Doktor görüşü

DEPRESYON BELİRTİLERİ
Uykusuzluk ve dikkat azalması gibi belirtiler depresyonun gelişimi açısından öncü belirtilerdir. Diğer yaygın belirtileri şöyle sıralanabilir: Yorgunluk, huzursuzluk, bunaltı, duygusal değişkenlik, iştahsızlık, sık ağlamalar, sinirlilik, suçluluk ve yetersizlik duyguları, baş ağrısı, düşünce karışıklığı, aldırmazlık, konsantrasyon güçlüğü, ölüm korkuları, karamsarlık, ümitsizlik, çaresizlik, her zamanki aktivitelere ilgi kaybı.
(NOT: Günümüzde doğum sonrası depresyonda güvenle kullanabilen, süte minimum -bebeğe zarar vermeyecek- ölçüde geçen antidepresan var ama ilaç kullanımını, emzirme aralıklarını da belirleyerek belirlemek daha sağlıklı.)

Eşin desteği daha önemli ve anlamlıdır
Prof. Dr. Sezai Şahmay (Jinekolog)
Çocuğun istenip istenmemesi, aile içi şiddet, koca, hala veya kayınvalide baskısı gibi durumlar kadınların loğusalıkta depresyon yaşamasına yol açabilir. Bu dönemde yaşanan depresyonun belirgin nedeni tam bilinemese de, ruhsal durumu dengede olmayan kişilerde daha çok görüldüğünü söyleyebilirim. Lohusalığın sürdüğü en az 40 günlük dönemde anneler daha hassas olur. Hem duygusal anlamda hem de fiziksel olarak belli hastalıklara karşı yatkınlıkları artar. Bu dönemde bu nedenle annelere biz kendilerini iyi hissetseler bile istiharat etmelerini öneriyoruz. Doğum sonrası depresyonu 3-5 ay gibi bir sürede geçer. Bu dönemde doktordan destek alınabilir. Ancak eşin desteği daha önemli ve anlamlıdır.

Ciddi ve yaşamı tehdit edici olabilir
Prof. Dr. Sedat Özkan (Liyezon Psikiyatristi)
Doğumdan sonraki ilk 6 ayda, kadın hayatındaki diğer dönemlere oranla psikiyatrik bozuklukların görülme sıklığı yükselir. Doğum sonrası ruhsal reaksiyonların ortaya çıkışında, biyolojik ve hormonal nedenler, ailesel faktörler ve psikososyal durum önemlidir. Annede karşılaşılacak psikiyatrik bozukluklar; annelik hüznü (Postpartum blues), doğum sonrası depresyonu (Postpartum depresyon) ve doğum sonrası psikozu (Postpartum psikoz) olarak değerlendirilir. Doğum sonrası depresyonu, kadınların yüzde 12-16'sında görülen, ciddi ve yaşamı tehdit edici bir bozukluktur. Tedavisi için gerekiyorsa ilaç verilir. Duygusal destek ve paylaşım, özellikle eşi tarafından sağlanacak yardım, en merkezidir.