Ülkemizde uyuşturucuya başlama yaşı 12'ye düşmüş. Bunun Türkçe'si, "geleceğimizin zehirlenmesi" dir. Ne savaş tehlikesi, ne küresel ısınma, ne ekonomik kriz beklentisi ne de deprem... Bence geleceğimizi tehdit eden en büyük, en karanlık tehlike, gençliğin uyuşturulmasıdır. Çünkü uyuşan bir gençlik, diğer tehlikelerle asla mücadele edemez... Bu büyük tehlikeyi en önce kavrayan ve bununla mücadele etmeyi şiar edinen kurumlardan biri de TRT. Kamu yayıncılığı yapmanın sosyal sorumluluğuyla bu sezon ekranlarını adeta madde bağımlılığıyla mücadeleye adayan TRT'nin bu tavrını yürekten destekliyorum. Desteğimin sadece "yazıda" kalmaması için geçen pazar günü TRT 1'de yayınlanan "Emin misiniz?" adlı programa konuk olarak katılıp, elimin erdiğince, dilimin döndüğünce bu mücadeleye omuz vermeye çalıştım. "Emin misiniz?" hem madde bağımlılığından kurtulmaya çalışan kişilere ve onların ailelerine yol gösteren bir rehber hem de tehlikeden korunma yöntemlerini anlatan bir "koruyucu hekimlik" görevi üstleniyor. Bu haliyle keşke özel kanalların prime time kuşağında yayınlanabilse... Uyuşturucu ile mücadeleyi vatan savunmasının bir cephesi olarak konumlandırıyorum. Zira Türkiye'de uyuşturucudan kazanılan paranın çok büyük bir kısmı, bölücü örgütlerin kasasına giriyor. O örgütler bu kirli parayla mayın alıyor, roket alıyor ve Mehmetçiğe karşı kullanıyor. Yani, çifte yıkım. Hem gençlerimizi zehirleyip, yarınlarımıza ipotek koyuyor, hem de kirli savaşı için kendisine finans sağlıyor. Bu da demek oluyor ki, uyuşturucunun pençesinden kurtardığımız ya da madde bağımlılığına son verdiğimiz her can ile aynı zamanda bir Mehmetçiğin de canını kurtarmış oluyoruz. Bu çabaya herkesin ortak olması lazım. Ebeveynlerin, politikacıların, yerel yöneticilerin, medya mensuplarının, bilim adamlarının, askerlerin, sanatçıların, yapımcıların, kısaca herkesin... PKK'nın kirli uyuşturucu trafiğini açığa çıkaran Arena'ya, Objektif'e, Deşifre'ye, Haber Özel'e, Muhabir'e lojistik destek sağlamalıyız. Bugüne kadar ülkemizde çekilen en etkileyici uyuşturucu karşıtı film olan Pars: Kiraz Operasyonu'nu diziye dönüştürmeye hazırlanan yapımcı Osman Sınav'ı yüreklendirmeliyiz. "Emin misiniz?" gibi programlara ter akıtanları (Prof. İlhan Yargıcı, Tülay Tüzün, Figen Aktar) her fırsatta onurlandırmalıyız. Anne-babaları; evlatlarını bekleyen büyük tehlike için en etkin şekilde uyarmalı, bilgilendirmeliyiz. Islah ve rehabilitasyon çalışmalarına gerekirse "bilfiil" katılmalıyız. Analar, İstiklâl Savaşı'nda cepheye omuzlarında mermi taşımışlardı. Durum, o günlerden hiç de farklı değil. Uyuşturucuya karşı durmak; elde silah, sınırda nöbet tutmak ile eşdeğer. Öyleyse, haydi nöbete...
Bugünkü Tüm Yazıları
Vatan böyle de savunulur!..
Yayın tarihi: 23 Kasım 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/23/gny/aytug.html
Tüm hakları saklıdır.