Dün akşam açıklanan eylül ayı cari açık verileri beklenenden yüksek çıktı ve yıllık bazda açığı 33.2 milyar dolardan 34.4 milyar dolara çıkardı. Bu artışta sadece eylül değil geçmişe yönelik yapılan yukarı yönlü 888 milyon dolarlık revizyon da etkili oldu. Böylece Türkiye ilk kez cari açıkta 34 milyar doların üzerine adım attı. Yıl sonunda beklenen cari açık ise 36.4 milyar dolar.
Cari açık konusunda gelecek için iyimser olmayı zorlaştıran gelişmeler de gündemde. Dünyada emtia fiyatları tırmanıyor. Türkiye'yi en çok ilgilendireni ise petrol. Petrol fiyatlarının 100 dolara dayanmasını bir finansal piyasa göstergesi izler gibiyiz. Artışların Türkiye ekonomisine ve insanlarına getirdiği yükleri pek hissetmedik. Petrol fiyatlarından dolayı cari açık büyüdü ama dışarıdan yoğun sermaye girişi ile bu çok kolayca finanse edildi.
Dünya petrol fiyatlarındaki bu yükselişin yurt içine aynı ölçüde yansımasını döviz kurundaki düşüş sınırladı. Bu nedenle petrol fiyatlarının artışının bugüne kadar enflasyona ve halkın cebine yansıması da kısıtlı oldu.
-
Gecikmeli etki- Ama bu hep böyle gitmeyebilir. Çünkü petrol fiyatlarındaki artış son aylarda çok hızlandı. Yılbaşında 57 dolarlık fiyat 97 dolara çıktı ve yüzde 70 arttı. Dolar YTL karşısında ise 1.4124 YTL'den 1.1773'e indi ve yüzde 17 değer kaybetti. Bunun yanında finansal piyasalardaki petrol fiyatlarının, Türkiye'nin ithal ettiği petrolün fiyatına yansıması 69 ayı buluyor. Yani bu fiyat düzeyleri kalıcı olacaksa Türkiye'ye bunun faturası 69 ay sonra çıkmaya başlayacak. Gecikmeli bir etki söz konusu olacak. Dış ticarete, benzin fiyatlarına hatta doğalgaz fiyatlarına yansıması benzer bir süreyi alacak.
-
Piyasalara bağımlılık- Türkiye 2008 yılı için ortalama petrol fiyatını 70.5 dolar olarak tahmin etti. Hesaplarını buna göre yaptı. Tabii petrol fiyatlarındaki artışın Türkiye'ye faturası sadece akaryakıtla olmuyor. Doğalgaz fiyatları da petrole bağlı.
Elektrik üretiminin yaklaşık yarısını doğalgazla yapıyoruz. Bu durum Türkiye'ye özgü. Türkiye'nin petrol, doğalgaz ve akaryakıta bağlı yıllık enerji faturası geçen yıl 28.5 milyar dolar idi. Bu yıl 32.5 milyar doları bulması bekleniyor. Ama sanki daha yukarıda bir gerçekleşme olacak gibi. Bu fiyat artışları ile gelecek yılki faturanın çok daha yukarı gitmesi beklenebilir. Bu da cari açığı aynı ölçüde büyütücü etki yapar.
Fiyat artışlarından gelecek dönemde nasıl etkileceğimizi cari açığı finanse etmek için küresel koşulların aynı uygunlukta olup olmayacağı belirleyecek. Son küresel piyasa gelişmeleri insanı daha çok olumsuz tarafa itiyor ama olabilir de olmayabilir de. Bu konuda belli bir riskin bulunduğu bir gerçek.
-
Döviz kuruna bağımlılık- Dış fiyat artışlarının yurt içine aynı ölçüde yansımasını ve dolayısıyla enflasyonu etkilemesini şimdiye kadar düşen döviz kurları önledi.
Döviz kurlarının bundan sonraki seyri de geçmişteki gibi olmalı ki, benzer avantajlı durumumuz devam etsin. Yani petrol fiyatları yüksek kalacaksa bundan olumsuz etkilenmemizin derecesini dışardan gelecek sermaye ve döviz kuru belirleyecek. Yoksa dış fiyatlar yanında kurlar ve dış sermaye gelecek dönemde yardım etmeyecekse, petrol ve enerjide büyük ölçüde dışa bağımlılığımızdan dolayı bunun ekonomik verileri negatif etkilemesi kaçınılmaz olur. Bunu da küresel piyasalar önceden görür ve Türkiye'yi diğer gelişmekte olan piyasalardan ayrıştırabilirler.
- Sonuç- "Tanrı bedelini ödemek kaydıyla her şeyi verir" Leonardo da Vinci
Yayın tarihi: 9 Kasım 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/09//haber,797DF6E8EE8643678DBF9460A854ED71.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.