Bu hastalığın sizi kandırmasına izin vermeyin. Bazen kalp krizi, ses kısıklığı hatta sinüzit olarak karşınıza çıkabilir. Reflü çoluk çocuk dinlemez, her yaşta görülür. Ancak teşhis edildiğinde tedavisi kolaydır.
İLİŞKİLİ HABERLER
Kalp krizi mi, grip mi, kanser mi, yoksa reflü mü?
Kalp krizi mi, grip mi, kanser mi, yoksa reflü mü?
Türkiye nüfusunun yarısı reflüden yakınıyor. Bu hastalık küçük büyük tanımıyor! Reflüye yakalananların bir kısmı kalp krizi geçirdiğini, bir kısmı ise grip olduğunu sanarak doktora koşuyor. Hastalığın doğru teşhisi için şart olan endoskopi işlemi ise sadece 5 dakika sürüyor..
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroentoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Avşar reflü ile ilgili soruları yanıtladı:
* Reflü nasıl bir hastalık?
Reflü midenin içindeki asit ve safra gibi maddelerin istem dışı yukarıya kaçma eylemidir. Reflü binbir suratlıdır. Hastaların çoğu 'yanma - ekşime' gibi şikayetlerle gelir. Reflü bu tipik yakınmalar dışında, hastaların yüzde 20'lik bir grubunda çok farklı yakınmalara de neden olur. Reflü; kalp ağrısını taklit eden göğüs ağrısı, inatçı öksürük, ses kısıklığı, ağız kokusu gibi farklı sistemleri ilgilendiren sorunların sebebi olabilir. Kalp krizini ve gribi bile taklit eder. Hastaların yüzde 20'si bize tuhaf şikayetlerle gelir. Mesela; 'Kulakburun- boğaz doktoruna gittim. Bende reflü varmış' diye gelirler.
ENDOSKOPİ ÖNEMLİDİR!
* Midedeki her yanma reflü mü?
Çok büyük olasılıkla evet. Reflü aslında herkeste olan fizyolojik bir olaydır. Ancak sıklığı artarsa, hastayı çok rahatsız ederse ya da yemek borusunda hasara neden olursa fizyolojik olmaktan çıkar ve hastalık haline gelir.
* Gastrit ile reflü arasında nasıl bir fark var?
Gastrit patoloji doktorunun söyleyeceği bir tanı yani biyopsi tanısıdır. Mideden parça alınır, patolog onu mikroskopta inceler. Helikobacter pilori bakterisinin olduğu herkes gastrittir. Türk halkının yüzde 70'inde bu mikrop vardır. 50 milyon Türk gastritlidir. Reflü ise tamemen istemsiz olarak mide asitinin yukarı kaçmasıyla ilgili bir problemdir. Yani gastrit midenin iltihabı olayı, reflü ise yemek borusunun altındaki kapakçığın istemsiz gevşemesidir. Ülser, gastrit ve reflünün her üçünün de sebep olabileceği ortak şikayetler vardır. Sadece hikayeden, bu üç hastalık her zaman ayırt edilemez. İleri testlerle ayırt edilebilir. Bunlardan en basiti endoskopi ve biyopsidir. Bazen bu bile yetmez. Yetmediği durumlarda daha özel ve akademik teşhis metodlarına gereksinim duyarız. Yemek borusunun basınçlarının ölçülmesi ile reflüyü diğer iki hastalıktan ayırt edebiliyoruz.
* Yanlış teşhis konduğu oluyor mu?
Ülseri endoskopide tanımak çok kolaydır, siz de birkaç tane görseniz rahatlıkla teşhis edersiniz. Ancak asıl problem; reflülerin yarısında endoskopi normaldir. Yani hastalık gizlenir. Bu vakaların tanısı da, tedavileri de problemlidir. Endoskopi normal olduğu için hastaya, "Senin bir şeyin yok" denebilir. Halbuki kişi 'endoskopisi normal reflü' olabilir.
* Reflünün tedavisi basit mi?
Reflünün medikal tedavisi hastaların yüzde 80'ninde basit olsa da, bazı hastalarda zorlanabiliyoruz. Endoskopisi çok tipik olan hastaların tedavisi çok daha kolaydır. Endoskopisinde hasar olan hastalara, ilaçlarını verdiğinizde düzelirler. Ama endoskopisi normal olan reflülerde tedavi bazen cevap vermez. O hastaları her zaman mutlu edemeyebiliyoruz.
* Reflü ilaçları yararlı mı?
Bugün reflü için ilk tercih ettiğimiz ilaç grubu maalesef hastaların tamamında etkili değil. Hastaların yüzde 20'si, mükemmel dediğimiz bu ilaçlardan yarar görmeyebiliyor. Bu tür hastalarda, hasta da doktor da çok büyük sıkıntı yaşayabiliyor.
* Reflü geç teşhis edilirse, ameliyat gerektirir mi?
Geç yakalanan vakalar illa ameliyat olacak ya da kansere yol açacak diye bir kaide yoktur. Ameliyat kararında teşhisin geç ya da erken olmasının bir önemi bulunmaz. Bazı reflülerde kanser öncesi işaret dediğimiz, displazi gelişirse ve bu yüksek dereceli ise artık burada ameliyatı düşünmek daha akılcıdır. Bu riskli sorunu geliştirecek hasta genelde başından beri böyledir. Ortalama bir reflüye 5 yıl sonra endoskopi yaparsanız, hasar genelde aynı düzeydedir. Ama başından beri riskli bir hasta, hep risklidir.
* Endoskopi, bu hastalığın haritasını gösterir mi?
Yüzde 1 civarındaki bir grup reflüye; 'Barrett' hastalığı diyoruz. Endoskopi işte bu yüzde 1'lik riskli hastayı yakalar. O açıdan önemlidir. Genelde endoskopide gördüğümüz hasarla hasta şikayetleri her zaman paralellik göstermez. Bazen endoskopide yemek borusunda büyük hasar varken, şikayet azdır. Yaşlılarda genelde böyledir. Bazen de tam tersine, endoskopi hafiftir ama hastanın şikayeti çoktur.
5 DAKİKALIK BİR İŞLEM
* Endoskopi çok zor değil mi?
Endoskopi 5 dakikalık bir işlemdir. Hafif sedasyonla yapıyoruz. Hastaların yüzde 90'ı hiçbir şey hatırlamıyor. Hatırlayan yüzde 10 hasta ise işleme gelirken korkan ve endişe duyan hastalardır. Eskiden sedasyon ilaçları yoktu. Bu işler maalesef canlı canlı yapılıyordu. Türkiye'de son 15 yıldır bu işler sedasyonla yapılıyor ama endoskopi fobisi sürüyor. Hastaya damardan tek bir iğne yapıyoruz. 2 dakika sonra hasta uyuyor. Sonra da 5 dakikalık bir işlem yapıyoruz. Kalem kalınlığında, ucunda kamera olan bir alet yutturuyoruz hastaya. Görüntülemesi toplam 5 dakika sürüyor. İşlemden sonra hasta 10 dakika dinlenip, hayatına dönüyor. Endoskopiden sonra tek yasak; hastanın araba kullanması. Ama işinin başına dönebiliyor.
İLİŞKİLİ HABERLER
Kalp krizi mi, grip mi, kanser mi, yoksa reflü mü?
Yayın tarihi: 3 Ocak 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/01/03/gny/haber,D4B7ACC757BB4A41A41194889CE88CB7.html
Tüm hakları saklıdır.