Sabahın köründe sigarayla ayılanlar...

Amerika'da ya da diyelim Londra'dasınız... Size yurtdışında olduğunuzu en çok hissettiren anlar hangileridir? Bir restoranda yemek yenildikten sonra ya da bir pub'ta biralar yudumlanırken sigara içilemeyen anları 'top ten'de bir numaraya koyarım! İki nefes duman çekmek için soğukta, üşüye üşüye restoran, pub kapılarına doluşan insanları gördüğümde de hep gülerdim... 'Yurdum insanı ülkesinin kıymetini en çok şu an anlıyordur' diye... Tiryaki olmayan, keyfe keder sigara içen biri olarak da itiraf ediyorum; restoranlardaki, barlardaki sigara yasağını çok da umursamazdım! Hatta sigara içenlere haksızlık, işkence olduğunu bile düşünürdüm! Yuttum hepsini! Geri aldım! Geçen hafta bir röportaja yetişmek için kendimi havalimanına atmışım. Saat altı civarı... Sabah sabah gözünü açamayan, uykudan ayakta duramayan insanlar atmış kendini bir sandalyeye. Hepi topu iki-üç kafe var iç hatlarda zaten; yer yok, mecburen çöküyorsun ilk bulduğun yere. Bir şeyler içeceksin ki ayılasın! Mümkün mü? Dumandan kahvemi bitiremedim! 'Millet sabahın köründe sigarayla ayılmaya çalışıyor herhalde' diye düşündüm, kaçtım. O gün anladım ki sigara yasağı şart! İsteyen kapı önünde içsin kardeşim!

* * *
Bu arada küçük bir not... 1 Ocak'tan itibaren Fransa'da da kafe, restoran ve gece kulüplerinde sigara yasağı başlıyormuş; gidecek olanlara duyurulur! "Fransa'daki 13.5 milyon sigara tiryakisi yılbaşı gecesi saat 12'den sonra espressolarının yanında sigara içemeyecekmiş" habere göre. Nasıl da damardan giriyor basın, bakar mısınız? Ama Fransa Sağlık Bakanı, 'sıfır tolerans' diyor. Bazı kafe sahiplerine göreyse yasak Fransa'nın canlı bar ve kafe kültürünü yok edecek. İçlerinden biri diyor ki "30 yıllık tiryaki yanlışlıkla sigara yaktığında polis mi çağıracağız?" Fransızlar'ı bilmem ama o sabah havaalanında benim yerimde başkası olsa polis çağırırdı!