kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Kasım 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
TAP Vakfı Başkanı Caroline Koç, çamaşır evini dolaşarak kadınların dertlerini dinledi.

Önce annelik sonra çamaşır

ECE KOÇAL
TAP Vakfı tarafından gerçekleştirilen 'Güvenli Annelik' projesiyle birlikte Diyarbakır'daki gebe ve loğusalara eğitim veriliyor. Sağlıklı anne ve çocukları hedefleyen projeden yararlanan kadınlar, ücretsiz olarak çamaşır evlerini de kullanıyor..
İLİŞKİLİ HABERLER
Önce annelik sonra çamaşır
Hayatları boyunca, ortalama altı doğum yapıyorlar. Bunların çoğunluğu evde, sağlık personeli olmadan gerçekleşiyor. Evin bir köşesinde hiçbir yardım almadan kendi kendine doğum yapanların sayısı da azımsanmayacak kadar çok. Bu kadar sağlıksız şartlarda ve sıklıkta doğum yaptıkları için hem bebeklerine hem kendilerine zarar veriyorlar. Öyle ki bu yıl ekim ayına kadar Diyarbakır'da bu sebeplerden 16 anne hayatını kaybetti. Bunları engellemek için nisan ayından beri Diyarbakır'da 'Güvenli Annelik Projesi' gerçekleştiriliyor. Türkiye Aile Planlaması (TAP) Vakfı'nın Aygaz'ın desteğiyle yürüttüğü projede, DİKASUM (Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi) işbirliği yapıyor.

3 BİN KADIN FAYDALANIYOR
Mart 2007 tarihinde başlayan projenin hedefi, Diyarbakır'daki gebe ve loğusaları kayıt altına almak ve onlara eğitim vermek. Proje ilk başta şehirdeki üç gecekondu mahallesinde hizmet veren çamaşır evlerinde uygulanmaya başlamış. Beyaz Kelebekler adı verilen çamaşır evleri, dört yıldır hizmet veriyor. DİKASUM koordinatörü Handan Coşkun çamaşır evlerine haftada 3 bin kadının geldiğini anlatıyor: "Buraya gelen tüm kadınlar çamaşır yıkamanın yanı sıra diğer faaliyetlerden de faydalanıyor. Okumayazma, aile planlaması, üretim sağlığı gibi eğitimler veriliyor." Güvenli Annelik Projesi ilk başta bu çamaşır evlerinde uygulandı. Buraya gelen kadınlar arasında gebe ve loğusa olanlar tespit edildi. Daha sonra bu üç bölgede ev ev dolaşıldı. Projenin bitmesine altı ay daha olduğu için 40 bin kişilik nüfusu kapsayan 19 mahallede çalışma hâlâ yürütülüyor. Gebe ve loğusaların tespitinde kadınların bir kısmı eğitim veren kadınlarla konuşmaktan çekinmiyor. Ama kocası izin vermediği için pencereden konuşmak zorunda kaldıkları kadınlar da oluyor. Aralarında şiddet görenler de var, şimdiye kadar hep kız çocuğu doğurduğu için hiç doktora götürülmemiş olanlar da... Sekiz çocuğu olup, "Ben çocuk doğurmazsam, kocam beni kadın olarak görmez; üzerime kuma almam gerekir. O yüzden ben doğurmalıyım," diyen kadınlarla da karşılaşmışlar. Çocuğunu düşürmek için damdan atlayıp, hamilelik dönemini ayağı alçıda geçiren kadına bile rastlanıyor. Bölgede ekonomik anlamda büyük sıkıntı olduğu için kadınlar hamilelik ve loğusalık dönemlerinde yeterli beslenemiyorlar. "Biz kadınlara düzenli beslenmenin önemini anlatırken, 'İki yıldır yoğurt yiyemedim,' diyenler çıkıyor," diyor eğitici kadınlar. Bu eğiticiler bir gebeyi dört kez, bir loğusayı üç kez ziyaret ediyor. Şimdiye kadar 779 gebe ve loğusaya ulaşılmış. Verilere göre, bu projeyle birlikte sağlık ocaklarına giden kadınların sayısında artış var. Diyarbakır'ın Benusen Mahallesi'nde yer alan çamaşır evine gittiğimizde bir tarafta çamaşır yıkayan, diğer tarafta da işlerini bitirip çay molası vermiş kadınlar bizi karşılıyor. Her biri buranın çamaşır yıkadıkları bir yerden öte, neredeyse ikinci evleri olduğunu anlatıyor. Örneğin Sevda Çiçek (27), haftada bir kez buraya gelip çamaşır yıkadığını anlatıyor. 18 yaşında evlenmiş; beş çocuğu var ve hepsi erkek. İlk oğlu küçükken havale geçirdiği için engelli. En küçük oğlu, çamaşır evindeki anaokuluna gidiyor. "Evde çamaşır makinesi olmadığı için burasının bize çok faydası oldu. Yeni annelere verilen eğitimden faydalandım. Doğum kontrol yöntemleri konusunda bilgi verdiler. Artık başka çocuğum olmasını istemiyorum. Aslında bir kızım olsun isterdim ama..." Üç çocuk annesi olan Havva Bayram ise en küçük çocuğunu her gün buraya getirdiği için, burada çok zaman geçiriyor. "Burası bizim için bir çamaşır evinden çok destek evi gibi. Burada psikolojik tedavi de gördüm. Çünkü eşim dört yıl önce cezaevine girdi. (...) 16 yıllık evliyim; bu kadar çocuk yeter. Neden o kadar doğururlar anlamıyorum. Ben bir elmayı beşe bölmektense, tek başıma yemek isterim." Üç çocuk annesi olan Gülen Şen ise bu proje sayesinde ilk kez son gebeliğinde kendini gerçekten gebe gibi hissettiğini söylüyor. "Meğerse bundan önce gerekli testlerin hiçbirini yaptırmamışım," diyor.
Haberin fotoğrafları