Türkiye ve İtalya arasında "ikinci bahar"
PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 1998'de İtalya'ya gelişi ile gerilen ve İtalyan hükümetinin Öcalan'ı Türkiye'ye teslim etmemesi sonucunda kopma noktasına gelen Türkiye-İtalya ilişkileri, ikinci baharını yaşıyor.
Öcalan'ın İtalya'da bulunduğu dönemde Başbakanlık koltuğunda bulanan ve Türkiye'de kendisine karşı birçok protesto eylemi düzenlenen Massimo D'alema, bugün İtalya Dışişleri Bakanı olarak Türkiye'nin terörle mücadelesine tam destek verdiklerini söyledi. D'alema, "Türkiye'nin maruz kaldığı terörist faaliyetleri en ağır şekilde mahkum ediyor ve kınıyoruz" dedi.
Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan da, Türkiye ve İtalya arasındaki siyasi ilişkilerin, hem ikili hem de uluslararası düzeyde sağlam temeller üzerine geliştiğine vurgu yaparak, "İlişkilerimizin ulaştığı bu seviye, iki ülke arasındaki kültürel, ticari, ekonomik işbirliğini de güçlendirmektedir. Bir bütün olarak bakıldığında ilişkilerimizin gelecek için büyük bir gelişim potansiyeli bulunmaktadır. İtalya, Türk ekonomisi açısından katkısı vazgeçilemeyecek değerde bir ortaktır" diye konuştu.
TÜRK-İTALYAN ÜNİVERSİTESİ KURULUYOR
D'alema ve Babacan, Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi, İtalya Jeopolitik Düşünce Dergisi ve İtalyan Unicredit Bankasının işbirliğiyle Conrad Otelinde düzenlenen 4. Türk-İtalyan Forumunun açılışında biraraya geldi. Forumun açılışında konuşan ve ardından yaklaşık bir saat başbaşa görüşen bakanlar, daha sonra düzenledikleri basın toplantısında terörle mücadele ve Türkiye'nin AB üyeliği konusunda işbirliği mesajları verdiler. Bu arada, forum kapsamında, İstanbul'da bir "Türk-İtalyan Üniversitesi" kurulması kararlaştırıldı. D'alema ve Babacan, bu yönde hazırlanan ortak bildiriye imza attı.
"AB, TÜRKİYE İLE KÜRESEL GÜÇ OLACAK"
Babacan, toplantıda yaptığı konuşmada, AB'nin Türkiye'yi üyeliğe kabul etmesiyle siyasi, ekonomik ve askeri açıdan yepyeni bir döneme gireceğine işaret ederek, AB'nin Türkiye'nin üyeliği ile küresel bir güç haline geleceğinin altını çizdi. Türkiye'nin AB üyelik sürecinin geri dönülemez bir noktaya geldiğine dikkat çeken Babacan, "Türkiye'nin önünde sonradan konulan ve hakkaniyet ölçüleri ile bağdaşmayan suni engeller olabilmektedir ve bu engellerin aşılmasında Türkiye'nin dostlarından, destekten öte yüksek sesli bir mücadele sergilemelerini beklemekteyiz" dedi.
"İTALYA, TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN VAZGEÇİLMEZ ORTAK"
Türkiye ile İtalya arasında son yıllarda artarak devam eden sıcak ilişkilere de değinen Babacan, İtalya'nın Türkiye ekonomisi için vazgeçilmez bir ortak olduğunu, Türkiye'de yatırım yapan İtalyan firmalarının sayısının 450'yi geçtiğini kaydetti. İki ülke arasındaki enerji işbirliğinin de önemini dile getiren Babacan, "Ülkelerimiz arasında her alanda ilişkiler ve insani temaslar gelişmekte ve bunu görmek de bizi mutlu etmektedir" diye konuştu. Babacan, siyasi, ekonomik ve kültürel anlamda geliştirilen işbirliği ortamının daha da güçlenmesi için iki ülke STK'larının, parlementerlerinin ve işadamlarının daha sık biraraya gelmesenini önemine vurgu yaptı.
"AB YOLUNDA REFORMLARA DEVAM EDECEĞİZ"
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Babacan, Türkiye'nin AB üyelik sürecine ilişkin bir soruya, "Zor bir süreç. Uzun, ince, inişli çıkışlı bir yol. Ama müzakerelerden çıkacak tek sonuç üyeliktir. başka birşey değil" dedi. Üyelik sürecinin uzayıp kısalmasının Türkiye'nin hızına ve AB içinde işleyişie ilişkin sıkıntılara bağlı olduğunu dile etiren Babacan, "Reformlara hızla devam ediyoruz. Bir yandan müktesebatı ilişkin teknik reformlar devam ederken öte yandan siyasi reformlar üzerinde çalışıyoruz. Birinci sınıf bir demokrasi olmak için reformlarımızı kararlılıkla hayata geçireceğiz" diye konuştu.
"İRAN, DOST VE KOMŞU ÜLKE"
Babacan, İtalyan bir gazetecinin Türkiye-İran ilişkilerine yönelik sorusuna karşılık, İran'ın Türkiye için dost ve komşu ülkelerden biri olduğunu ve Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacının önemli bir kısmını karşıladığını ifade etti. Babacan, İran'ın nükleer faaliyetlerine ilişkin olarak ise, "Türkiye, bağımsız ve egemen her ülkenin nükleer enerjiyi barışçıl amaçlarla kullanması gerektiğini savunur. Ama bölgemizde bunun tersi bir duruma karşıyız. İran'ın nükleer programından kaynaklanan sorunlar var ama bunun çözüm yolu diploması olmalıdır" diye konuştu.
"HÜKÜMET BAŞKANLARIMIZ HER YIL BİRARAYA GELECEK"
İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Massimo D'Alema da, bu yıl dördüncüsü düzenlenen forum kapsamında iki ülke arasında her yıl hükümet başkanları düzeyinde biraraya gelinmesi yönünde görüş birliğine varıldığını söyledi. İtalya'nın az sayıda ülke ile böylesine yakın ilişkilere girdiğine dikkat çeken D'alema, "Türkiye ile ortak menfaatlerimiz var. Stratejik menfaatlerimiz var. Fakat bu ifade sadece retorik bir ifade olarak algılanmamalı. Gerçekten bunun teyidini sürekli olarak görüyoruz. Ekonomik, sosyal, siyasi, kültürel konularda sürekli ortak menfaatlerimiz var'' dedi.
"KIŞKIRTMALARA BİLGELİKLE KARŞILIK VERİN"
İtalya'nın Türkiye'nin maruz kaldığı terörist saldırıları en ağır şekilde mahkum ettiğini ve kınadığını vurgulayan D'alema, Türkiye'nin uluslararası destekle, istikrar ve otokontrol anlayışıyla bu saldırılara göğüs germesi gerektiğinin altını çizdi. D'alema, Türkiye kamuoyundan yükselen tepkilerin son derece haklı ve yerinde olduğunu ifade ederek, "Ama aynı zamanda itidal ile, kışkırtmalara bilgelikle karşılık vermenizi arzuluyoruz. Türkiye'nin kendini koruma hakkı vardır ve bu tartışılamaz" diye konuştu.
"TÜRKİYE'NİN ENERJİDEKİ KİLİT ROLÜ TARTIŞILMAZ"
İki ülke arasında enerji alanında yapılan işbirliğine de değinen D'alema, Türkiye ile bu alanda ortak çalışma yapmanın kendileri açısından stratejik önemi bulunduğunu belirterek, ancak İtalya'nın enerjide dışa bağımlı bir ülke olarak tedarik kanallarını çeşitlendirme zorunluluğu bulunduğuna dikkat çekti.
D'alema, "Rusya ile Bulgaristan üzerinden gerçekleştireceğimiz boru hattı projesi, Türkiye ile ortak çalışmalarımızı arka plana attığımız anlamına gelmiyor. Rusya dün olduğu gibi yarın da ana tedarikçilerimizden biri olmaya devam edecek. Bizim çalıştığımız projeler alternatif değil, çeşitlendirme zorunluluğundan kaynaklanıyor. Türkiye'nin enerji konusundaki kilit rolü tartışılmaz" değerlendirmesinde bulundu.
"301. MADDENİN DEĞİŞECEĞİNİ UMUYORUZ"
Türkiye'nin AB üyeliğini sonuna kadar desteklediklerini her seferinde dile getirdiklerini hatırlatan D'alema, "Artık Türkiye'nin AB üyesi olması yolunda tabana yayılmış bir kamuoyu görüşü İtalya'da mevcut. Bu, reform süreci tamamlandığında çok daha ileri gidecektir" dedi. Türkiye'nin AB'ye katılmasının şart olduğunu ifade eden D'alema, Avrupa Komisyonu'nun Türkiye'ye ilişkin son raporunun önemli bir teşvik mesajı içerdiğini, içinden geçilen siyasi süreç nedeniyle yavaşlayan reformların seçimden sonra yoğunlaşacağı düşüncesinde olduklarını kaydetti. D'alema, 301. maddeye ilişkin olarak ise, 301. maddenin sembolik bir madde olduğunu, ancak değiştirilmesini umduklarını sözlerine ekledi.
"UMARIM ANNAPOLİS, SADECE FOTOĞRAF VESİLESİ OLMAZ"
D'alema, Türkiye'nin bölgesinde barışı ve huzuru tesis etmek için var gücüyle çalıştığına dikkat çekerek, "Türkiye, çok çeşitli yönlerden, çok önemli roller oynayacak yeteneğe sahip bir ülke. Ayrıca Türkiye'nin bütün Orta Doğu'da anahtar ülkelerle çok iyi ilişkiler içinde olduğunu unutmamalıyız" diye konuştu.
Türkiye'nin İsrail-Filistin, Lübnan ve Irak gibi sorunlu bölgelerde insiyatif alarak barışa katkı sunmaya çabaladığını ifade eden D'alema, 27 Kasım 2007 tarihinde Annapolis'te Orta Doğu konusunda yapılacak görüşmelerde Türkiye'nin de önemli bir katkı sunacağını söyledi. D'alema, "Bu tarihi vesileyle barış sürecinin başlayacağını umuyoruz. Bunun sadece bir fotoğraf vesilesi olmamasını temenni ediyoruz. Bizim için omuz omuza çalışma vesilesi olacağını ve ortak amacımızı gerçekleştireceğimizi umuyoruz. Barış sürecinden barış anlaşmasına geçeceğiz" diye konuştu.
(ANKA)
Yayın tarihi: 22 Kasım 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/22//haber,87BA7CBD42C64DF3B447561A89229A08.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.