Günlük hayatın dağdağasında bir küçücük gazete haberi nice anlamlı anıların kapılarını aralıyor. Hafta içinde
Hürriyet'te yayımlanan Yeliz Öz imzalı "Çöpten kazanıp 470 bin hastayı tedavi ettiler," başlıklı haber de beni anılarımın labirentinde küçük bir yolculuğa çıkardı. Önce haberin ayrıntılarını hatırlayalım: "Dört idealist doktor tarafından Gebze'nin gecekondu mahallesinde kurulan Lokman Hekim Sağlık Vakfı Hastanesi'nin muayene ücreti 10 lira. Bu parayı veremeyecek olanlardan, maddi imkânsızlıkları kanıtlamaları durumunda sadece 50 kuruş alınıyor. Vakfın en önemli gelir kaynağı, çöpten toplanan atık kâğıtlar ve plastik. Lokman Hekim Sağlık Vakfı tarafından 20 yıl önce Gebze'nin gecekondu mahallesinde kurulan Lokman Tıp Merkezi'nin giderlerinin yarısı, her ay düzenli olarak toplanan kâğıt ve plastiğin geri dönüşümünden karşılanıyor. 230 kilo kâğıtla başlayan geri dönüşüm için artık ayda bir ton kâğıt, naylon ve plastik toplanıyor. Vakfın kurucusu Dr. Ayhan Tokgöz, kullanılmayan veya bozuk elektronik eşyaları da toplayıp ayrıştırdıktan sonra hurdacılara satıp vakfa gelir elde edeceklerini söyledi."
BERLİN BELEDİYESİ ÖRNEK
Batı Almanya'nın doğusu ile birleşmediği 80'li yılların sonunda, 750. kuruluş şenlikleri içinde yer alan bir edebiyat toplantısı nedeniyle Aziz Nesin ve Pınar Kür ile Batı Berlin'e gitmiştik. O bir hafta Berlin yalnız edebiyatın değil; sinemadan müziğe, tiyatrodan resim sergilerine, sanatın bütün dallarının harmanlandığını bir büyük arenaya dönüşmüştü. Bir akşam üzeri, kentin kültürden sorumlu bakanı, bir resepsiyon verdi. O toplantıda bakana sormuştum: "Berlin, gerçekten bir kültür kenti. Bunca etkinlik için parayı nereden buluyorsunuz? Mesela, bakanlığınızın bütçesi ne kadardır?" Devlet, elbette kültüre maddi bir kaynak sağlıyordu. Fakat bakanın özel bir bütçesi vardı, bunu da 'çöp'ten sağlıyordu. Şöyle dediğini hatırlıyorum: "Berlin'de her gün tüketilen mesela sandviç sarılan kâğıtları, ilan ve broşürleri; kola tenekeleri ve bira şişelerini, plastik içecek kutularını toplayıp bunları paraya çeviriyoruz. Yani kâğıt, teneke ve naylondan elde ettiğimiz gelir, yılda yaklaşık 40 milyar mark civarında. Bunu da olduğu gibi kültür işlerine ayırıyoruz" Çöp, kültürün hizmetindeydi yani... 70'li yıllarda da sevgili şair arkadaşım Yaşar Miraç ile Adnan Özer, hemşireleri örgütleyerek hastanelerden çöpe atılan renkli röntgen kâğıtlarını toplamışlar; 16 sayfalık şiir kitapları basmışlardı. Zamanın genç şairlerinden Turgay Fişekçi, Ahmet Erhan ile kendi şiirleri bu sarı, mavi, yeşil kâğıtların suretinde yayınlanmıştı. Gebze'de dört idealist doktorun çöpten sağladıkları geliri, sağlık hizmetine dönüştürmesi bu açıdan çok önemli... 'Çöp' denilen nesnenin, geri dönüşüm yoluyla işe yarar hale getirilmesi az başarı mıdır? Oysa biz, her şey gibi çöpü de 'özel'leştirdik. Günlük hayatımızın 'hurdalığa' dönüşmesinde bunun da bir payı yok mu?
Yayın tarihi: 15 Aralık 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/15/ct/durbas.html
Tüm hakları saklıdır.