kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Ekim 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
YAVUZ DONAT

"Beni sandığa götür"

Nejat Uygur'a her gidişte "hasta ziyareti kısa sürer" diye ayağa kalkarken...
Ya doktor omuzumuzdan bastırıp oturtuyor, ya eşi, ya da oğlu:
- Ne olur kalın... Sizinle konuşması ona iyi geliyor.
Nejat Uygur aslında "bizimle konuşmuyor."
Bize "oynuyor."
Zaman zaman şuuru gidiyor, geliyor.
Tarihleri, kentleri, oyunları karıştırıyor.
Ve sanki "her oyundan bir parça" oynuyor.
Sonra da karşılıklı gülüyoruz. Gülmek onu iyileştiriyor.
"Oyunun" tam ortasında Nejat Uygur "yatağından kalkmaya yeltendi... Mecali yetmedi."
Sonra elimizi tuttu:
- Beni buradan çıkar... Beni al götür.
- Nereye?
- Tiyatroya.
- Ama hastasınız.
- Değilim... Bana mafya elbisesi giydir... Ayakkabımı, puromu ver... Mafya liderini oynayacağım.
Sohbet, eski oyunlarından sahneler, şakalar derken, yine elimizi tuttu:
- Beni götür... Vatan görevine gideceğim.
- Bu yaşta, bu saatte... Bak hava karardı... Nereye?.. Ne görevine?
- Referandumda oy kullanacağım... Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesi daha sempatik... Beni götür "evet" oyu atacağım... Bak şimdi buna itiraz edemezsin.