ALİ ERDOĞAN: Türk sporu nereye?

Dünya Şampiyonası öncesi bir sporcusunun Halter Federasyonu Başkanı Hasan Akkuş'a söyledikleri Türk halterinin nereye geldiğini, Türk haltercisinin zavallı durumunu açıkça orta koyuyor. Demek ki o aldığın ilaçların virüsü hâlâ vücudunda. Bu nedenle Akkuş'a 'Müsabaka öncesi ilaçları tepsi içinde önümden geçirirseniz yeter' diyor. İlaç istiyor ve ilaçsız bu işin olmayacağını bağıra bağıra söylüyor. Bu sözleri duyunca tüylerim ürperdi. Akkuş, kendi deyimiyle halteri 4 yıldır temizlemeye çalışıyor ama uyuşturucu alışkanlığı gibi hâlâ o ilacı düşünen sporcusuna bir şey diyemiyor. O sporcu kim olursa olsun hemen uçağa bindirilip, Türkiye'ye gönderilmesi gerekirdi. Başarıyı ilaçta arıyorsa o sporcu zaten kendiliğinden bitmiş demektir. Tayland'da zaten çoğu sporcunun kafasındaki düşünce buydu. Güreşte de işler yolunda gitmiyor. Türk güreşinin lokomotifi olan grekoromen dibe vurdu. Yıllardır Hamza Yerlikaya, Şeref Eroğlu, Nazmi Avluca bu lokomotifi en iyi yere götürmeye çalıştılar. Hamza, Bakü'de yoktu. Nazmi ve Şeref de başarılı olamadılar. 'Gençler başarılı' deniliyor ancak bu gençleri göremiyoruz. Hamza, Şeref, Nazmi için Pekin 2008 son durak.

YİNE SÜREYYA AYHAN
Serbestte ise alınan bir altın, isyanın ürünü. Dağıstan'dan getirilen Ramazan Şahin ile ilk geldiği yılda hiç kimse konuşmuyordu. Hatta ona bir havlu bile verilmemişti. Altın madalyayı kazanınca vermedikleri havluyla terini sildiler. Ancak Ramazan'ın kalbindeki o yarayı silemediler. Atletizmde işler iyi gidince mutlaka bir Süreyya Ayhan olayı patlak veriyor. Milli atlet izin dilekçesini verip, kendi olanaklarıyla eşi ve antrenörü Yücel Kop ile Amerika'ya gitti. Federasyon zorla getirilen dilekçe karşısında Süreyya'nın Spor Uzmanlığı görevine son verdi. Ayrıca olimpiyatlara götürmeme restini çekti. Bu savaş Pekin'e kadar sürecek gibi görünüyor. Savaşın bitmesi hem federasyonun hem de Süreyya'nın elinde. Süreyya kendisini kanıtlamalı, federasyon da artık Yücel Kop'a kızıp, Süreyya'yı harcamamalı.