Çarşamba günü Star'daki Yasemin'in Penceresi'nde bir dönem şaşaalı günler yaşamış ama şimdilerde kendilerini kullanılıp bir köşeye atılmış kuklalar gibi hisseden eski sanatçılar vardı. Saadet Gürses ve Serpil Örümcer'in anlattıkları, hepimizin bildiği "bir yıldız kayıyor" hikayeleriydi. Yasemin Bozkurt, eski oyuncu Yaşar Şener'e neden evlatlarının yanında kalmadığını sordu. Yaşlı adam, "İkisi de evliler. Belki eşleriyle şakalaşmak isteyecekler, ben orada olduğum için yapamayacaklar. Kavga etmek isteyecekler, yine olmayacak" dedi. Aklıma atv'nin Sessiz Gemiler dizisindeki Mümtaz Bey geldi. Kim bilir etrafımızda ne kadar çok "Mümtaz Bey" vardı... Bozkurt, emektar oyuncuya "Peki şimdi nerede kalıyorsunuz?" dedi. Şener, "Müjdat Gezen Misafirhanesi'nde" diye yanıtladı. Sevgili ağabeyim Müjdat Gezen'in, gençleri yetiştirmek, tiyatroya salon kazandırmak kadar, muhtaç durumdaki eski aktör ve aktrislerin ellerinden tuttuğunu da biliyordum. Ancak eski evini onlara misafirhane olarak açtığından habersizdim. Telefon açıp, Müjdat Ağabey'den konu hakkında bilgi almaya çalışsam, çok iyi biliyordum ki o her zamanki mütevazılığı ile "Boşver be Yüksel'im, ihtiyarcıklar kalıyor işte. Çok büyütülecek bir şey değil" diyecek, konunun bu sütunlara yansımasını engellemeye çalışacaktı. Ben de kendim araştırdım. Müjdat Ağabey müthiş bir iş yapmış. Eski evini, mesleğin emeklilerine bedava pansiyon olarak açmış. Müjdat Gezen Konservatuarı'nda öğrenim gören gençler arada eve uğruyor, hem büyüklerinin ellerini öpüyor hem de onların mesleki deneyimlerinden yararlanıyorlarmış. Sanatına ve insanlığına her zaman büyük saygı duyduğum Müjdat Gezen gözümde bir kat daha büyümüştü. Şov dünyasından elde ettiği tüm geliri konservatuarına, tiyatro salonuna yatıran, bir çoklarının "delilik" gözüyle baktığı bir girişimi sonlandırıp, Kadıköy Altıyol'da İstanbul'a bir tiyatro kompleksi kazandıran Müjdat Ağabey'i nasıl yapsam da klonlasam, çoğaltsam diye düşündüm... Bir yanda tiyatronun geleceğine yatırım yapıp, diğer taraftan sanatın köklerinin topraktan dışarı çıkmasına, sağa sola savrulmasına engel olmak, sadece Müdat Gezen gibilerin yüce gönüllerine sığardı zaten. Eminim ki Müjdat Ağabey, o iflah olmaz alçakgönüllülüğü nedeniyle bu satırlara yine kızacak. "Ne lüzumu vardı be oğlum" diye gönül koyacak. Bırak be ağabey... Bırak da iyilikleri ve güzellikleri yazmaya hasret şu kalem, bu günün keyfini çıkarsın. O kadarını da bize çok görme ne olur. Zira övülecek, takdir edilecek insanların sayısı o kadar azaldı ki...
Bugünkü Tüm Yazıları
Müjdat Gezen'in sessiz gemileri
Yayın tarihi: 21 Ekim 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/21/gny/haber,7286C6D1C6E94B22AB651CCF2E0E2B4C.html
Tüm hakları saklıdır.