Bugün CHP'de olanlar geçmişten beri olanlardan bir parmak bile farklı değil. Her kurultay öncesinde yaşananlar bir kez daha tekrar ediliyor. Bu verimsiz, yararsız, beyhude oluşumların altında yatan çok önemli iki neden var.
İdeolojik tıkanma CHP'nin asli sorunu ideolojik tıkanmadır. Bu tıkanma CHP'nin
eylemiyle söylemi arasındaki farktan kaynaklanıyor. CHP kendini sosyal demokrat bir parti olarak tanımlıyor. Bu onun söylemi. Fakat açıklıkla görülüyor ki, değil. CHP Kemalist bir partidir. Bu çelişki çok önemli bir sonuca ve koşula işaret ediyor.
Sosyal demokrasi, hele bugünün dünyasında ve Türkiye'sinde keskin bir dönüşüm ihtiyacının ifadesi ve uygulamasıdır. Bugün dünyanın birçok yerinde iktidarda olan ve kendini solda konumlamış partiler bir politika içinde bulunuyor. Üstelik bu ikili bir süreç. Bir yandan Yeni Sağ siyasetlerin 1980'den başlayarak oluşturduğu dünyayı değiştirmeye, onun yarattığı tahribatı gidermeye çalışıyor, bunu ahlaki, siyasi ve sosyokültürel bir zeminde gerçekleştiriyorlar. Öte yandan da o politikaların ötesinde büyümeden, refahtan yana bir politikayı özgürlükeşitlikkardeşlikten taviz vermeyen bir anlayışla ortaya koyuyorlar.
Buna mukabil, kendi içinde ve genetik yapısında önemli bir toplumsal dönüşüm anlayışını barındırsa bile bugün vardığı noktada benim 4. Kemalizm diye nitelendirdiğim haliyle CHP ideolojisi bütünü bütününe statükocu bir siyasete tekabül etmektedir. Sosyal demokrasinin bugünkü pozisyonunda sahip olması gereken sivilliğe karşı 4. Kemalizm devleti savunmaktadır. Sivillik bugün yeni bir demokrasi anlayışına tekabül ederken devlet eksenli politikalar organik bir toplum anlayışını savunmaktadır.
Tek adam partisi CHP, belki gene farkında değildir ama, ideolojisinin bir sonucu olarak
tek adam partisine dönüşmüştür.
Doğaldır; çünkü, 4. Kemalizmin sahip olduğu demokrasiye uzak, statükocu model tek adamlığın anti demokratik uygulamasını parti içinde mubah görür. Bu neredeyse organik bir gerçektir ve CHP'nin tek tutarlı olduğu nokta budur .
Başlangıçta daha Leninist bir model üstüne oturduysa da CHP bugün bütünüyle Stalinist bir anlayışla yönetilmektedir. Tek adamın kıyıcılığı o kadar açıktır ki, yeniden siyasete doğduğu günden bugüne CHP her kurultayda Baykal'a karşı bir aday bulmuş, kurultay sonrasında da partiden üç beş kişinin ihracıyla karşılaşmıştır. Kısacası CHP küçülmelerin partisidir.
Ve şimdi... Şimdi, düne kadar CHP'de genel başkanlığın her türlü söylemseleylemsel sistematiğini kabul eden ve tavizsizce uygulayan kadrolar "CHP değişmelidir" diyerek genel başkanlığa aday oluyor. Ağlamak mı gülmek mi gerektiğine insan karar veremiyor. Hele ana iddia "CHP sağcılaştırılıyor" olunca insan daha da şaşırıyor. Bu, hiçbir biriminde reel bir siyaset üretemeyen bir partinin hazin durumudur. Bırakın toplumu, bu hareketlerin parti içinde bile inandırıcılığı yoktur. Ne bir düşünsel hazırlık ne bir siyasal fark bu kişileri bugüne taşımıştır. Bugünkü çıkış bütünüyle basit bir iktidar hırsıdır. Oysa farklı bir yaklaşımla başlansaydı her şey çok daha farklı olabilirdi.
Ne olabilirdi, ne olmalıdır derseniz, onu cumaya anlatayım.
Yayın tarihi: 21 Kasım 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/21//haber,F1144075FE494053B9ED1DAFCFDD0534.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.