Bu kitabı belki 6 aydır sizlerle paylaşmak istiyordum ama önce Türkiye'de ve Türkçe yayınlanmasını bekledim. Eat, Pray, Love (Ye, Dua et, Sev); New York Times'ın en çok satan kitaplar listesinde tam 44 haftadır ilk sırada. Amerika'da hadise haline gelen bu kitap için kadınlar partiler düzenleyip, kitabı ve kendi hayatlarındaki etkisini tartışıyorlar. Kitabı okuyanlar sanki 'kendi hayalimin ne olduğunu bulmak istiyorum' düğmelerine basılmış gibi harekete geçiyor. Yazar Elizabeth Gilbert 'Secret'ta olduğu gibi sizi mutluluğu nasıl yakalayacağınıza dair yönlendirmiyor. Gilbert; çoğumuzun gurur yapıp paylaşamadığı, karakterimizin bizi ve çevremizdekilerle ilişkilerimizi sabote eden rahatsız edici yönlerini sanki sohbet eder, doğal, zekice ve komik bir şekilde anlatıyor. Okudukça sanki üzerinizden mahalle baskısının ve kendi savunma sisteminizin yükünün kalktığını, ferahladığınızı hissediyorsunuz. Her kadın Elizabeth Gilbert'in tecrübesinden bir parça bulabilir kendi hayatında. Gilbert bu kitabı ruhsal açıdan dibe vurduğu bir dönemde yazmaya başlamış. Dibe vurduğu yerden tekrar yukarıya tırmanmak için...
ÜÇ ÜLKEYİ GEZMİŞ 31 yaşındaki evli ve kariyer sahibi Elizabeth, pek çok kadının gıpta edeceği bir yaşantıya sahipken, bu hayatın içinde kendini kapana kısılmış gibi hissediyormuş. Elizabeth o dönemde kocalarından ayrılmak isteyen diğer modern kadınların kendisine gelip, "Neden şikayet ediyorum, kocam beni dövmüyor ki" dediklerini belirterek, "Benim arzuladığım hayat sadece dövülmemek değildi" diyor. Yazar zamanla kendine, 'Kimin hayatını yaşıyorum?','Bunlar kimin değerleri?', 'Kiminle evliyim?', 'İstediğim gerçekten bu mu?' gibi insanın içini yakan ama ne istediğini netleştirecek sorular sormaya başlamış. Bütün psikolojik baskılara ve suçluluk hissine rağmen kocasını terkedip, iç ve dış dünyasının dengesini biraz daha netleştirebileceği bir seyahate çıkmayı planlamış. Dünyanın en büyük zevklerinden biri olan yemek için İtalya, ruhsal gelişimi için Hindistan, hayatındaki zevk ve ruhsal gelişimi dengeleyebileceği yer olarak ise Endonezya'yı seçmiş. (Yazar olduğu ve seyahat tecrübelerini kitaba çevireceği için yayınevi bu seyahatinin masrafını karşılamış.)
ACELE ETMEK NİYE? Daha 20'li yaşlarımızda içimizdeki his, 'yarı evet, yarı hayır' bile olsa seçtiğimiz meslekten evliliğe ve ev satın almaya kadar pek çok kararı zaten olması gereken şeyler oldukları için ve o süreci yavaşlatmamak için fark etmeden veriyoruz. Yani 'Henüz bilmiyorum' veya 'Hazır değilim' diyebilme şansımız olduğunu hiç düşünmüyoruz. Ne istediğimizden emin olana kadar bir karar vermek zorunda olmadığımızı göremiyoruz. İnsan bir süre sonra kendisini yalnız ve doyumsuz hissediyor. Bu yüzden de kendimize kesinlikle yalnız kalmayacağımız bir düzen oturtuyoruz. Sürekli bir şeyle meşgul olma veya birisiyle beraber olma ihtiyacı kendimizle olmaya katlanamayışımızdan... İşte kitap bu ruh halimizi çok esprili ve çarpıcı bir şekilde yansıtıyor. Kitabı bitirdiğinizde aslında kendinizi anlamak için dünyayı dolaşmanız gerekmediği açıkça ortada. 'Neden büyük bir tutku ile yaşamıyorum?' diye soranlardansanız önce kendiniz için kurduğunuz hayat gerçekten istediğiniz hayat mı, bunu anlayın. Bana gelince; boşanmamdan Ashram tecrübeme, yazdığım kitaplarla kendimi bulmamdan hafta içinde en kutsal zamanımın haşlanmış kale salatası, panini ve çay eşliğinde yazılarımı yazmak olmasına kadar hayatımın pek çok yönü Elizabeth Gilbert'inkine paralel. İstediğim hayat maddi olarak daha küçük ama manevi olarak daha büyük. Ailem ve arkadaşlarımla geçirdiğim keyifli anlar, kendime ait bir alanım ve zamanım ve de kitaplarım olduğu sürece mutluyum. Liz'in de dediği gibi; Tabağımdakiler daha az olduğu sürece kendimin en iyisiyim."
Yayın tarihi: 8 Aralık 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/12/08/gny/demirkan.html
Tüm hakları saklıdır.