Aysun Kayacı, arkadaşımız Bülent İpek ile yaptığı röportajda "Güzel kız kontenjanından haber olmaktan sıkıldım" demiş. Röportajın bütününü önümüzdeki günlerde bu sayfalarda okuyacaksınız ama öyle güzel şeyler söylemiş ki; dikkatimi çekti, paylaşmadan yapamadım. Belki de sadece polemiklerle, güzellikleriyle ve aşklarıyla magazin gündemine gelenlere bir ayna tutar... Aysu sözleriyle bize bir başka fotoğraf sunuyor... Gördüğümüz, görmek istediğimizden çok başka bir fotoğraf... Bilirsiniz, mankenlik bizim ülkemizde hafif bir iş olarak algılanır. O dünyanın içindeki prototip de hep aynıdır: Güzel, özgür, hep istenilen, beğenilen kadın. Erkekler onların peşinde koşar, en güzel, en hızlı aşkları onlar yaşar. Hayat onların ayaklarının altına serilmiştir. Ama öyle değil işte... Yıllardır bu işi yapıyorum. İşi iş olmaktan çıkarıp insanı tanıma derdinin peşine düşünce, önünüze bambaşka bir fotoğraf çıkıyor. Aysun Kayacı da bu nedenle bugün gündemime girdi. Aysun da mankenliğe ve modelliğe çocuk denecek yaşta başladı. Sarışındı, güzeldi, medyaya malzeme olacak aşkları vardı. Ve biz onu hep öyle gördük. Ama artık isyan etmiş, "Güzel kız kontenjanından haber olmaktan sıkıldım" demiş. Gerçek hayatı bu değil çünkü... Bir yandan çalışıyor, bir yandan eğitimine devam ediyor. Ailenin; yani annenin ve bir kısım akrabanın maddi sorumlulukları onun üzerinde. (Televizyonlara çıkıp kendisine bakmadığını iddia ettiği babasına hiç cevap vermedi ama ona da bakıyor, ben biliyorum.) Röportajında, "Ben evin hem annesiyim, hem babasıyım, hem çocuğuyum. Yalnız yaşıyorum, evin her işiyle ilgileniyorum. Ay sonu geldiğinde faturaları, okul taksitlerini, aidatları yatırıyorum. Kendi paramla okuyorum. Çekime gidiyorum, oradan çıkıp okula yetişiyorum. İşim olmazsa bir hiçim çünkü, biliyorum" demiş. Ve sarı saçlarından vazgeçmiş. Başrol tekliflerine rağmen, "Şimdilik altından kalkamam" diyerek bir yan rolü kabul etmiş. Mankenlik dediğiniz meslekte üç-beş sene içinde, yani gençlik bitince, yok olmak büyük olasılık. Bunun korkusunu yaşayanlar başka şeylere sarılıyorlar geleceklerini kurtarmak için. Bu bir tercih. Ama güzelliğe sığınmadan, erkeklere yaslanmadan, kendi ayaklarının üzerinde durarak kendine yeni bir gelecek kurmak da bir tercih... Aysun, yaşadığı onca tecrübenin ardından ikinci yolu tercih etmiş. Zor olanı... Ama seçimleri insanı bakın nerelere götürüyor; o sarışın güzel kadın şimdi Müjde Ar, Pınar Kür ve Çiğdem Anad gibi ustalarla yanyana bir televizyon programında... Artık kendini başka türlü ifade edecek, güzelliğinin ötesinde bir aklının olduğunu ortaya koyacak ve kendiyle ilgili algılamaları değiştirecek. Sarı saçları olmadan! Demek ki insan isterse ve azmederse akıllı kadın kontenjanında da kendine yer açabiliyor.
Yayın tarihi: 5 Ekim 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/05/gny/haber,3E587DB77F3E4F3795DACC0CF198A1B0.html
Tüm hakları saklıdır.