Bazı sabah programlarını izlemekte çok zorlanıyorum. İşte bizim mesleğin en büyük güçlüğü de burada zaten. İşin içine "zorunluluk" girince, televizyon izlemek keyif olmaktan çıkıp, işkenceye dönüşüyor. Yaşadığımız günler yeterince gerilimli değilmiş gibi, sabah ekranından neredeyse tüm yurda "gerilim ve stres" pompalanıyor sanki. Sabah gözünüzü açtığınızda karşınızda bağıran, çağıran, birbirini suçlayan, hakaret eden ünlü-ünsüz insanlar görüyorsunuz. Tarihin çamaşır sepetlerinden kirlileri çıkarıp, ekranda yıkamak isteyenler mi ararsınız, gözetleme evinde saç saça baş başa kavga edenler mi, medyumları birbirine tokuşturanlar mı? En acıklı olan da sıradan insanların sıradan sorunlarını reyting malzemesi olarak kullanıp, onları televizyon stüdyosunda gladyatör gibi birbirine karşı dövüştürenler... Gün boyu bunları izleyen bir ev hanımı, akşam eşini, çocuklarını kapıda nasıl güler yüzle karşılayabilir ki? Evde ağzının tadı kaçan insanlar kendi ilişkilerini paranoyaya boğmazlar mı? Fikir tartıştırmayı "Çatır çatır kavga etmek, hakarette bulunmak" gibi algılayan bir televizyon toplumunda, barışı, dostluğu, kardeşliği nasıl tesis edebiliriz ki? Harun Kolçak içtiği suyu, "damacananın eve gelirken yüklendiği şehir stresinden ve kötü enerjiden" kurtarabilmek için bir filtre kullanıyormuş. Filtreden geçen suyu içtiğinde kendini daha sakin, daha mutlu hissediyormuş. Acaba diyorum, benzer bir filtre de televizyon için icat edilse, antenlerimiz reyting kaygısının yarattığı bu kirlenmeyi süzüp de odalarımıza taşısa nasıl olur? Hazır, söz gündüz programlarından açılmışken, Esra Ceyhan'ın Kanal D ekranlarında sunduğu programa dikkat çekmek istiyorum. Mutlaka fark etmişsinizdir. Esra Ceyhan'ın geçen sezon üzerine yapışan o gerilimden, stresten eser kalmadı. Neden? Artık saçma sapan tartışmaları stüdyosundan uzak tutuyor da onun için. Ceyhan'ın konuklarına bakıyorum. Mehmet Ali Birand, Müjdat Gezen, Alişan, İzzet Yıldızhan... Güler yüzlü, söyledikleri dinlenen, insanın içine huzur veren isimler. Esra Ceyhan kimseyi yarıştırmıyor, kimseyi polemiklerin içine sürüklemiyor. Konuklarına pek hoş sürprizler hazırlıyor. Gerektiğinde uzmanlara danışıyor. Stüdyoda eskisi gibi ağlayan, bağıran, çağıran, yalvaran, azar işiten kimse yok. Tatlı, ölçülü, bilgi içeren, sosyal konulara ağırlık veren yeni bir format. Reytinglere bakıyorum. En çok izlenen öğle kuşağı programı olmaya devam ediyor. Demek ki ekranda horoz dövüşü yaptırmadan da reyting elde edilebiliyormuş. Meğer milletin aradığı A kalite konuklar ile "güler yüzlü" sohbetmiş. Emeği geçen herkesin eline, yüreğine sağlık...
Bugünkü Tüm Yazıları
Anten filtresi icat edilemez mi?
Yayın tarihi: 18 Ekim 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/18/gny/haber,9F554576154B46F896FF0A5DC793D2A4.html
Tüm hakları saklıdır.