Üniversite yıllarına kadar fotoğraflarım hep çatık kaşlıdır

- Türkiye'de gülen politikacı sayısı çok az. Siz de onlardan birisiniz. Bu sizin yapınız da mı var? Yoksa sonradan öğrendiğiniz bir şey mi?
- E.G: Rahmetli babam iyi bir adamdı ama çok çatık kaşlıydı. "Bak, Atatürk'ün gülen resmi var mı?" derdi. "Devlet adamı gülmez," derdi. Ordu'da ağırbaşlılığıyla bilinirdi. Benim de üniversite yıllarına kadar fotoğraflarım hep çatık kaşlıdır. Sonraki yıllarda insanlarla iletişim kurdukça, erken yaşlarda politikaya girince güler yüzlü olmanın sakıncası olmadığını fark ettim.

- Kültür hayatında birlikte neleri paylaşırsınız?
- E.G: Gülten resim yapar, estetik duygusu çok gelişmiştir. Müthiş bir görsel hafızası vardır. Birlikte sinemaya, tiyatroya gidiyoruz. Ben müziğe düşkünüm, Gülten resme.
- G.G: Ertuğrul çok çalıştığı için artık sinemaya yalnız gidiyorum.

- Birlikte neleri yapmaktan hoşlanırsınız? Mesela mutfağa girer misiniz?
- G.G: Mutfağa girer ama üretimi yoktur. Toparlayıcıdır.
- E.G: Gülten çok güzel sofra kurar, ben toplarım. Gülten mutfakta dağınık çalışır, hızlı yemek yapar, ben arkadan girer, toplarım.

- Gülten Hanım'ı bize anlatmanızı istesem, birkaç kelimeyle?
- E.G: Benden çok çalışkandır. Daha üretkendir. Hırslıdır, iddialıdır. Çevresindekiler iyiyi yapsın ister. Sizi o konuda gevşek gördüğünde de zorlar. Beni de çocukları da... İddialı, tipik bir Karadeniz kadını. Ailenin yükünü taşır.
- G.G: Siyasette geri çekildiği zaman, "İlerle," demişimdir. 12 Eylül'den sonra ailece çok sıkıntı yaşadık. İki küçük çocukla yalnız kaldım. Siyasete ara vermesini istedim. 1987 yılında il başkanı olur mu, olmaz mı, seçilebilir mi tartışması oldu. İş yerimde Ertuğrul Bey seçilemez dediler. O gün eve geldim, "Aday olacaksın," dedim. Seçilmeden eve gelmek yok. Ankara İl Başkanı oldu.

- Ertuğrul Bey'i nasıl anlatırsınız?
- G.G: Duygusaldır çok. Romantiktir. Bahçede bir gonca görür. Bana "Mi, buraya bak," diye seslenir. Hayal kurar. Ben gerçekçiyimdir.