Türk şarap üreticileri, İngiltere'de düzenlenen özel tanıtımda ürünlerini sundu. Türk şarapçılığından haberdar olmayan İngiliz içki uzmanları da şaraplarımıza bayıldı.
Geçtiğimiz pazartesi akşamı Londra'da, Sofra restoranlar zincirinin Covent Garden'daki şubesindeydik. Ülkemizin önde gelen şarap üreticileri, bir masanın etrafına toplanmış, firmalarını ve şaraplarını İngiltere'nin belli başlı içki firmalarının, medyanın temsilcilerine tanıtıyorlar, bir yandan da ürünlerinden ikişer örnek davetlilerce tadım ortamında değerlendiriliyordu. Uzun süreden beri şarap dünyasına yakın olan benim gibi biri için bu manzara bir ilkti. Değil İngiltere'de, birçok ülkeden gelmiş şarapla ilgilenen davetlilerin karşısında böylesine birlik manzarası sergilemek, etkileyiciydi. Türkiye'de bile bu üreticiler sanırım bugüne dek aynı ortamda, dostça bir araya gelmemişlerdi. Bu olayın önemini kavrayabilmek için biraz gerilere gitmek gerek. Üzümün anavatanı sayılan Anadolu'nun birçok yöresinde Osmanlı döneminde bile çok zengin olan şarap sektörü, 1950'li yıllardan itibaren inişe geçmişti. Sektörün en önemli oyuncusu Tekel, üreticiden gelecek en kötü üzümü bile almak zorunda olduğu için çoğunluğu düşük kaliteli sofra şarapları yapıyor, diğer birkaç kayda değer üretici de onun çizgisinden gidip, piyasaya vasat şaraplar sunuyordu. Aslında bundan 15 yıl öncesine kadar iyi şarap arayan da pek yoktu. 1980'lerin sonlarından itibaren durum hızla değişti. Dünyada şarap teknolojisinde büyük yenilikler ortaya çıktı. Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Afrika, ABD gibi ülkeler, şarap sektöründe hızla söz sahibi olmaya başladılar. Avrupa'nın klasik şarap üreten ülkeleri de ürünlerinin kalitesini artırmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Bizde de belli başlı firmalar önce şarap üretim tesislerini yenilediler, ardından iyi şarabın bağda başladığı gerçeğini fark edip kendi bağlarını oluşturmaya ya da anlaşmalı üreticileri eğiterek, daha iyi üzüm almanın yollarını aramaya koyuldular. Ancak dünyada şarap üreticileri önce bölgelerinde, ardından da ülke çapında örgütlenip şarap kalitesini artırıcı sistemler geliştirir, buna uymayanlara devletin de desteğiyle yaptırımlar uygularken, zamanla sayıları artan şarap üreticilerimiz, düşman kardeşler gibiydi. Büyük üreticilerle küçüklerin menfaatleri çatışıyor, firmalar birbirlerini düşman gibi görüyordu. Büyükler de kendi aralarında amansız bir çıkar kavgası içindeydi. Gerçi şarap üreticilerinin bir derneği vardı, ama çalışamıyordu. Derneğe başkan dayanmıyor, seçilen başkan kısa sürede istifa ediyor, yerine gelen de üyeleri bir araya toplayamıyordu. İşte böyle bir ortamda Kültür ve Turizm Bakanlığı ve İngiltere'de İngilizce yayınlanan
tasteAnatolia dergisi tarafından Londra'da bir Türk şarapları tanıtımı düzenlenmişti. Londra rasgele seçilmiş bir kent değildi. Burası en önemli içki ticaret merkezi olarak biliniyordu ve Londra'da görücüye çıkıp, başarılı olmak çok önemliydi.
GELECEK YIL FUAR VAR
Sponsorluğunu Özer ve Sofra restoran zincirlerinin sahibi Hüseyin Özer'in üstlendiği bu tanıtım akşamına Alp Törüner (Büyülübağ), Reşit Soley (Corvus), Sibel Kutman (Doluca), İnci Özay (Gestin), Ali Başman (Kavaklıdere), Daniel O'Donnell (Kayra), Osman Tokat (Melen), Enis Güner (Sevilen) katıldı. Pamukkale firması ise yalnızca şaraplarını tadıma göndermekle yetindi. Toplantıyı
Daily Telegraph gazetesi şarap yazarı Andrew Cathpole yönetti. Cathpole, Türk şarapçılığı hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra sözü üreticilere bıraktı, onlar da sırayla firmalarını ve tadıma getirdikleri ikişer örnek şarabı konuklara tanıttı; şaraplar birlikte tadıldı. Toplantının ardından kokteyle geçildi. Londra Büyükelçimiz Yiğit Alpogan ve Londra Başkonsolosu Bahadır Kaleli'nin da katıldıkları kokteylin yabancı konukları arasında, Akdeniz mutfakları konusunda ünlü isim Claudia Roden, star şeflerden Ross Burden, şarap eğitimcisi ve someliye David Furer, Academy of Culinary Arts Gastronomi Okulu Müdürü ve yemekiçki yazarı Sara Jayne Stanes, İngiltere'nin en popüler yemek kitabı yazarlarından Josceline Dimbleby, İngiltere'ye şarap ithal eden firmaların temsilcileri,
Times, House & Garden, Wine & Spirit, Harpers gibi gazete ve dergilerin gezi ve içki yazarları dikkati çekiyordu. Gerek kokteylde, gerekse geceyi noktalamak için gidilen kafede şarap üreticileri, 40 yıllık dost tablosu çizdiler. Ayrıca önümüzdeki yıl Londra'da geniş kapsamlı bir fuarda buluşmayı da kararlaştırdılar. Tanıtımda en dikkat çeken unsurlardan biri, bütün firmaların sahip ve yöneticilerinin mükemmel bir İngilizce ile sunumlarını yapmalarıydı. "Yunanistan ya da İspanya'dan gelen şarap üreticileri, acaba bu kadar iyi bir İngilizce ile ürünlerini sunabilir miydi?" diye düşünmeden edemedim. Londra şarap çıkartması, yeni bir dönemin başlangıcı... Ticari açıdan neler getireceğini kestirmek zor. Ancak en önemli kazanım, Türk şarapçılığının varlığından bile haberi olmayan İngiliz içki uzmanlarının, medya mensupları ve yeme içme yazarlarının başta yerli üzüm çeşitlerimizden yapılanlar olmak üzere, Türk şarapları hakkında fikir edinme olanağı bulmaları... Şarap üreticileri ise birlikte hareket edebileceklerini gösterdi. Toplantıda bulunmayan diğer kaliteli şarap üreticilerini de aralarına alarak, sorunların üstesinden gelmek, şarapların kalitesini yükseltmek için gerekli uyum ve işbirliğini sağlayabilirlerse, Türk şarapçılığı bugünkü konumundan çok daha ileriye gider.şaraplarımız, tanıtımdan sonra konuklara tattırıldı.
Yayın tarihi: 21 Ekim 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/21/pz/haber,4F4E128BD54F4ACE986C6ED5CE7B38C7.html
Tüm hakları saklıdır.