Alabora'nın evi insancıl ve çok mütevazı

İstanbul'un kuzeyindeki ormanlara bakınca, insan hala şehir merkezine bu kadar yakın bir yerde böylesi bir sürprizle karşılaşabilmenin mutluluğunu yaşıyor. Bu aslında Memet Ali Alabora'nın neden Şile'de, doğal güzellikleri kucaklayan bir ev yaptırdığını anlamayı da kolaylaştırıyor. Tasarımını Serhat Başdoğan'ın gerçekleştirdiği ev, yaklaşık altı aylık bir inşaat sürecinden sonra tamamlanmış. Serhat Başdoğan, evin yapılacağı araziyi ve onun kucak açtığı uçsuz bucaksız ormanları seyrederken 'doğanın bu eşsiz güzelliği karşısında inşaata kalkışılmamalı' demiş içinden. Ve doğaya uyum sağlarken günümüz ihtiyaçlarını da karşılayacak bir ev yapmaya karar vermiş. "Doğanın kendisi zaten bir heykel, hatta bir sanat eseri" diyen Başdoğan, Malevich'e yaptığı göndermeyle 'sanatçının görünmeyeni gören ve gösteren kişi' olduğunun altını da çiziyor: "Karşımdaki güçlü ve mükemmel tabiatı görmemek ve göstermemek mümkün olamazdı..."

SAHİBİNE UYGUN EV
Modern mimarinin ona göre belki de en önemli sorunlarından biri ile karşı karşıya gelerek, 'Bitmiş, tamamlanmış bir heykel mi yoksa tamamlanmamış, yaşayan, renkleri değişen bir mekan mı?' sorusunu kendisine yöneltmiş. Kendi deyimiyle 'post-hümanist' bir yaklaşımı, bu projesi için denemeye değer görmüş ve evin ilk eskizleri böyle oluşmuş. Doğa ve çevresi ile bir tezat yaratan, öne çıkmayı, görülmeyi ve beğenilmeyi bekleyen bir yapı yerine, eskiden bu toprakları süsleyen örnekleri gibi mütevazı, çevresiyle uyumlu ve insanlar tarafından keşfedilmeyi bekleyen bir yapı oluşturmakta karar kılmış. Konum, malzeme, form, doğayla uyum ve etkileşim kavramlarını anlamlandırmak üzere, günümüzde unutulmaya yüz tutan 'tevazu'dan yola çıkmış. Memet Ali Alabora'nın da yaşam biçimine ve sanat anlayışına son derece uygun bu yaklaşım, evin tasarım kararlarını daha da belirginleştirmiş. Başdoğan'a göre oyuncu Memet Ali Alabora çok genç yaşta ünlenmiş bir sinema ve tiyatro sanatçısı olmasına rağmen, bu şöhretini hazmetmiş ve mütevazı biri. Dünyaya fazlasıyla açık ve çağdaşlık anlamında her türlü beklentiye sahip olmasına rağmen, Türkiye'ye ait bir insan olmasından hoşnutluğu, onların 'tevazu' temasında daha kolay buluşabilmelerini sağlamış.