UT
yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder.
SMS:
?UT
Pişmanlık tasası
Sivil sorumlular zaten arazi oldu. Lakin, kimi de bir bakıma siyaseten hesap vermiş sayılabilir, çünkü tasfiye oldu.
Askeri yetkili ve sorumlular ise yıllar sonra "özeleştiri" yapıyor.
Bugünkü askeri sorumlu ve yetkililer de, "eleştiri" yaparken, bir bakıma önceki dönemlerin siyasi ve askeri sorumlularını eleştiriyor, bir bakıma devlet adına da özeleştiri yapmış oluyor.
Şunu anlıyoruz:
Sayılar epey değişti ama;
1) 10 bin asker, polis, korucu, vatandaşın örgüt tarafından öldürüldüğü;
2) 20 bin "terör örgütü üyesinin ölü olarak ele geçirildiği";
3) Binlerce kişinin, örgüt üyeliği, örgüte yardım ve yataklıktan cezaevine gittiği;
4) Çok sayıda faili meçhul cinayetin işlendiği, insanların kayıplara karıştığı;
5) 12 Eylül sıkıyönetimlerinin, işkencelerinin üstüne yıllarca olağanüstü hal rejiminin hüküm sürdüğü;
6) Ülkenin onca insan kaybının yanı sıra, onlarca milyar dolarlık kaynağını, kıt kanaat gelirini, enerjisini, geleceğini tükettiği;
7) Köylerin boşaltıldığı, başta Diyarbakır olmak üzere, İstanbul'a kadar çok sayıda kentin zorunlu göçler, kaçışlar, umutsuzluk ve yoksullukla şiştiği;
8) Dört bir yanda onbinlerce ailenin, şehit anası, babası, evladı yakını; (sakat) gazi ailesi; ölü, mahkum, tutuklu, kaçak, dağdaki "terörist" ailesi olarak acıdan acıya sürüklendiği;
9) Devletin uluslararası mahkeme ve platformlarda, haklı ve haksız sık sık mahkum edildiği; tazminat, bedel ödediği;
10) "Türkiye üstünde oyunlar"ın daha mümkün, daha manipüle edilebilir hale geldiği;
11) Ne aşırı baskının ne kendinden menkul, iyi düşünülmemiş, hemen geri adım atılabilen "açılımlar"ın işe yaramadığı onca yıl;
Maddelere istediğinizi ekleyin, istediğinizi çıkarın ama;
İşte, öyle süren ve bitmeyen bir dönem, meğer ne çok yanlışlıkla da doluymuş.
"Terörün pişmanlıktan uzak şiddeti" ile DTP ve tüm seleflerinin, örgüte ne kadar yakınlarsa "hakiki özeleştiri" ye, içten pişmanlıklara o denli uzak duruş ve savruluşlarını bir kenara koyalım.
"Devlet" in, şimdi "en yetkili, en rütbeli emekli ve görevdeki askerler" tarafından da dile getirilen, insani, hukuki, siyasi, askeri hatalarının "pişmanlığı" bize ne anlatmalı, ne öğretmeli?
12 Eylül'ün Diyarbakır Cezaevi ile işkenceleri yanlışmış.
Kürtçe'nin kaskatı yasaklanması yanlışmış.
Tarih öğretimi ve anlatımının bir çok yönü yanlışmış.
Dağa çıkışları, örgüte katılımları önleyemeyen politikalar yanlışmış.
İnsan hakları, özgürlük, demokrasi, barış gibi "değerler" i "terör örgütü propagandası" na kaptırmak yanlışmış.
"Halkla terör örgütü arasındaki" bağı kıramamak, "vatandaşla teröristi karıştırmak" yanlışmış.
Örgütün siyasallaşmasının önlenememesi yanlışmış.
Elbette onca can verilirken, acılar çekilirken "doğrular" da yapılmış olmalı.
Ancak, bu kadar yanlışın "pişmanlık yasası" nedir?
Bu kadar yanlışın siyasi, idari, askeri sorumluları, "Eve dönüş" yaparken, onlara emanet edilmiş devlet, Meclis, yasama, yargı, askeri, ekonomik sorumlulukların (ve makam, rütbe gibi onurların) ağırlığı kadar manevi, siyasi, idari, hukuki bir hesap vermiş midir? Bir "pişmanlık tasası" olsun, ne derecedir?
Belki sıkıcı ama önemli bir sorunun iki yüzü şu:
1. DTP; Meclis'te, yurtta, bölgede "siyasi temsilci" olsunlar diye oy vermiş 1.5 milyon seçmeni, onların çoluk çocuğunu "kafadan örgüt yandaşı" gibi görebilme hakkına (ve vicdanına) sahip mi?
2. "PKK Meclis'te" denirken, "3 ila 5 bin mensubu olan terör örgütü" yerine, 1.5 milyon oyu, yüz binlerce, milyonlarca destekçisi olan bir "terör örgütü"nden bahsetmek akıllı, makul, hukuki, doğru, meşru (ve yeniden yeni) bir devlet politikası mı?
Yayın tarihi: 14 Aralık 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/14//talu.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.