Sinan Çetin her şeyi eleştiriyor

Kuşku yok ki Yaşamdan Dakikalar ilginç bir program. En azından tüm kanallar içinde kültür aktüalitesine popüler bir kulvarda değinen çok sayılı programlardan biri olduğu için... Ben de olabildiğince izlemeye çalışıyorum. Ayrıca programla bir anlamda kişisel ilişkilerim var. Çünkü bir yandan Hıncal Uluç ne zaman benden söz etse, ilke olarak kayırıcı, hatta övücü sözler ediyor. Ayrıca yakın zamanda beni konuk ettiler, konuşturdular. Üstelik sinema üzerine değil, şehircilik konuları üzerine... Ama yine de programı eleştireceğim. Başta Hıncal, tüm o değerli arkadaşlar, beni övdüler diye bir programı eleştirmeyeceğimi beklemezler, biliyorum. Programda sık sık bir film konuşuluyor. Ama gerçekte yalnızca Hıncal konuşuyor, bazen Sinan Çetin de ona eşlik ediyor. Nebil Özgentürk'le Sunay Akın ise suskunları oynuyor. Çünkü filmi görmemiş oluyorlar. Nebil, üstelik, kendisi de sinemacı sayılır. En önemli Türk filmlerine bile bir göz atmamaları tuhaf değil mi? Sinan Çetin ise bizim filmlerimizi acımasızca eleştiriyor. Yumurta'yı kırıp geçirdi, 'sanat filmi' küçümsemesiyle omlet yaptı. Sonra da bir yerde okudum, "Ayıp ettim, bana yakışmaz," tarzı bir özür diledi. Ama geçen hafta da Kabadayı'yı benzetti. Bu kez de Yavuz Turgul ve Şener Şen'i "Hep aynı şeyleri yapmakla," suçlayarak... Demek ki hep aynı şeyleri yapmak da yeni bir şeyler denemek de suç, Sinan'a göre... Gerçi Hıncal da bu iki filmi aynı tarzda eleştirdi. Ama Sinan Çetin'in yerli filmleri eleştirmesi, Hıncal'ın veya bir başkasının eleştirmesine benzemez ki... Çünkü Sinan, tanınmış bir yönetmen. Birileri çıkıp da ona "Sen ünlü bir yönetmensin, üstelik paranpulun ve koca bir yapım şirketin de var. Başkalarının yaptığını eleştireceğine, kendin çıkıp iyi bir şeyler yapsan, bize doğrusunu göstersen," demez mi? Bol bol da diyor zaten, merak etmesin!