2875 gram 2875 soru
Dün sabah biraz aceleci bir bebek doğdu. Ağırlığı 2875 gram. Babası oğlunu seyrederken aklıma ilk gelen şey Nazım Hikmet'in "Hoş geldin bebek, yaşama sırası sende" şiiri oldu.
Sonra duygusallık yerini gerçekliğe bıraktı.
Şiirde geçen kuşpalazı, boğmaca, karaçiçek ve sıtma artık birçok bebek için tehlike değil.
Neden hepsi değil de sadece bir kısmı diye düşününce insan ürküyor.
Bir bebek büyüyüp de sorgulamaya başladığında asla yanıt veremeyeceğimiz ne çok soru var...
Muş'un Bulanık Ovası'nda sadece 11 Telli Turna kuşu kaldı.
Bu yaz da üremezlerse hiç kalmayacaklar.
Peki ya turnalı şarkılar, türküler, mesela "Telli Turna" kalır mı acaba? Soyu tükenen hayvanları, azalan yağmur ormanlarını, ozon deliğini ve vurdumduymazlığımızı 10-15 sene sonra açıklayabilecek biri var mı?
Bir bebek doğduğunda türküler bile insanın aklına birçok soru düşürüyor...
Uluslararası SinemaTarih Buluşması'nın açılışında Kardeş Türküler'i dinledim. Önce Türkçe söylediler, sonra Kürtçe, Arapça, Ermenice ve Roman dilinde...
O türküleri Hemşin de bilir, Urfa da, Edirne de, Hatay da...
Bu zenginlikten ürettiğimiz kavgayı, büyüdüğünde o bebeğe kim anlatabilir acaba?
TÜRSAK, festivalin temasını "sınırları aşmak" olarak belirlemiş.
Ülke sınırlarını değil ama bencillikte, ilkellikte, adamsendecilikte, para hırsında aştığımız sınırları hangi bebeğe, nasıl açıklayacağız?
Sanatçı Fazıl Say Türkiye'den göç etmekten söz ediyor.
Haklı diyen de var, haksız diyen de...
Peki o bebeğe büyüdüğü zaman bugünü nasıl anlatacağız?
Mesela asıl sorumlulardan birinin sadece "rejim tehlikede" diyerek oy isteyenler olduğunu izah ederken yüzümüz kızarmayacak mı?
Yeni doğan bir bebeğe zamanı geldiğinde Mustafa Kemal'i nasıl anlatacağız?
Bir yanda hep kötüleyen ve saldıranlar, diğer yanda putlaştıranlar.
Ya da sadece sırtları okşansın diye hava durumundan bile Atatürk'ü sorumlu tutanlar.
Sahi bir bebek büyüdüğünde "Kenan Evren Atatürkçü ise ben değilim" diyen Nadir Nadi'yi nasıl anlayacak?
Bir yanda Fransa'nın aydınlık yüzleri Sartre, Camus, Montesquieu diğer yanda Sarkozy...
Bir bebeğe sadece yüzölçümü ile büyük ülke olmanın mümkün olmadığını anlatmak ya da yeni Airbus uçakları alırsak Paris'in yine susacağını tarif etmek mümkün mü?
Hoş oralara kadar uzanmaya gerek yok.
Bir bebek büyüdüğünde ona Bülent Ersoy'un tüm kocalarının adını ezbere bilirken, sayılı bilim adamlarımızdan Oktay Sinanoğlu'nun adını çoğu kişinin duymadığını anlatacak kadar cesur olan var mı?
Hoş geldin bebek, yaşama sırası sende... Bilim birçok hastalığa karşı aşı ve çare buldu...
Buna karşın doğar doğmaz üzerine yüklenen iç ve dış borca... Bu ülke vatandaşı olduğun için sana dudak bükeceklere...
Hayat boyu karşına çıkacak küçük adamlara ve hesaplara...
Paraya ve güce tapanlara karşı ne bir aşı ne de bir çare var. Hoş geldin bebek, yaşama sırası sende...
Soracağın soruların mantıklı cevapları olmasa bile...
Yayın tarihi: 16 Aralık 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/16//sendir.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.