Facebook hayatlarımızı fena kapladı. Ama durum feci! O bizim hayatımızı kapladıkça, hayatın diğer alanları bizi dışında bırakıyor. Geçen gün, Nişantaşı'nda bir kafede oturuyoruz, masadan masaya bu konu konuşuluyordu: Seni facebook'a davet ettim... Sen facebook'ta mısın? Gazetede ise zaten her gün bir haberini yapıyoruz. Yani ne kadar dışında olsam da, uzağında kalmam mümkün değil. Ama biraz inceleyince, bu sanal çılgınlığın yerini çok da sanal olmayan bir kabusa bırakabileceğini görüyorsunuz. Çünkü seks grupları almış başını gidiyor. Kontrol yok, hiçbir şey yok. Haydi bakayım, koruyabiliyor musunuz çocuklarınızı... (Sex yazarak arama yaptığınızda, karşınıza yüzlerce grup ve profil çıkıyormuş.) Bir de olayın arkadaşlık-dostluk boyutu var tabii. Herkes kendi grubunda kaç arkadaşı olduğundan söz ediyor. İşte bu tuhaf... Gerçek hayatta herkes birbirinin kuyusunu kazmaya çalışırken, herkes bu denli yalnızlıktan yakınırken, bu arkadaş kalabalığı da nereden çıktı? Kim daha kalabalıksa, o kendini daha iyi hissediyor. Sahiden o kadar yalnız mıyız? Yan yana gelmeye üşenenler, evlerinde misafir ağırlamaktan çekinenler, birbirleriyle dostluk paylaşımı yaşayamayanlar, birbirlerini internet üzerinden ağırlıyor öyle mi? Anlaşıldı; evler dar geliyor arkadaşlara, arkadaşlıklara... Gerçek hayatta kurulamayan ilişkiler, sanal ortamlarda 300-500 kişilik kalabalıklarla yaşanmaya çalışılıyor. Ve tuhaftır, bu işlerden uzak duran bizler (küçük bir grup) diğerleri tarafından çok muhafazakar olarak nitelendiriliyoruz. Öyle miyiz? Öyleyiz...
Bugünkü Tüm Yazıları
Facebook çılgınlığı nereye gidiyor?
Yayın tarihi: 9 Kasım 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/09/gny/haber,888D8DE36C734CA6AA4F0757548527E2.html
Tüm hakları saklıdır.