kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Ekim 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Mesud Barzani, son günlerde yaptığı açıklamalar nedeniyle Türkiye'den büyük tekpi gördü.

Oynak siyasetin efendisi

ECEVİT KILIÇ
Aşiretin bütün çocukları, Melle Mustafa'nınkiler de dahil tüm erkekler çatışmaların içindeydi. Biri hariç. 20 yaşına gelmesine rağmen evde kadınlarla birlikte oturuyordu. Ortaokuldan sonra okumamıştı. Evde olmak zoruna gidiyor, ne zaman babasından görev istese hep "Hayır," yanıtını alıyordu. Ancak ısrarları karşısında baba, onu evlerinin hemen yakınındaki çok dik bir yokuşun başına götürdü. Çek yapımı Brno marka, kutu gibi şarjörüyle birlikte en az 15-20 kilo çeken makineli tüfeği gösterdi: "Sırtına bu yükü al. Yokuşu bir solukla çıktığın taktirde sana görev vereceğim..." Sırtındaki makineli tüfek ile yokuşu bir hamlede çıkan genç bugün Kürtlerin 'hamiliğine' soyunan Mesud Barzani'den başkası değildi. Oğlunu sınava tutan ise Kürtlerin saygın ismi Melle (Molla değil) Mustafa Barzani'ydi. Melle Barzani işgalcilere karşı zafer kazanan Mustafa Kemal'e hayran bir adamdı. Uzun bir ayaklanmadan sonra Sovyetler Birliği'nin desteğiyle İran topraklarında kurulan Mehabad Kürt Cumhuriyeti'nin lideri olmuştu. Oğlu Mesud bu cumhuriyetin İran ve Irak tarafından yıkıldığı 16 Ağustos 1946 günü doğdu. Melle Barzani o sırada adamlarıyla birlikte ölüm kalım mücadelesi veriyordu. Oğlunu hiç görmeden 52 gün boyunca İran ve Türkiye topraklarından yürüyerek Sovyetler Birliği'ne geçti.

İSTİHBARATIN BAŞINDA
Barzan aşiretinin ve ailenin büyük bir kısmı Irak'a gitti, gerisi İran'da kaldı. Sürgündeki Melle Barzani, krallığın yıkılmasının ardından 1958 yılında Irak'a döndü. İlk kez gördüğünde oğlu Mesud artık 12 yaşındaydı. Melle Barzani, üç yıl sonra Irak yönetimine karşı bir kez daha ayaklandı. 1966 yılında Mesud Barzani 20 yaşındaydı ve babası tarafından yoğunlaşan çatışmaların dışında tutuyordu. İşte girişte anlattığım Brno'lu sınavdan sonra Melle Barzani, oğluna parti içinde atıl da olsa bir görev verdi. Baba, oğlu Mesud Barzani'nden bir istihbarat servisi kurmasını istedi. O günlerde farklı ülkelerdeki KDP'lerin Kürdistan Demokrat Partisi) yöneticileri bugün bile tartışılan suikastlerde öldürülecek, Barzaniler, gizli servislerin, orduların ve aşiretlerin arasında adeta her gün yeniden kurulan dengelerle hayatlarını sürdüreceklerdi. Bu 'oynak' politika, istihbaratın başındaki Mesud'un siyaset anlayışını da önemli ölçüde biçimlendirecekti.

ÇATIŞMALARI BAŞLATTI
Melle Barzani, kendisine selef olarak küçük oğlu İdris Barzani'yi seçmişti. Mesud Barzani ise bundan hiç hoşlanmadı. Melle Barzani 1975'te yerleştiği ABD'de dört yıl sonra kanserden yaşamını yitirince yerine oğlu İdris Barzani geçti. Ancak İdris de 1987'de tıpkı babası gibi kanserden yaşamını yitirdi. Böylece Mesud Barzani hem aşiretin hem de KDP'nin alternatifsiz lideri oldu. Az konuşan, çoğunlukla "Evet," ve "Hayır," demekle yetinen Barzani, Kürtlerin çok sevdiği babası Melle Barzani'nin heykellerinin, fotoğraflarının Kuzey Irak'ın hiçbir yerine konulmasını istemiyor. En son Dohuk valisinin, kendisinden habersiz kentin girişine koyduğu Melle Barzani heykelini halkın tepkisine rağmen aynı gün kaldırttı. Babasının silah zoruyla kurduğu birliğin başına oturan Mesud Barzani'yle birlikte Kürtler için çatışmalar ve felaketler de başladı. Baba Melle Mustafa sadece Irak yönetimiyle çatışıyordu. Ama oğul Barzani önce kendi bölgesindeki aşiretlere saldırdı. Binlerce kişinin öldürüldüğü çatışmalardan sonra tüm aşiretleri kontrolü altına aldı. Körfez Savaşı'ndan sonra bu kez Celal Talabani'nin peşmergeleriyle iki yıl sürecek bir çatışmaya girdi. Bu dönemde Türkiye'yle yakınlaştı. PKK'yla mücadelesinde Türkiye'nin yanında yer aldı, peşmergeleri örgüte yönelik operasyonlara katıldı, bine yakın peşmergesi yaşamını yitirdi. Buna rağmen, belki de 'oynak' siyaseti nedeniyle hiçbir zaman Türkiye'ye yaranamadı. Ama Barzani'nin her zaman yakın durduğu ve babasından beri ilişkilerini sağlam tuttuğu tek ülke Amerika oldu. Kaderi de Amerika'nın 2003'te Irak'ı işgal etmesiyle değişti. Amerikan askerleri artık Irak topraklarındaydı. Mesud Barzani'nin tek isteği tüm Kürtlerin lideri olmaktı. Hayali ise Türkiye'nin Güneydoğu ve Doğu Anadolu'sunu da içine alan yarım milyon kilometrekarelik bir Kürdistan devleti... Bu hayalini hiçbir zaman gizlemedi: "Bugün için bu hayal imkânsızdır. Ama hayal hayaldir ve hayalsiz yaşanmaz." Amerikan işgali bu hayalin hiç olmazsa bir kısmının gerçekleşmesi garantisiydi. Üstelik rakibi de kalmamıştı. Diğer Kürt lider Celal Talabani, işgalden sonra Irak Devlet Başkanı olurken Barzani, Irak hükümetinde görev almakla ilgili tek bir istekte bulunmadı. PKK lideri Abdullah Öcalan da cezaevindeydi. Barzani önünü açık görüyordu. Sonunda federatif bir yapı olan Kürt Bölgesi Başkanlığı'nı kurdu. Bugün kendini Kürtlerin tek lideri olarak görüyor.

MİT'İN MİSAFİRİ
Barzani'nin Türkiye'yle ilişkisi de hep zigzaglı oldu. Bugün Abdullah Öcalan'dan bile daha büyük düşman ilan ettiğimiz Barzani Birinci Körfez Savaşı sırasında Türkiye'ye çok yakınlaştı. Turgut Özal döneminde Türkiye'nin 'ajanı' gibiydi. Türkiye'ye geldiği zaman havaalanında alınıp doğrudan MİT karargâhına götürülüyor, MİT'in tesislerinde kalıyordu. Muhatapları çoğunlukla teşkilat mensubu olan ordudan ayrılma subaylardı. Masrafları Türkiye tarafından karşılanıyor ve cebinde Türkiye'nin verdiği kırmızı, diplomatik pasaportu taşıyordu. Biraz da bu yüzden Barzani eleştirilirken en çok kullanılan söz 'kaypaklık' oldu. Barzani'nin KDP'nin başına geçtiğinden bu yana dönem dönem çevresindeki kesimlerle çatışmasını dikkate aldığımızda pek tutarlı davrandığı söylenemez. Ama gerçek şu ki asıl kaypaklık Barzani'nin bulunduğu coğrafya ve süreçte var. Ortadoğu'daki hangi lidere tutarlı denebilir ki? Diğer taraftan aşireti üç kez Saddam Hüseyin'in katliamına uğradı. Bu katliamların izleri hâlâ var. Aşiret lideri de olsa, 'oynak' siyasetin temsilcisi de olsa bugün o sancılı bölgede Türkiye dahil altı ülkeyle ilişki yürütmek de hiç kolay olmasa gerek...
Haberin fotoğrafları