Başbakan Erdoğan, bu çerçevede okullaşma oranını ilköğretimde yüzde 100'e, mesleki ve teknik eğitim dahil olmak üzere ortaöğretimde yüzde 90'a çıkarmayı hedeflediklerini anlattı.

Türkiye'de AR-GE'ye ayrılan kaynakları milli gelirin yüzde 2'si seviyesine ulaştırmada kararlı olduklarını, yılların ise buna duyarlı olmayan hükümetlerle geçtiğini savunan Başbakan Erdoğan, ilk kez AR-GE'ye bütçede pay ayıran bir iktidarın işbaşında olduğunu dile getirdi.

Herkesi kapsayan bir sağlık sistemini kurmak, istihdamı artırmak ve herkesin kendini güven içinde hissetmesini sağlamanın da hedefler arasında bulunduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, yeni dönemde, fiyat istikrarını kalıcı hale getirmeyi, kamu borcunun milli gelire oranını daha da açığa düşürmeyi nominal faizleri tek haneye indirmeyi istediklerini kaydetti.

Erdoğan, şöyle devam etti:

''(Türkiye, borçlanıyor) diyor hani bazıları. Biz borç alıyoruz. Ama biz borç alırken bizden öncekilerin borçlanma mantığıyla borçlanmadık, borçlanmıyoruz. Bakın bizden önce Türkiye'nin kamu net borç stoku, gayri safi milli hasılaya oranı itibariyle- bu iş böyle hesaplanır, kimse hedef saptırmasın, milletimizi de aldatmasın- yüzde 78.3'tü. Yani 100 liralık milli gelirin 78.3'ü borçtu.Ama şimdi bu, bu yıl sonu itibariyle yüzde 40'ın belki de altına düştü. Yani 100 liralık milli gelirin şimdi hamdolsun yüzde 40'ı borç.Bakınız, 79 senede Türkiye'nin milli geliri 181 milyar dolardı. Şu anda kesinleşmedi ama 2007 sonu itibariyle milli gerimiz 488 veya 489 milyar dolar ile sonuçlanacaktır. Bu ne demektir, 79 senede 181 milyar dolara ulaşmışsın, 5 yılda ise bunun üzerine geldik 307 veya 308 milyar dolar koyduk.

Şimdi insaf sahibi her yorumcu, her bakış, 'Yahu arkadaş 79 senede bu yakalanmış, ama şurada 5 senede bunun üstüne 307-308 milyar dolar konulmuş. Şimdi ne oluyor, atalarımız sözü şimdi geçerli oluyor. Nedir o söz? Borç yiğidin kamçısıdır, zafiyet içinde olanın değil, şimdi ortada bir yiğit var. Dolayısıyla bizim için bu borç, artık leblebi çekirdek, çerez. Niye? ABD dünyanın en borçlu ülkesi... 8-9 trilyon dolar borcu var ama umurunda mı, değil. Milli gelir çok çok farklı da onun için.Japonya'ya bakıyorsunuz, 5-6 trilyon dolar. Almanya, İtalya çok borçlu. Ama hesabı bununla yapacaksın. Bunlara bakarak da yaptığımızda biz bu noktada onlardan daha iyi noktadayız.''

MAASTRICHT KRİTERLERİ


Türkiye'nin, bu konuda Maastricht Kriterlerini yakalamış durumda olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, gelecek dönemde ülkenin altyapı ihtiyacının ekonomik ve sosyal gelişmeyi hızlandıracak şekilde karşılanmasının esas olacağını dile getirdi.Kentsel altyapı başta olmak üzere, üretim girdi maliyetlerinin azaltılması ve pazara erişim imkanlarını geliştirilmesi ile ekonominin büyümesi ve rekabet gücünün artırılmasını sağlanacağını dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Özellikle bilgi toplumuna dönüşüm vizyonumuz doğrultusunda halkımızın hayatını kolaylaştırmaya ve üretim süreçlerini etkinleştirmeyi amaçlıyoruz. Bununla birlikte inanıyorum ki haksız rekabetin önlendiği, fikri hakların korunduğu, tüketici haklarının da ihlal edilmediği sözleşmelerin uygulandığı bir ortamda belirsizlikler azalacak, güvenilirlik ve öngörülebilirlik sağlanacak ve böylece yatırım, istihdam ve üretim artacaktır'' dedi.

TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ VE DIŞ POLİTİKA

Ekonomik programı, demokratikleşme ile paralel yürütmeye ve bu iki süreci birbirini tamamlayan unsurlar olarak görmeye devam edeceklerini anlatan Başbakan Erdoğan, ''Türkiye'nin AB'ye katılım sürecini milletimizin siyasi, ekonomik, sosyal ve hukuki standardını yükselten bir yeniden yapılanma süreci olarak değerlendiriyoruz'' dedi.Hedefin, AB'ye tam üyelik olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bu çerçevede, fasılların müzakerelere resmen açılıp açılmamasına bakılmaksızın, AB müktesebatına uyum ve kurumsal yapılanma çalışmalarının tamamlanmasını amaçlıyoruz.Bildiğiniz gibi, şu ana kadar 6 faslın aç kapası hepsi yapılmadı, bunlardan sadece bilim ve araştırmanın aç kapası yapıldı. Diğerleri müzakereye açılmış vaziyette.Öyle zannediyorum ki, Slovenya'nın dönem başkanlığında bu müzakereleri açma süreci devam edecektir. Zira, Slovenya yönetimiyle münasebetlerde bu kararlılığı gördük. Bu konuda yetişmiş ekiplerimiz var.Zaman zaman bu (rehavet) ifadesi ki hiç hoşlanmıyorum, gündeme getiriliyor. Bu da bizi tabii ki üzüyor. Bizim bu konuda herhangi bir rehavetimiz söz konusu değil. Bizler, yapılması gereken ne ise bunları yapıyoruz. Şahsım olsun, bakanlarımız olsun, şimdi bu dönemde cumhurbaşkanımızın da katkıları var, bu mücadeleyi, cumhurbaşkanımız, şahsım, diğer bakanlarımız, hep birlikte, sivil toplum örgütlerimizin destekleriyle yürütüyoruz.Buna hep beraber sahip olmamız lazım. Bunu önce içeride halletmemiz lazım. Ülkemizin içinde AB sürecine garip bakan tipler de var, anlayışlar da var. Önce bunu anlatmamız lazım. Yani sorduğunuz zaman nedir, ne değildir diye, sadece ıslık çalmakla bu iş olmuyor. Bizim öyle bir derdimiz yok. Biz diyoruz ki, biz AB süreci içinde, şu andaki haliyle bile Türkiye olarak kazanıyor muyuz, kazanmıyor muyuz? Şu andaki haliyle bile kazanıyoruz. Nedir bu kazancı? Türkiye şu anda ihracatının yüzde 60-70'ini bu ülkelere yapıyor. AB'ye girmedik ama bu ilişkilerimiz, en azından gümrük birliği sürecinden bu yana aramızda bu münasebetleri zengin kılıyor. Biz kararlı şekilde mücadelemize devam edeceğiz. İnanıyorum ki bu çok boyutlu dış politika yaklaşımı doğrultusunda neticeyi alacağız.''

Bu arada, İslam ülkeleri, Türk cumhuriyetleri, komşu ve bölge ülkeleriyle ekonomik işbirliği başta olmak üzere ilişkileri güçlendireceklerini anlatan Başbakan Erdoğan, Afrika ülkeleri ile bu dönemde çok farklı çalışmaya girileceğini anlattı.Şu anda, Türkiye'nin, Afrika kıtasında 12 büyükelçiliği bulunduğunu, bu yıl içinde 10 yeni elçilik daha açılacağını belirten Başbakan Erdoğan, bunun nerelere açılacağına yönelik çalışmaların sürdüğünü anlattı. Kısa zaman içinde bunların belirleneceğini belirten Başbakan Erdoğan, bu yaz Afrika Birliği'nin İstanbul'da toplanacağını kaydetti.Erdoğan, ''Başta Asya-Pasifik olmak üzere yükselen pazarlarla ticari ve ekonomik ilişkilerimizin geliştirilmesi, derinleştirilmesi yönündeki çabalarımızı hızlandırıyoruz'' diye konuştu.

AA