OKURUMUZ Gülsen Acar'dan televizyon eksenli ama sinema dahil şov dünyasının tüm unsurlarına yönelik çok nitelikli bir eleştiri mesajı geldi. Antalya Film Festivali'nde izlediğim bazı filmlerle ilgili düşüncelerimi "halkın da paylaşması" açısından önemliydi. Paylaşayım istedim:
Halktan, ülke gerçeklerinden ne kadar koparlarsa o kadar pohpohlanıyorlar işte. Fatih Akın, "Kirli Türk"ü yücelten filmleriyle ödül almaya devam ediyor. Kameraya bön bön bakmak, ağzı açık dolaşmak konusuna gelince... Dizilerde fenalık geliyor boş geçen dakikalardan, yönetmenlerin de senaristlerin de bunu bir marifet saymasından... "Kahramanlar" sustukça konu havada kalıyor, hikaye üremiyor, bir dakikada çözülebilecek hadise üç sıkıcı bölüme mal oluyor. Dün gece "Asi" dizisini izledim, asıl kız bir bölüm ağzını açıp da teşekkür edemedi kendini kurtaran adama, öylece baktı hep. Oralarda en çok görülen bir Jaguar'mış gibi arabasıyla kimseleri "kıllandırmadan" gezebilen asıl oğlan soğuk donuk, havadan nem kapan, sudan sebepten bozulan, kıllanıp duran adam rolünü maşallah şahane oynadı. Eh, yılların Çetin Tekindor'u bile konuşmadan her şeyi anlayıp, anlatabildiğine göre, bize bu dili boşuna vermişler. Madem bu kadar başarılıyız suskun iletişimde, niçin bu kadar gürültülü her yer, anlamadım gitti...
Yayın tarihi: 3 Kasım 2007, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/11/03/gny/haber,5A3551A877344244AB836A55C70A46AC.html
Tüm hakları saklıdır.