Çağrılı olarak 70'li yıllarda Sovyetler Birliği'ne giden Fazıl Hüsnü Dağlarca, yaşadığı bir olayı anlatmıştı. Sovyet Yazarlar Birliği'nin anlayışına göre kültür, insanlığın ortak malıdır. Bu yüzden de telif hakkı ödemeden, her ülkeden istediği bir yapıtı Rusçaya çevirebilirler; Rusçadan çevrilen yapıtlar için de telif hakkı istemezler. Telif hakkı bütünüyle yok mudur? Vardır. Kitabı Rusçaya çevrilen yazar, telif hakkını alacak, ama bu parayı yalnızca Sovyetler Birliği içinde harcayabilecektir. Dağlarca'nın da şiirleri Rusçaya çevrilmiş ve büyük ilgi görmüştür. Moskova'da kaldığı otelde, komodinin üzerinde yüklü bir para bulur. Gerçi paraya gereksinimi yoktur ama rubleler de cüzdana sığmayacak kadardır. Moskova'yı gezmeye karar verir. Cüzdan, ruble doludur ama 'mihmandar' sorunu vardır. Dağlarca'ya göre seyahat bir özgürlük sorunudur. Oysa 'mihmandar' Dağlarca'ya Moskova'nın görünen yüzünü değil, kendi anlayışı ve beğenisine yansıyan görüntüsünü seyrettirecektir. Sabah, 'mihmandar'dan kurtulur. Devamını şöyle anlatacaktır: "Otelden çıktım, sokağın başında bir eczane var, deftere not ettim. Biraz gidince bir kitapçı gördüm, onu da yazdım deftere. Böylece, yol boyunca gördüğüm kilit noktalarını notlarıma ekleyerek bir süre dolaştım. Hatta, bizim Beyoğlu'nun üçüncü sınıf meyhanelerine benzeyen bir yer bulup, iki kadeh votka da içtim." Yol da böyledir işte, yolculuk da... 'Keşif' duygusu olmasa, yol neye yarar; yolculuk nerede başlar, nerede biter? Avrupa'nın birçok ülkesini dolaştım; Amerika'yı, Afrika'yı gördüm; Türkiye'nin 81 vilayetinden görmediğim kalmadı. Ama rehberim hep bu 'keşif' duygusu oldu. Günlerdir, Kamil Koç Otobüsleri A.Ş yayını
Anadolu'da (tarihe, kültüre, doğaya, insana) Yolculuk albümkitabının sayfalarına da işte bu 'keşif' duygusunun heyecanıyla bakmaktayım. Ceyda Taşdelen ile Deniz Yalım Kadıoğlu'nun yazılarıyla Faruk Akbaş'ın fotoğraflarından oluşan albüm-kitap tarih, doğa ve insanı odak alan kimliğiyle Anadolu coğrafyasının bir aynası niteliğinde... Çünkü okunan her cümle, bakılan her fotoğraf, insanı yeni bir 'keşif' gezisine kışkırtan bir çağrı mektubu... Güzelliği de burada... Bilinen 'gezi' kitapları vardır; kalacak yerinize, yediğiniz içtiğinize, gezip görebileceklerinize 'rehber' kitaplardır.
Anadolu'da Yolculuk albüm-kitabının bu kitaplardan bir ayrımı da şu; "gezi" kitapları niteliğinde bilginize bilgi eklemiyor; ruhunuza ses ve ışık veriyor. Yolculuğa, görüp gezmeye kışkırtıyor ruhunuzu... Kamil Koç'un bu kültürel katkısının öteki 'yol' ve 'yolculuk' kurumlarına da örnek olmasını dilerim. Yoksa yol nedir, yolculuk nedir?
Yayın tarihi: 3 Kasım 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/03/ct/haber,E8DC634FCC07444D91B8954484DA2136.html
Tüm hakları saklıdır.