Tarımda küresel ısınmanın bilançosu
Küresel ısınmanın etkilerinin daha fazla hissedilmeye başlandığı bu yıl, yağışların Ege'de yüzde 43, Marmara'da yüzde 34, İç Anadolu'da yüzde 22, Akdeniz'de yüzde 13, Karadeniz Bölgesi'nde ise yüzde 5 oranında azaldığı, bu durumun yol açtığı kuraklığın ise tarımda 5 milyar YTL'lik zarara neden olduğu bildirildi.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye Su kaynakları Program Müdürü Buket Bahar Dıvrak yaptığı açıklamada, kuraklığın normal ve tekrarlanan bir iklim olayı olmasına karsın, insanlarda sanki beklenmeyen ve olağan dışı bir olay olduğuna dair yaygın bir kanı bulunduğunu söyledi.
Tüm kuraklıkların kökeninde bir veya birden çok mevsimde azalan yağışların yattığını anlatan Dıvrak, küresel iklim değişikliği sonucu dünyanın birçok bölgesinde artan sıcaklıklar ve azalan yağışların, kuraklığın sıklığını ve ciddiyetini artırdığını vurguladı.
Dıvrak, bu yılın yaz aylarında Türkiye'nin son 72 yılın en sıcak günlerini yaşadığını ifade ederken, yeterli miktarda yağış olmamasının tarımsal üretimi ve çiftçiyi olumsuz yönde etkilediğini vurguladı.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nün 12 aylık normalleştirilmiş yağış endeksi verilerine göre, Malkara hariç Marmara Bölgesi, Afyon dışında Ege Bölgesi, Eskişehir, Nevşehir, Kayseri, Gemerek ve Konya-Ereğli hariç İç Anadolu Bölgesi, Isparta, Mersin, Adana ve İskenderun dışında Akdeniz Bölgesi, Amasya, Hopa, Artvin ve Bayburt dışında Karadeniz Bölgesi, Güneydoğu Anadolu'nun güneyi ve batısı, Doğu Anadolu Bölgesi'nin batısı ile Van çevrelerinde kuraklık yaşandığını ifade eden Dıvrak, Amasra, İstanbul, Bandırma, Akhisar, Manisa, Aydın, Bodrum, Marmaris, Muğla ve Milas'ta ise çok şiddetli bir kuraklığın meydana geldiğini bildirdi.
Dıvrak, bu yıl yağışların Ege'de yüzde 43, Marmara'da yüzde 34, İç Anadolu'da yüzde 22, Akdeniz Bölgesi'nde yüzde 13, Karadeniz Bölgesi'nde yüzde 5 oranında azaldığına işaret ederek, Güneydoğu Anadolu'da da bir miktar azalma olmasına rağmen, bu bölgede kuraklıktan kaynaklanan zarar yaşandığına dair bilgi bulunmadığını, Doğu Anadolu Bölgesi'nde ise yağış sıkıntısı olmadığını kaydetti.
''TARIMDA 5 MİLYAR YTL'LİK ZARAR''
Buket Bahar Dıvrak, kuraklığın tarım sektöründe 5 milyar YTL'lik zarara neden olduğunu, toplam zararın yüzde 41,7'sinin İç Anadolu, yüzde 27,7'sinin Ege, yüzde 15'inin Marmara, yüzde 14,3'ünün ise Akdeniz Bölgesi'nde gerçekleştiğini belirtti.
Ürün bazında inceleme yapıldığında ise buğdayda yüzde 20, karpuzda yüzde 24, çekirdeksiz üzümde yüzde 20, domateste yüzde 25, ayçiçeğinde yüzde 17'lik bir ürün kaybı yaşandığına değinen Dıvrak, şunları söyledi:
''Kuraklık ve aşırı sıcaklar, Türkiye'yi cumhuriyet tarihinde ilk kez hububat tüketiminde kendi kendine yetemez hale getirmiştir. Kuraklık hububatta 1,7 milyar YTL, sebze ve meyvede de 750 milyon YTL'lik verim kaybına neden olmuş, hububat ithalatı 2007 Ocak-Mayıs döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 657,2 oranında artmıştır. Aynı dönemde tarım ürünleri ihracatı ise binde 2 oranında azalmıştır. Küresel ısınmadan bugüne kadar, su ihtiyacını doğal ortamdan temin eden hububat, en fazla da buğday etkilenmiştir. Ortalama ısıda 1 derecelik artış hububatta yüzde 10 civarında üretim kaybına neden olmaktadır. Orta Anadolu'da buğday verimliliği yüzde 80'lere kadar düşmüştür. Kuraklıktan Türkiye genelinde pamuk, mısır, ayçiçeği, tütün, narenciye, incir, fındık, domates ve karpuz gibi pek çok ürün olumsuz etkilenmiştir. Kuraklık ve aşırı sıcaklık fındık veriminde yüzde 30'lara varan düşmeye neden olurken, domateste yüzde 50'lere, tütünde yüzde 30'lara varan verim kayıpları gözlenmekte.''
''TÜM ÜRÜNLERDE ZARAR MEYDANA GELDİ''
Dıvrak, pamuk ve mısırda 2 milyar dolarlık ithalat yapılması gerekeceğini, endüstri bitkilerinde yaşanan kayıpların, yalnızca tarım sektörünü değil sanayiyi de oldukça önemli şekilde etkileyeceğini belirtirken, ''Ülke genelinde tarla ürünlerinden yem bitkilerine, meyve ve sebze dahil olmak üzere tüm ürünlerde çeşitli zararlar meydana geldiği görülmüştür'' dedi.
Türkiye'de büyük şehirler kuraklık sorunuyla karşı karşıya kaldığını, İstanbul, Ankara ve İzmir'de barajlardaki doluluk oranlarının azaldığını, kullanılabilir su kaynaklarının ise evsel ve endüstriyel baskı altında kaldığını ifade eden Dıvrak, şunları kaydetti:
''Nüfus baskısı, ertelenen idari reformlar, çarpık kentleşme, yağış azlığının etkilerini kötüleştirmiştir, içme ve kullanma suyu sıkıntısına neden olmuştur. Kapsamlı bir ulusal su yasasının hazırlanması, suyun akılcı ve sürdürülebilir kullanımı ancak hem mekansal hem de sektörler arası planlama ve karar vermenin entegre edilmesiyle başarılabilir. Entegre Havza Yönetimi yaklaşımının ilgili tüm kurumlarca benimsenmesi ve hayata geçirilmesi gerekmektedir. Tüm sektörlerde kaçak su kullanımının önüne geçmek ve özellikle sanayinin kullandığı suyu geri dönüştürerek yeniden kullanımını sağlamak için gerekli adımlar bir an önce atılmalıdır. Tarımda, alternatif ürün uygulamalarında suyu daha az kullanan ürünlere ağırlık verilmesi, yağmurlama ve damla sulama sisteminin özendirilmesi ve bunun için uygun kredi olanaklarının oluşturulması gerekli. Yer altı suları, çevresel ve nükleer etkilerden en az kirlenen su kaynağı olması nedeniyle bir ülkede en az kullanılması gereken kaynaklardır. Yer altı su rezervlerimizi eksiltmemek ulusal politika haline getirilmeli, kaçak kuyularla ilgili yaptırımlar artırılmalı, bu konudaki izleme ve denetim mekanizmaları güçlendirilmeli.''
AA
Yayın tarihi: 18 Ekim 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/10/18//haber,ACCB0D9DD8404A0C8F27E0F3F32AE44D.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.