kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 29 Ekim 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
TÜRSAK ve 44. Antalya Altın Portakal Film Festivali Başkanı Engin Yiğitgil, saldırı iddiasına ilişkin sorularımızı yanıtlamadı. Yakın çevresine ise "O kadın bana saldırdı. Asıl özür dilemesi gereken kişi o" dediği öğrenildi.

'Salon adamıyım' dedi bana tekmeyle saldırdı

RAHŞAN GÜLŞAN
RAHŞAN GÜLŞAN
'Altın Portakal'da basın ilişkilerini yürüten şirketin genel müdürü Nimet Demir'den skandal yaratacak iddia: Engin Yiğitgil naralar atarak, yumruk ve tekmeler savurarak üstüme geldi! Adli Tıp'tan raporum var, yasal süreci başlatacağım!..
Altın Portakal'da film gösterimleri devam ederken, dışarıda dedikodular başlamıştı: Engin Yiğitgil, Nimet Demir'e tekme tokat saldırmış! Odasından çıkmayan Nimet Hanım, her şeyi uzun uzun anlattı...

* Altın Portakal'ın basın danışmanlığını üstlenme teklifini kimden almıştınız? Bu işe Antalya Belediye Başkanı'nın ısrarıyla girdik. Ancak TÜRSAK Başkanı Engin Yiğitgil, çok engelleyici davrandı. Biz onun geçen yılki sorunları yüzünden vardık. Bir yandan şikayetçiydi gazetecilerden, bir yandan da hiçbir işi kimseye bırakmak istemiyordu. Bazı gazetecileri almak istemiyordu; akreditasyon vermiyordu, akreditasyon vereceği gazetecileri kendi belirlemek istiyordu. "Engel olun, istemediğimiz insanlar gelmesin" diyordu. Bu tartışmalar bile, bu işin ne kadar zor olacağının göstergesiydi. Ama Antalya Belediye Başkanı ve Antalya Kültür ve Sanat Vakfı (AKSAV) Başkanı, bizim bu işin içinde olmamız için ısrar etti. Ben bu işin sağlıklı olmayacağını gördüm, geri çekilmek istedim. Ve öngördüğüm sorunlar gerçekleşti!

KABUL ETMEMİŞ...

* Yaşadığınız tatsız olayın sebebini anlatır mısınız? '32. Gün' ekibinde de çalışan editörümüzün İstanbul'a gitmesi gerekiyordu. Ben de ekibime, "Engin Bey'e söyleyin bileti aldırsın" dedim. Bir süre sonra "Bilet alınmasına Engin Bey izin vermiyormuş" diye haber geldi. Başka bir yerden kendimiz ayarlayalım dedim ama ayarlayamadık. Trafik çok yoğundu çünkü. Organizasyonun da bir kontenjanı var. O gün de Sophie Marceau gelecekti, adamcağız çok yoğun diye telefonda, "Engin Bey, rahatsız ediyorum, müsait misiniz?" dedim. "Hmm" dedi. "Engin Bey size bu telefonu yapmak zorunda kaldığım için özür dilerim, editörümüzün İstanbul'a gitmesi gerekiyor, bilet bulamıyoruz. Elemanlarınız 'Engin Bey kabul etmiyor' diye bir bilgi vermiş. Ama konuyu çözmek istiyorum" dedim.

* Size ne cevap verdi? Cevabı "Erol (AKSAV Yönetim Kurulu Üyesi Erol İşbilir) diye bir adam var ya, o yapmıştır" şeklinde oldu. Teşekkür ettim, telefonu kapatırken "Ayrıca ben festival başkanıyım bana hesap soramazsınız" dedi. "Engin Bey, bu telefonu yapmak zorunda kaldığım için özür dilerim" dedim. O söyleniyordu. "Şu anda Sophie ile tokalaşıyorum" dediğini duydum, telefonu kapattık. Bu kadar kabalığı neden alttan almak zorundayım diye çok üzüldüm. Sonra yardımcım aradı. Lütfen hakkımda çok kırılgan olduğumu düşünmeyin.

'BEN BORU MUYUM?'


* Anlattıklarınız gayet insani şeyler, sizinle ilgili bir önyargım yok... Yardımcım Levent'in sesi ağlamaklıydı. Engin Bey, 'O Nimet Hanım'a söyle, bir daha bana telefon etmesin. Ben festival başkanıyım; benimle konuşmasın' demiş. Levent de "Engin Bey, ben diyaloğunuzdan habersizim, sizin söylemeniz daha doğru olur" deyince; Engin Bey lobide "Ben ne konuşacağım o Türkçe bilmeyen, telefonda konuşmaktan aciz bir kadın" diye sesini yükseltmiş. Levent, beni korumaya çalışınca da "O uzmansa, ben boru muyum? Festival başkanıyım!" diye bağırmış. Kızı yanındaymış. Koluna girip oradan uzaklaştırmış. Meltem de Levent'i sakinleştirmiş.

* Meltem dediğiniz? TÜRSAK'ın İletişim Koordinatörü Meltem İnan... Lobide bir sürü insan oturuyormuş. Bunun üzerine çok sinirlendim. Bir yetişkinin, bir papyonlunun, bir kravatlının bunu yapmasını aklım almıyor. Ne kadar düşüncesizlik, ne kadar akıl almaz bir kabalık. TÜRSAK Genel Müdürü Sevinç Hanım'ı aradım, duygularımı anlattım ve 'Sevinçciğim lütfen ara, Engin Bey ile karşılaşmaya korkuyorum. O kadar kaba bir adam ki; skandal kopacak diye korkuyorum' dedim. Sevinç de gülerek tam olarak şöyle dedi: "Biz skandallara alıştık!"

ÇIĞLIKLAR ATIYORDU

* Peki sonra ne oldu? Antalya Kültür Merkezi'ne gittim. Engin Bey ile konuşmak istedim ama kontrolsüz değildim. Film gösterimi vardı, kapılar kapandı ve üst fuayede kimse kalmadı. Beni gördü, bana doğru gelirken ayağa kalktım ve "Konuşmamız gerekiyor Engin Bey" dedim. "Ben senle ne konuşacağım" dedi. Ben sağıma soluma bakıp, "Engin Bey lütfen Erol Bey'in odasına gidip konuşalım. Ben çok üzgün ve kızgınım" dedim. "Sen kimsin, ben seni tanımıyorum" dedi, sesini yükselterek. Ben olduğum yerde durup "Engin Bey, böyle olmaz mutlaka konuşalım" dedim. O "Alın şu karıyı başımdan" diye korumalara doğru bağırdı. Ben de "Engin Bey, kabalaşmayın. Ben size benden özür dileme şansı vermek için geldim" dedim. O ise çığlıklar atmaya başladı. "Şu karıyı alın buradan, festival başkanıyım ben" diyordu.
Haberin fotoğrafları