kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 30 Ekim 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

"Gerets ile devam etmemiz hataydı"

Yeni Haber
Galatasaray'ın yeni sezona bambaşka bir kadroyla girmesinde büyük pay sahibi olan Futbol A.Ş Genel Müdürü Adnan Sezgin, Belçikalı teknik adam Eric Gerets ile devam kararı almalarının kendilerine çok zarar verdiğini söyledi.

Aylık Futbol Extra dergisine konuşan Galatasaray Futbol A.Ş Genel Müdürü Adnan Sezgin, geçen sezon Gerest'le yola devam kararı almanın süreç içinde hata olduğunu gördüklerini belirterek, ''Geçen sezon Gerets'le yola devam etme kararında hata olduğunu düşünüyorum. Çeşitli söylentiler çıkmıştı. Gerest'le devam edersek, bu söylentiler nedeniyle yıpranan otoritesini yeniden sağlayabileceği ve bunun da takıma katkıda bulunacağı düşünülmüştü. Gerest'le devam etmeme kararı sezon sonuna doğru alındı.

Teknik kadro konusunda mevcut organizasyonun her boyutuyla çok yararlı olamayacağına kanaat getirdik ve Gerets'le bu yüzden yollarımızı ayırdık. Gerets'le ayrılma kararını da o devre arasındaki toplantıda almıştık. Devre arasında böyle bir düşünce oldu ama sonuçta baktık ki bu organizasyonla bu teknik ekip takıma fazla fayda sağlayamazdı, biz bu konuda planımızı devre arasında yaptık, yeni sezonda yeni anlayışa gerek olduğuna karar verip Feldkamp'la anlaştık.'' dedi.

Futbol A.Ş Genel Müdürü Sezgin, daha sonraki sorulara da ilginç cevaplar verdi. İşte ayrıntıları;

Yerli teknik adam düşündünüz mü?

Çeşitli isimler geçti ama Feldkamp daha önce çalışıp tanıdığımız deneyimli ve takıma katkı sağlayacak bir teknik adamdı. İlk yabancı tercihimiz Feldkamp'tı, biz de onunla anlaştık.

Ersun Yanal'la görüştünüz mü?

Zaman zaman gündeme geldi, görüşmeler yapıldı. Ersun Yanal yaptığı röportajında size de söylemiş, evet ben kendisine en son konuştuğumuzda olmayacağını söyledim.

KALLİ'Yİ İKNA ETMEK KOLAY OLMADI

Feldkamp fikri nasıl doğdu?

Pek de gelmek istemiyor gibiydi.Feldkamp ismi daha lig bitmeden çok öncesinden belli olmuştu. Bir de Feldkamp'ın bu teklife hemen atladığı düşünülüyor. Aslında onu ikna sürecimiz uzun oldu. Başta sancılar çekildi. Ama şimdi mutlu şekilde takımla olumlu havayı yakalayarak yolumuza devam ediyoruz.

Feldkamp'ın sezon arasında bir değişiklikle ilgili talebi oldu mu?

Hiç öyle bir şey olmadı. Yalnızca yardımcılarıyla ilgili sancı oldu. O kendi ekibiyle çalışmak istedi. Bunu da zaten Feldkamp herkese söylediği için söylüyorum.

Bütçeyi nasıl oluşturdunuz?

Bazı söylentiler oldu. "Galatasaray maden mi buldu?" diye. Maden falan bulmadık, sadece kaynaklarımızı harekete geçirdik, o kadar. Madeni nereden bulacağız? Bütçe olarak biraz daha rahat olsaydık kadromuza daha fazla futbolcu katmak isterdik. Elimizdeki bütçeye göre çok iyi transferler yaptık.

Bütçeniz olsaydı Roberto Carlos'u alır mıydınız?

Başka kulüplerin yaptığı tasarrufa her zaman saygım var. O konuda yorum yapmam. Roberto Carlos, Fenerbahçe'ye bizimkiler de bize hayırlı olsun. Bu lafım diğerleri için de geçerli.

Transferde isteyip de alamadığınız, sizi çok üzen bir futbolcu oldu mu?

Oldu. Mesela bu sene şahsen kulübe kazandırmak istediğim bir isim de Pato'ydu. Ancak Milan'a gitti. Pato'yu da sorsanız o zaman Türkiye'de 10 kişi tanımazdı bile. Bugün o çocuk Milan'da ve geleceğin yıldızı. Yaşı küçük olduğu için şimdi oynamıyor. Yani param olsaydı veya yatırım yapabilecek çok param olsaydı Pato'yu kesin alırdım. Her kulübün bir gücü, bütçesi var. Mesela Real Madrid'in bu yılki bütçesi 323 milyon euroydu. Bunu birebir Mijatoviç söyledi bana. Aynı kulvarda yarıştığın bir takım Real Madrid. Onun bütçesi 323 milyon euroyken bir diğerininki onun yirmide, onda biri olabiliyor.

KALLİ'NİN LİNCOLN'DEN SONRADAN HABERİ OLDU

Bu takımın en önemli transferi Lincoln. Feldkamp'ın isteği doğrultusunda mı gerçekleştirildi bu transfer?

Hayır. Feldkamp'ın Lincoln'ün transferinin en sonunda haberi oldu. Çok açık söyleyeyim; geçen sene devre arasında kafamda üç isim vardı, Juninho, Lincoln ve Riquelme. Bunlardan biri olacaktı, Lincoln oldu. Bugün iyi ki de Lincoln olmuş diyorum. Geçen sene devre arasında bu isimleri ela alarak yola çıktım. İlk olarak Şubat'ta Juninho için Brezilya'ya gittim. Bir taraftan da Lincoln için ilk girişimimi yaptım orada. Çünkü Lincoln de o sıralar Schalke'de gördüğü kartlardan dolayı sorunlar yaşıyordu

Peki Lincoln'e göre Juninho'nun maliyeti neydi?

Juninho'nun maliyeti Lincoln'e göre daha yüksekti.

Peki Juninho işi ne zaman nasıl yattı ?

Olay tamamen transferin medyaya yansımasından oldu. Yoksa biz Lincoln'le ön anlaşma imzalamıştık. Kulübüyle sözleşmesi sürse de Juninho yaşından dolayı FIFA'nın belirlediği kriterler doğrultusunda kulübüne tazminat ödeyerek ayrılabiliyordu. Çünkü sözleşmesinin bitimine bir yıl vardı. Biz de bunun üzerinden yola çıktık. Ancak Juninho "Beni kulübümle karşı karşıya getirmeden bu iş bitsin" deyince; FIFA'dan yetki verdiğimiz menajer ve Juninho'nun menajeriyle Lyon kulübüne gittik. "Bu işi güzellikle bitirmek amacındayız, Juninho'yu istiyoruz" dedik, onlarsa kesinlikle Juninho'yu vermeyeceklerini söyledi. Biz de kulüpten ayrıldık.

Juninho'nun menajeri, ben ve FIFA'dan yetki verdiğimiz menajer, hep birlikte yemeğe çıktık. FIFA'dan yetkili menajere "Bak göreceksin, Juninho'nun menajerine birazdan Lyon kulübünden telefon gelecek" dedim. 15-20 dakika sonra o telefon geldi. Juninho'nun menajeri bize "Sizin için kulübe savaşmaya gidiyorum" dedi ve gitti. Ben de döndüm yanımdaki o menajere ve "Bak göreceksin, bunlar en aşağı 3 senelik mukavele imzalayacak" dedim. Şaşırdı. İki saat sonra menajeri aradı ve Lyon'un Juninho'ya aldığından yüzde 50 fazlasını vererek mukavelesini 3 yıl uzattığını bildirdi. Ama sağ olsun, arkasından Juninho aradı, hem bizden özür diledi hem de sayemizde daha çok para aldığı için teşekkür etti.

LİNCOLN SCHALKE'YE REST ÇEKTİ

Lincoln'e gelelim


Lincoln'le ikinci temasımı Nisan'da Brezilya'ya gittiğimde yaptım. "G.Saray'a gelirim" deyince, Brezilya'dan Almanya'ya, kulübüyle görüşmeye gittim. Lincoln için kulübü ilk olarak 10 milyon euro istedi. Çok fazla bulduğumuzda "En son 8 milyon euro olur" deyince biz de Adnan Polat ve Haldun Üstünel'le masadan kalktık. Sonra otele döndük. Uçak saatini beklerken Lincoln'ün menajeri aradı ve "Lincoln Brezilya'da ben oraya gidiyorum" dedi. Döndüm Adnan Polat'a, "Ben Brezilya'ya gidiyorum, bu iş ancak bizim çocuğu ikna etmemizle hallolur" dedim ve hemen uçak biletini ayarlayarak Brezilya'ya gittim. Ve orada Lincoln'e Almanya'da hiçbir zaman bulmayacağı atmosferi Galatasaray'da yaşayacağını anlattım. Son gün elini kalbine götürerek "Ben artık Galatasaraylıyım"dedi. Kulübüyle sorunlarımız olduğunu hatırlattım. Sonrasında kulübüne telefon açtı ve bana da dinletti.

Andres Müller'e dedi ki "Ben size bir şey söyleyeyim, bir daha beni veya menajerimi aramayın. Ben bu saattan itibaren G.Saraylıyım. Ya da futbolu bırakıyorum." Bana göre o gün o telefonla transfer bitti. Bunun üzerine yeniden kulübe gittik ve bonservis bedelini bir kez daha konuştuk. 10 milyon eurodan 5 milyon euroya kadar indirdik ve imzayı attık. Benim hiç hesapta yokken Almanya'dan Brezilya'ya gitmem, kulübe sadece bu transferden 3.8 milyon euro tasarruf sağladı. Almanya'da kalsaydım belki de o parayı vermek zorunda kalacaktık. Lincoln'ün bize dört yıllık maliyeti, yaklaşık 13 milyon euro. Peki size sormak isterim, böyle bir futbolcunun manajerine ne kadar komisyon verilmiş olabilir? 300 bin euro. Bağıra çağıra 300 bin euroya indirdik ki, bu çok komik bir rakam.

Sizin görüştüğünüz sırada Lincoln'e talip olan başka takım var mıydı?

Shalke Türkiye'de demeçler verip baskı kurmakla kalmadı Zenit'e teklif yaptırdı. Bunu biliyordum ve yüzlerine "Bu oyunlara gelmeyiz" dedim

BARIŞ VE SERKAN'I ŞEKERSPOR'DAYKEN KEŞFETTİM

Barış ve Serkan'ın transferleri nasıl oldu?

Barış ve Serkan'ı ben Şekerspor'dayken bulmuştum. Başka bir futbolcu izlemek için gitmiştim Almanya'ya. Hatta Ali Bilgin de oynuyordu Essen'de. İzlediğimiz oyuncuyu beğenmedim. Tam stattan çıkarken "Bir Türk oyuna giriyor" dediler. 80. dakika filandı. Baktım doğumuna 1986'lı. Geri döndüm ve yerime oturdum. Barış'tı o futbolcu. İzledim ve beğendim. Sonra takibe başladım onu. Ogan Tarhan'ı gönderdim ve bir-iki maç izlettim. Sonra bir daha izlemeye gittim. Barış'a sonra F.Bahçe de diğer takımlar da talip oldu. Bir ara bu transfer çıkmaza girdi ama sağolsun Feldkamp da araya girerek hem Barış'ın hem de Serkan'ın işini bitirdik.

Bu transfer döneminde almak isteyip de alamadığınız oyuncular kimler?

Cola Cola'da oynayan Şili Milli Takımı'nın santrforu Suazo'yu almak için çok uğraştım ama olmadı. Heerenveen'deki Alves için kulübü çok para istedi. Grafite ile para konusunda anlaşamadık. Mesela biraz daha param olsaydı Pato'yu alırdım. Mesela Postiga. Bu da isimlerden biriydi. Ama Postiga'yla her konuda anlaşmıştım. En son eşinin gelmek istemediğini söyledi. Sonra çağırdım, onunla da yemek yedik ama eşi çok sıcak bakmayınca bu transferden vazgeçtik. Postiga ile Portekiz'e gidip görüşmüştüm.

Linderoth'un hikâyesi nedir?

Linderoth'un transferi de ilginç oldu. İki gün geç kalsaydık Linderoth şimdi Fransa'da oynuyor olacaktı. Hem kendisi hem de menajeri ve kulübeyle görüşmek için peş peşe sehayatler yaptık. Müthiş bir hava trafiği yaşandı bu transferde.

Linderoth'u transfer etme fikri nereden çıktı?

Linderoth'a biz geçen sene de taliptik. O zaman bizden 3.5 milyon euro istediler. Kendisinde sorun yoktu ama biz o parayı vermedik. Bu senede Fransa'ya gitmeyi istiyordu. Bir kritik nokta yakalamıştım. Danimarka'da yabancıların vergi oranları yüksekti. Ülkeyi bu nedenle terk edebileceği düşüncesi olduğunu tahmin ediyorduk. Gidip bunu veri olarak ortaya koyduk. Milli maçtan sonra işi bitti. Futboluyla ve kişiliğiyle müthiş bir insan Linderoth. Umarım uzun yıllar bizimle olur.

Nonda nasıl oldu?

Haldun Üstünel'le birlikte gittik görüşmeye. Kulübü 2 milyon euro istedi ilk olarak. Biz de masadan kalktık. Bir gün sonra çağırdılar ve istediğimiz şartlara evet diyerek imza attılar. Hatta kulübüne "Bu transferin son gününde bizi uğraştırdınız diye ceza olarak altıgen filelerden Ala Sami Yen Stadı'na koymak için dört tane vereceksiniz" dedik.

GÖKHAN ÜNAL'I DA İSTEDİK

Türkiye'de isteyip de alamadığınız oyuncular oldu mu?

Mesela biz Gökhan Ünal'ı kulübünden istedik. Kayseri'ye gidip yöneticilerle masaya da oturduk. Futbolcunun da G.Saray'a gelme eğilimi vardı çünkü. Bu sene için Gökhan'ı veremeyeceklerini söylediler ve biz de masadan kalktık.

Bir Ümit Karan olayı yaşandı, F.Bahçe'yle görüştüğü söylendi, neydi o?

O zaman da söyledim, şimdi de söylüyorum. Bir futbolcu "Ben bu takımda oynamak istemiyorum" dediğinde ben onu saygıyla karşılarım. O zaman deriz ki ona "Seni isteyen kulüp gelsin, görüşüp anlaşalım." Bu diğer oyuncular için de geçerli. Ümit Karan'la ilgili F.Bahçe'ye de seslendik, "İstiyorsanız gelin" dedik. Ama gelen olmadı. Ha bu gelişen olayda yanlışı menajer mi yaptı, Ümit mi yoksa F.Bahçe mi bilmiyorum. Herkes bir birini suçluyor. Kimi geliyor, "Görüşme yaptık" diyor, kimi "Yapmadık" diyor. Anlamadım o işi. Ama Ümit gelip "Ben görüşmedim ağabey" dedi.

Ergun Gürsoy "Galatasaray, Fenerbahçe'nin 10 yıl gerisinde" demişti. Size göre bugünkü ortamda böyle bir şey söylenebilir mi?

Böyle bir karşılaştırma yapmak son derece yanlış. Yani elmayla armudun karşılaştırılması gibi bir şey. Fenerbahçe ile G.Saray'ı karşılaştırma sorunuza gelince, Türkiye'de karşılaştırma tabelayla olur, kim öndeyse o öndedir. Ama üç sene, beş sene ileride geride demek bana yanlış geliyor. Bu sübjektif bir değerlendirme olur. Sportif olarak tabelaya, mali olarak tabloya, tesis olarak da fotoğrafa bakarsın ama böyle üç sene, beş sene geride veya ilerde demek yanlış geliyor. Benim Fenerbahçe'den neyim iyi, neyim kötü bunu söylemem için F.Bahçe'yi incelemem lazım ki ondan sonra konuşayım. Şu andaki soyut duruma cevap veremem.

İmkanlar açısından?..

Sene başında tüm yorumlar neydi, Galatasaray transfer yapamaz. Bunu sizler yazdınız. Ben Nisan ayında G.Saray transfer yapamaz diye yazan gazete manşeti de gördüm televizyon haberi de. Ee ne oldu?

Yapılıyormuş yani.

Ama Fenerbahçe'nin yaptığı gibi rahat yapamadınız
Hayır, niye? Gayet rahat yaptık. Ha 3-5 gün daha fazla uğraştık ama bizim istediğimiz koşullarda aldık tüm futbolcularımızı. İşte Ümit'in röportajını okuyorum, "Lincoln tesise gelmiş de biz hâlâ inanamıyorduk bu nasıl gelir diye" şeklinde konuşuyor. Demek ki yapılabiliyor.

İyi transfere karşılık iyi kombine satabildiniz mi?

Çok fazla değil. Ama şu kadarını kadar söyleyeyim, yıl sonuna kadar taraftarımız sezon boyunca Ali Sami Yen'i tıklım tıklım dolduracak. Çünkü taraftarımız ve camiamız mutlu. Bunu yönetim olarak görüyoruz.

Hakan ve Lincoln'un kadro dışı bırakıldığı olayda, "Hakan, gece dışarı çıkmak isteyen Lincoln'u engellemek istediği için kavga çıktı" iddiası var.
Dur devam etme. Böyle bir olay olduysa çocuklarımın ölüsünü öpeyim. Çok net söylüyorum. Bende futbolcuların kapı çıkış kayıtları bile var. Hakan gidip kızını alıp getiriyor, Lincoln'ün de arkadaşları Lincoln'ün odasında sohbet ediyorlar ama alkol yok. Odaya çıkış saatleri 12.25. Hakan'ın çıkışı da 11.30. O da kızını alıp geri geliyor. Bunun dışında hangi şerefsiz bir şey diyorsa yalan söylüyor. Ne diyorum, çocuklarımın ölüsünü öperim diye yemin ediyorum. Lincoln hiç dışarı çıkmadı.

Geldiğinizde kulüp neredeydi, şimdi nerede?

Geçmişe dönmek gereksiz. Ama aksaklık ve eksiklikler vardı. Mesela sadece geçen sene bu antrenman yaptığımız sahanın kötülüğünden dolayı bir çok futbolcumuz sakatlanmıştı. Geçen sezon sonu ilk gündeme aldığımız konu bu oldu.

Fatih Tekke'ye de talip oldunuz mu?

"Verir misiniz?" diye sorduk. "Onu alırken verdiğimiz parayı verirseniz veririz" dediler. Biz de vazgeçtik.

Yerli olup dışarıda oynayan futbolculardan istediğiniz oldu mu?

Hamit oldu.

Spor medyasını nasıl buluyorsunuz?

Bizim ülkemizde futbol konusunda ağzı olan konuşuyor. Bizim ülkemizdeki kadar spor ve futbol yorumu yapılan başka bir ülke yok. Hakem yorumları yapılan hiç yok. Bu kadar çok futbol sayfası da yok. Ağzı olan konuşuyor. Emre'nin kolu bir ay gündemde kaldı. Ayıptır ya. Sen onu bırak, biz Avrupa Şampiyonası'na gidemezsek Türk futbolunun hali ne olacak, bunu düşünüyor muyuz? Bizi o zaman nelerin beklediğinin farkındalar mı?

Bu ülkede en kolay iş futbolu yorumlamak. Bir de siyaseti yorumlamak. Bu ülkede 70 milyon teknik direktör var. 70 milyon tane de politikacı. Sen çıkıp "Bu yanlış, bu yanlış, bu yanlış" diyorsan, o zaman boş konuşuyorsun demektir. "Bu yanlış" derken, "Doğrusu bu" demelisin. Futbolda da o noktaya geldik. Her çıkan "Yanlış" diyor ama yanlışı söyleyip doğruyu gösteren yok.

BİLGİN GÖKBERK BAŞKA ŞEYLER KONUŞSUN

Medya ile ilgili hiç ciddi bir sorununuz oldu mu?

Mecburen bir programa dahil olup müdahale ettim. Bilgin Gökberk. Aslında kendisini severim. Ama futbol tekniğini, taktiği konuşmadığı zamanlardaki halini severim. Çıkmış oraya yorum yapıyor. "İşte kalede bu maçta Aykut'un oynaması lazımdı" diyor. Aykut sakat, kadroda yok, onun da haberi yok ama yorum yapıyor. Vay efendim "Adnan Sezgin, Tomas'ı gönderdi, ondan daha pahalı olan futbolcuyu getirdi" diyor. Tam aksine, yok böyle bir şey. Ben de çıkıp "Sen nerden çıktın kardeşim. Sen yolda top görsen bomba diye karakola götürürsün" dedim.

Neyse programdan çıktım, yorum yapıyorlar. "Yani bütün kadın-doğumcuların, jinekologların kadın mı olması gerekiyor?" diye aklı sıra bana cevap veriyor. Orada sen çocuğu doğurtmayı tartışmıyorsun ki. Orada sen bana doğum sancısını anlatıyorsun. Çıkıp sen bana doğum sancısını anlatırsan ben de sana "Hiç doğurttun mu ya da doğurdun mu?" derim. İkisi arasında çok fark var. O başka şeylerden konuşsun, üslubundan keyif alıyorum.

Medyada bu değişim neden oldu?

Medya diyoruz ama bir tek onlar değil suçlu olan. Hepimiz suçluyuz, derken kendimi de katıp özeleştiri yapıyorum. Bu ülkede güvenlik kamerasını gördüğünde oraya bakıp demeç vermek isteyen yöneticiler var. Yönetici maçtan çıkıyor.

Televizyoncu soruyor "Hakem ofsayt verdi ne diyorsunuz ?" Cevap veriyor "Bana göre ofsayt değildi." Nereden gördün, ben 40 senedir bu işin içindeydim, ben söyleyemiyorum bunu. Sen nasıl hesapladın ta 70 metreden? Futbolcusu, teknik adamı için de medyası içinde böyle; sadece yönetici için değil. Televizyonda yakından gösteriyor pozisyonu 8 kere, 8 kişi farklı şey söylüyor. Kimse maçtan hemen sonra yorum yapma yetkisine sahip değil.

Yöneticiler mi medyayı, medya mı yöneticileri bu hale getirdi?

Medyanın bir görevi de futbolun içindeki bu yönetici tiplerini veya futbolun içindeki bu tipleri eğitmesi. Olmayacak söylemleri haber yaparak prim sağlamanın aslında gelecekte kendileri için aleyhte bir durum olacağını onlara göstermeliler.

Emre Belözoğlu sizin eski futbolcunun. Onun tutumunu nasıl buluyorsunuz?

Emre'yi 13 yaşında kulübe ben getirdim. Hakemi sahaya nasıl sağlıklı çıkarmayı başaramıyorsak burada da aynı şey geçerli. Emre çıktı özür diledi. Ama sanki Emre'ye karşı toplu bir linç var. Hapisten çıkanı topluma kazandırma projeleri üretilirken sen kalk, "Hata yaptım, özür diliyorum" diyenin üzerine böylesine önemli maçlar arifesinde git, gündemden düşürme. Böyle bir sorumsuzluk yok.

Peki, yarın bir gün yöneticiliği bıraktığınızda yorumcu olur musunuz?

Olurum ama ben herkesin konuştuğunu değil, projeleri konuşurum.

Türk hakemlerini nasıl buluyorsunuz?

Hakemler eleştiriliyor. Ayırt etmeksizin söylüyorum, bu ülkede kimsenin hakemleri eleştirmeye hakkı yok. Sen, ben, o, hakemleri en sağlıklı şekilde sahaya çıkarmayı başarabiliyor muyuz? Hayır. O zaman onları eleştirme hakkımız olamaz. Eylem ve söylemlerimize dikkat etmiyoruz. Hepimiz suçluyuz.

Türk futbolunun geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Bir kere hepimizin değişme zamanı. Futbolcunun, yöneticinin, teknik ekiplerin, basının, taraftarın, herkesin kendini yenileme zamanı geldi geçiyor bile. Dünya futbolda başka şeylerle uğraşıyor, biz başka şeylerle uğraşıyoruz. Gelişmeleri takip etmiyor ve bilmiyoruz. Biz Türk futbolu olarak çok kritik günlerin eşiğindeyiz. Biz kendimizi düzeltmezsek, geriye düşeceğiz.

Adnan Sezgin'in futboldaki hedefi ne?

Ben futbolun her kademesinde çalıştım. Profesyonel yöneticilikten kulüp başkanlığına kadar futbolun her kademesinde bulundum. Benim için unvan önemli değil. Sadece bu camiada benim gibi düşünenlerin fazlalaşması lazım.

Galatasaray'a başkan olur musun?


Ben başkan olma kriterlerine haiz değilim. Benim öyle bir amacım da yok. Ama şu var; birikimimi futbol adına unvan derdine düşmeden seve seve kullanıma sunmaya hazırım.

G.Saray'da farklı projeleriniz var mı?

Mesela ben Şekerspor'a gittim ve orada bir uygulama başlattım. Evimizde oynadığımız her maç öncesi ev sahibi olarak iki takımın futbolcularını, teknik kadrolarını, yöneticilerini, hakemi, gözlemci ve temsilcileri bir araya getirerek yemekler verdik. İnanın sadece ilki haber oldu. O da minnacık çıktı birkaç gazetede. Bu Türkiye'de hatta dünyada bir ilkti. Dokuz sütuna manşet olması lazımdı ama iki satırlık bir şey oldu. Bence bunu uygulamamız gerekiyor. Ben G.Saray yönetimine bunu sundum. Sanırım önümüzdeki haftalarda G.Saray böyle bir uygulama başlatacak.

Maçtan bir gün önce karşılaşacak takımlar futbolcusuyla, hakemiyle, yöneticisiyle akşam yemeğinde buluşsak, ertesi gün maçtan sonra da birbirimizi teselli eder boyuta geliriz. Yine benim çeşitli projelerim var. Mesela bayram oluyor, mecliste partiler birbirlerine bayramlaşmaya gidiyor. Bizim de özellikle üç büyükler olarak bunu yapmamız, birbirimize bayramlaşmaya gitmemiz lazım. Sanırım bunu da biz başlatacağız. Keza yine üç büyük kulüp yöneticileri ve teknik kadroları halı saha maçları yapmak istiyoruz. Topluma, taraftara bizim bu üç büyük kulüp yöneticileri olarak birbirimizle ne kadar yakın ve kardeş olduğumuzu göstermemiz lazım. Kulüpler arasındaki gerilim nasıl eylem ve söylemlerle olduysa, çözümünü de yine eylem ve söylemlerle gerçekleştireceğiz. Gelin canlar bir olalım mantığı düsturumuz olmalı. Çünkü sporun temelinde zaten barış ve sevgi vardır.
Puan Durumu
  Takım  O   G   B   M    A     Y     P  
1 Galatasaray 10 7 3 0 20 5 24
2 Sivas 10 7 1 2 17 8 22
3 Beşiktaş 10 6 3 1 12 7 21
Tümünü göster...
4 Fenerbahçe 10 5 4 1 15 9 19
5 Kayseri 10 4 4 2 15 11 16
6 İ.B.B. Spor 10 5 1 4 14 10 16
7 Ankaragücü 10 4 3 3 12 12 15
8 G.B. Oftaş 10 4 2 4 11 10 14
9 Trabzon 10 3 4 3 12 10 13
10 Gaziantep 10 4 1 5 13 14 13
11 Denizli 10 3 3 4 14 14 12
12 Konya 10 2 4 4 11 20 10
13 Ç.Rize 10 3 1 6 9 19 10
14 G.Birliği 10 2 3 5 11 15 9
15 V.Manisa 10 2 3 5 12 18 9
16 Bursa 10 1 5 4 9 12 8
17 Ankaraspor 10 1 4 5 7 12 7
18 Kasımpaşa 10 2 1 7 7 15 7
13:30
Şanlıurfaspor - Alanyaspor
Fortis Türkiye Kupası
13:30
Sarıyer - G.B. Oftaş
Fortis Türkiye Kupası
20:00
V.Manisaspor - Trabzonspor
Fortis Türkiye Kupası
Haftanın Maçları
10. Hafta
 Kayseri 1  
  Trabzon 0  
 Ankaraspor 2  
  G.Birliği 0  
 Bursa 1  
  Gaziantep 1  
 V.Manisa 0  
  G.B. Oftaş 2  
 Kasımpaşa 1  
  Fenerbahçe 2  
 Ankaragücü 1  
  Ç.Rize 0  
 Konya 2  
  Sivas 1  
 Beşiktaş 0  
  İ.B.B. Spor 0  
 Denizli 1  
  Galatasaray 2  
Haftanın Maçları
11. Hafta
 Trabzon Ankaraspor Cuma 20:00  
 G.B. Oftaş Konya Cumartesi 14:00  
 Fenerbahçe Beşiktaş Cumartesi 19:00  
 G.Birliği Denizli Pazar 14:00  
 Bursa Ankaragücü Pazar 14:00  
 İ.B.B. Spor Kayseri Pazar 14:00  
 Ç.Rize V.Manisa Pazar 14:00  
 Sivas Kasımpaşa Pazar 16:00  
 Gaziantep Galatasaray Pazar 19:00